Milliyetçi seçmenlere sormak istiyorum: MHP’ye niçin oy verdiniz? İktidar olsun diye mi yoksa Bahçeli’nin dediği gibi ‘şerefiyle’ ana muhalefet olsun diye mi? Bugünkü şartlarda MHP’nin Ak Parti ile koalisyon kurmasını mı isterdiniz, yoksa CHP-HDP’nin arzu ettiği gibi ülkenin hükümetsiz kalmasını mı? Ülke kaosa da gitse, Bahçeli ne yaparsa doğrudur diyor musunuz?
Siz gerçekten liderinize güveniyor musunuz? Siz Devlet Bahçeli’ye gerçekten inanıyor musunuz? Sahi, siz Bahçeli’yi gerçekten tanıyor musunuz? Ne yapmaya çalıştığını biliyor musunuz? Açıklamaları, politikaları filan size bir fikir veriyor mu?
Milliyetçilik, vatanperverlik sizce ne anlam ifade ediyor? Mesela, sevmediğiniz bir komşunuzun evine ateş düşse ve bu ateşin sizin evinize de sıçrayacağınızı bilseniz bir kova su dökmez misiniz?
Daha da somutlaştıralım..
Ülkenin selameti, milletin bekası mı daha önemli yoksa siyasi kin ve nefretiniz mi? “Vatan sana canım feda!” sloganını atarken, gerçekten ölümü göze alıyor musunuz? Hayır ölmeyin, yangına su dökün! Dış güçler (Almanya, İngiltere, İsrail ve tabii ki ABD!) vatanımızı bölmek, bizi ser-sefil etmek için tüm hünerlerini sergiliyor. Tüm piyonlarını sahneye sürüyor. Paralel medyasıyla, paralel hakim-savcıları ile, Doğan Medyası ile, HDP’si, Demirtaşı, PYD’si, DAEŞ’i ve CHP’si ile Türkiye’yi kaosa sürüklüyor. PKK ve KCK’ya verdiği silah ve lojistik destek ile şehirlerimizi kana buluyor, şehit üstüne şehit veriyoruz. Son 1 ayda onlarca şehit ve yaralının yanı sıra ekonomiyi de felce uğratıyorlar.
Bu kirli ve hain savaşı bitirmenin yolu güçlü bir hükümet kurmaktan geçiyor. Bunun ilk adımı ve mantıklı yolu da MHP destekli bir seçim hükümeti kurmak. Vatan-Millet sevdalısı olarak bilinen MHP’nin, bu yolda hızlı adımlar atıp ülkenin kaosa sürüklenmesinin önüne geçmesi bekleniyor.
Ama heyhat..
Güya “Devlet ebed müebbed” düsturu ile hareket eden Milliyetçi Hareket Partisi, bugün devletin hem siyasi hem ekonomik çöküşüne göz yumuyor, destek olacağına köstek oluyor. Ne koalisyon, ne azınlık hükümeti, ne seçim hükümeti, ne de seçim; hiç birini istemiyor Bahçeli! Her şeye karşı!
Bakın bakalım, CHP ve HDP nasıl bir politika izliyor, MHP nasıl bir politika izliyor? Onlar devletin ve cumhurun “Baş”ına nasıl bakıyor, Osmanlı geleneğini, Türk geleneğini (güya) kendine ilke edinen MHP nasıl bakıyor? Eğer arada bir fark bulursanız getirin gözüme batırın!
Hayır, hiç bir fark yok. Ha Demirtaş konuşmuş, ha Bahçeli konuşmuş. Tek fark, birinin Kürt diğerinin Türk olması. Her ikisi de kan siyaseti yapıyor. Demirtaş’ın –pardon- Kandil’in HDP’si, PKK eylem yapıp öldürünce siyasi rant sağlıyor; Bahçeli’nin MHP’si PKK’nın katlettiği şehitlerden siyasi rant sağlıyor.
Siz hiç farklı bir siyaset anlayışına şahit oldunuz mu Bahçeli’nin? Türkiye’nin terör sorunu haricinde bir argumanı var mı Bahçeli’nin?
Ha, evet var!
Cumhurbaşkanı Erdoğan!
