Bu Mahzuni Şerif çok büyük adam, tam kırk yıl evvel, bir itin bana dönek diyeceğini bilmiş ve bu enfes türküyü hazır etmiş, ne güzel.
Bana dönek demiş itin birisi
Bana dönek demiş itin birisi
Açığım neyimiş sor hele hele
Eli çatlamamış ayı irisi
Gel bizim köylerde dur hele hele
Ve kendisini solcu zanneden solcu-cu taife, yıllarca bu türküyü büyük ozan’ın bir ülkücüye, haydi sol jargonla söyleyelim ki tam olsun, bir “faşiste” söylediği yalanını işleyip durdular. Hayır, elbette kulakları sağır değildi, iyi kötü okuma yazmaları da vardı, ama tam kırk yıl hep bu masalı tekrarlayıp durdular. Hatta bu türkünün Abdullah Çatlı için söylediğini bile “yumurtlayanlar” oldu! Oysa şiirin tamamını okuyan her aklı başında insan, bu türkünün bir “solcuya” ithafen yazıldığını anlardı.
Bir yığın kitabı yığmış önüne
Sinek konsa korkar tatlı canına
Hippi yosmasını almış yanına
Pehlivanlık yapar gör hele hele
Bu Mahzuni Şerif çok büyük adam; tam kırk yıl evvel, kendisini bir bok zanneden bir esrarkeşin, ahir ömrü hak, hukuk, adalet kavgasında geçmiş, bu yolda boyundan büyük bedeller ödemiş, tonlarca kitap okumuş, yüzlerce yazı yazmış bir adama, hiç utanmadan “dönek” denilebileceğini hissetmiş ve bu türküyü havalandırmış. O adam ki, ömrü hayatı boyunca hiçbir zaman kariyer hastalığına tutulmamış, koltuk sevdasına düşmemiş, hiçbir muktedire boyun eğmemiş, mala-mülke tamah etmemiş, aç kalmış, açık kalmış ve fakat yine de kula kulluk etmemiş bir garip Don-Kişot’tur esasen.
Köylüden yanadır toprak görmemiş
Viskiden gayriye dudak sürmemiş
Ömür boyu serçe bile vurmamış
Ordu yıkacakmış ker hele hele.
Bu Mahzuni Şerif çok büyük adam; tam kırk yıl evvel, bir miktar alkoliğin “devrimci-cilik” , “solcu-culuk” “halkçı-cılık” oynayacağını görmüş ve bir türkü formunda bunu ilan etmiş! Bu çok bilmiş taife on numara halkçıdır, on numara devrimcidir, on numara solcudur, aydınlık güzel günlere inanırlar ve bu uğurda her akşam düzenli olarak rakı masalarında “mücadele” ederler! Hatta bazen esrar partileri bile düzenleyenleri vardır! Ama o kadar özgürlükçü ve insan’a saygılıdırlar ki, bir adam kalkıp da, “Türkiye’de sol aslında sol değildir” dediği anda, koro halinde linç kampanyası açarlar; “Haiiinnnn!”, “Döneeekkk!”, “satılmıııışşş!”…
Yiğittir ölüsü dağlarda kalan
Yiğittir yiğidin öcünü alan
Soytarıdan yiğit olur mu ulan
Sen bizim dağlara gir hele hele
Bu Mahzuni Şerif çok büyük adam; tam kırk yıl evvel, bazı soytarıların yiğitlik taslayacağını, “devrimcilik” oynayacağını görmüş ve bizi ta o günlerde uyarmak ihtiyacı duymuş. Ve bu soytarılar gerçekte halkı hiç tanımadıkları için ve o çok sevdikleri “emekçi halk” bunlara değil de, dindar-muhafazakar kadrolara meylettiği için, zamanla halka da düşman olmaya başladılar; emekçi halkımız gitti, yerine “cahil halkımız”, “gerici halkımız”, “hırsız halkımız” geldi, münasiptir!
Bu herifin önü sonu ayandır
Anlayana benim sözüm beyandır
Senden korkan hayvan oğlu hayvandır
Gel de Mahzuni'yi vur hele hele
Bu Mahzuni Şerif çok büyük adam; tam kırk yıl evvel bu herifi teşhis etmiş, teşhir etmiş ve bana tebliğ etme ihtiyacı duymuş. Ben şimdi desem ki bu “herife”, Nazım’ın Berkeley’e seslendiği gibi seslensem; (Berkeley de kim yahu, çizgi film karakteri falan mı?) “be heeey Ebu Cehil, partinin kutsalı olmaz, ideolojinin kutsalı olmaz, hatta davanın da kutsalı olmaz. Partinin kutsandığı yerler faşist ve totoliter yapılardır. Siyaset dilinde kutsal olan şey kavramlardır, örneğin adalet, hak, hukuk, emek, eşitlik, özgürlük vs. Eğer bu değerlere ihanet edersen o vakit hain olursun, şayet bu değerlere yüz çevirirsen o vakit dönek olursun” desem, bir bok anlar mı? Hiç sanmıyorum.
Ama bu Mahzuni Şerif gerçekten büyük adam; tam kırk yıl evvel, “dura dura bir sel oldum erenler / bilmem çağlasam mı, çağlamasam mı” dediği için. Ve şimdi benim için artık “çağlamak“ vaktidir, vesselam!