Gündem

Bakan Göktaş: Göç, ailenin ve toplumun ruhunu etkileyen önemli bir süreç

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, "Türkiye konumu ve tarihi sorumluluğu gereği, göçün tam merkezinde yer alıyor. Göçü sadece demografik ya da ekonomik bir hareketlilik olarak değil, insanın, ailenin ve toplumun ruhunu etkileyen önemli bir süreç olarak görüyoruz" dedi.

Abone Ol

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Polis Akademisi'nde düzenlenen '4'üncü Uluslararası Göç Konferansı' kapsamındaki 'Göç ve Aile' konulu oturumunun açılışına katıldı. Programda, Bakan Göktaş'ın yanı sıra İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Sağlam, Göç İdaresi Başkanı Hüseyin Kök, Polis Akademisi Başkanı Murat Balcı ve Polis Akademisi üyeleri yer aldı.

Bakan Mahinur Özdemir Göktaş, yaptığı konuşmada, "Bugün burada uluslararası göçün en önemli ama çoğu zaman en az konuşulan yönünü ele almak üzere bir araya geldik, aileyi. Ben bu konferansın aileyi merkeze alan, daha kapsayıcı bir göç perspektifinin geliştirilmesine imkan sağlayacağına inanıyorum" dedi.

Bakan Göktaş, göçün güvenlik, ekonomi gibi yönleriyle tartışılırken, aile üzerindeki etkilerinin yeterince görünür olmadığına dikkat çekerek, "Oysa ki göçten en fazla etkilenen, ailenin ta kendisidir. Çünkü aile zayıfladığında en büyük bedeli kadınlar ve çocuklar ödüyor, göçün etkilerini en derinden onlar hissediyor. Aile bütünlüğünün bozulması da toplumdan başlayıp bütün dünyaya yayılan bir kırılganlık zinciri oluşturuyor. Bu açıdan baktığımızda göçün doğurduğu sebepler, psikolojik, sosyolojik ve iktisadi sonuçlarıyla insanlığın ortak meselesidir. Bu nedenle, en çok desteğe ve korunmaya ihtiyaç duyulan yapı da ailedir. Türkiye ise konumu ve tarihi sorumluluğu gereği göçün tam merkezinde yer alıyor. Dünyada mülteci karşıtlığının arttığı bir dönemde ise ülkemiz bu konuda uluslararası toplumda örnek gösterilen bir insani yaklaşım sergiledi. Bölgemizde yaşanan savaşlar ve krizler nedeniyle yurtlarını, yuvalarını kaybeden insanlara, gönlümüzü ve kapılarımızı açtık. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde sergilediğimiz bu yaklaşım, dünyanın vicdanına seslenen bir duruş oldu. Bugün Filistin, Ukrayna ve Suriye gibi savaşın pençesindeki coğrafyalardan gelen mazlumları ülkemizde misafir ettik. Tüm kurumlarımızla, ailelerin barınma, gıda, sağlık ve eğitim gibi temel ihtiyaçlarını karşılamaya gayret ettik. Bakanlık olarak, mülteci ve göçmenlere yönelik çalışmalarımızda aileyi merkeze alan bir yaklaşımla hareket ettik" ifadelerini kullandı.

'HER KUŞAK GÖÇ DENEYİMİNDEN PAYINI ALIYOR'

Politikalarını oluştururken önleyici, kapsayıcı ve sürdürülebilir olmasına özen gösterdiklerine vurgu yapan Bakan Göktaş, "Bu süreçte refakatsiz ve korunmaya muhtaç çocukların kurum bakımı ve aile temelli bakım modellerinden yararlanmalarını sağladık. Göç sürecinin, aileler üzerindeki psikososyal etkilerini göz ardı etmedik. Travma yaşamış çocuklar ve kadınlar başta olmak üzere, ailelere yönelik psikolojik destek hizmetlerimizi devreye soktuk. Toplum temelli merkezlerimizde, göçmen ailelerin hem kendi aralarında dayanışma kurmaları hem de topluma uyum sağlayabilecekleri ortamlar oluşturduk. Ben de 1960'larda, dedesi yurt dışına göç eden bir ailenin evladıyım. Farklı bir ülkede yaşamanın, farklı kültürler arasında yaşamanın getirdiği zorlukları yakından bilirim. Fakat karşılaşılan zorlukları aşmanın ancak güçlü aile bağlarıyla mümkün olduğunu da çok iyi bilirim. Her kuşak göç deneyiminden payını alıyor. İşte bu nedenle göçü sadece demografik ya da ekonomik bir hareketlilik olarak değil. İnsanın, ailenin ve toplumun ruhunu etkileyen önemli bir süreç olarak görüyoruz. Ailelerin bu zorlu yolculukta desteklenmesi, yeni bir hayata tutunabilmeleri için sosyal hizmet mekanizmalarını güçlü şekilde işletilmeye önem veriyoruz" diye konuştu.