Bugün artık terör sorunundan da, hükümet sorunundan da, doların fırlamasından da önemli Cumhurbaşkanı Erdoğan! Şöyle internetten bir tarayın, “Bahçeli haberleri” diye yazın ve okuyun bakalım. Devlet Bahçeli’nin öncelikli politikası terör mü, Cumhurbaşkanı Erdoğan mı kendi gözlerinizle görün.
E, bakıyorsunuz CHP lideri Kılıçdaroğlu ve kurmayları Cumhurbaşkanı Erdoğan için ne diyorsa, Bahçeli ve kurmayları da aynı şeyleri söylüyor. Onlar Cumhurbaşkanı’na “hırsız” diyor, Bahçeli de hırsız diyor. Onlar Doğan Medyası eşgüdümünde “KaçakSaray” diyor, Bahçeli ve kurmayları da aynısını diyor.
Selahattin Demirtaş ve avanesi “Seni Başkan yaptırmayacağız!” diyor, sayın Bahçeli de koroya eşlik ediyor, “Başkanlık sistemine karşıyız!” diyor. İyi de, Başbuğ Türkeş bizatihi Başkanlık sistemini savunan ilk liderdi. Hatta bizatihi sayın Bahçeli 2001 yılında, “Parlamenter sistem bize uymuyor. Başkanlık veya yarı başkanlık sistemine geçmeliyiz!” mealinde açıklama yapmış, gazeteler bunu manşetlerine taşımıştı.
Seçim meydanlarında ve medya önünde Apo’yu ipte sallandıracaklarını vaat eden Bahçeli, koalisyon ortağı olunca ilk iş olarak Apo’yu ipten almıştı! İmzaladığı üçlü kararnamenin mürekkebi daha kurumadı. O dönemde bunu içine sindiremeyerek meclis kürsüsünde milliyetçiler adına tepkisini ortaya koyan Mersin Milletvekili Ali Güngör’ü, anında partiden kovmuştu Bahçeli!
Bugün de sözlerinin tam aksini yapıyor Devlet Bahçeli. Bu alanda büyük bir istikrara sahip. 7 Haziran seçimlerine girerken milletten iktidar oyu istemişti. Sloganı da bu yöndeydi; “Bizimle iktidara yürü Türkiye!” Seçim bitti ve resmi sonuçların açıklanmasını beklemeden sayın Bahçeli herkesten önce açıklama yaptı:
“..MHP şerefi ve haysiyetiyle, ilkeli ve dürüst davranışıyla,(!) Meclis'te denetimi esas alan bir ana muhalefet partisi görevini üstlenmeye de hazırdır. Eğer bunların hiçbirisinden sonuç alınamıyorsa, Türkiye'yi AK Parti'nin azınlığına bir takım çevrelerin senaryosuna mahkum etmeye de kimsenin hakkı yoktur, en erken seçim ne zaman olacaksa o zaman seçim olsun."
Ben Bahçeli’yi önce Allah’a sonra ona oy veren milliyetçilerin vicdanına havale diyorum. Bugün ülkemiz yangın yerine dönmüş durumda. Gerçek bir milliyetperver ve vatanperverin bu yangını söndürmekten başka düşüncesi olmamalı. Vatan hainleri ve dış güçlerin uşakları ile aynı dili kullanmamalı. Onlarla aynı safta yer almamalı.
Cumhurbaşkanı, devletin başıdır. Halkın iradesiyle ve çoğunluğu tarafından seçilmiş bir başkandır. Devletin başına itaat öncelikle Allah’ın emridir, farzdır! Zira o makam Rasulullah (s.a.v.) makamıdır. Fatih’in, Kanuni’nin, Abdulhamid Han’ın makamıdır. Küfürü ve hakareti kaldırmaz. Bunu bir inançsız, bir vatan haini yapabilir. Lakin bir müslüman, bir milliyetçi bunu yapmaz, yapamaz!
Ve sayın Bahçeli; alkol sevdalısı, alnı secde görmeyen ve ülkeyi 2001 krizine sürükleyen bir A.Necdet Sezer’den daha kötü değildir Erdoğan! Sezer’e gösterdiğiniz saygının kırıntısını dahi göstermediğiniz R.Tayyip Erdoğan’a diktatör deme cüretini size yine Erdoğan veriyor! Seçmenlerinize hürmeten, sizi hoşgörüyor.
Ha şunu bileydiniz!