Başarı istiyormusun, Sayın Kılıçdaroğlu?
12 Haziran’da referandum sonrası ikinci ciddi sınavınıza, daha doğrusu sizin de kaderinizi etkileyecek bir seçime gidiyoruz. Kuşkusuz işiniz çok zor. Rakibiniz olan Ak Parti bu dönemde arayı açmış gidiyor. O partiyi yakalamanız veya geçmeniz bu seçimde imkansız görünüyor. Ancak sizin ve partinizin geleceği adına başarı zaten beklenmeyen bu sonuç değil. Başarı, sevgili Deniz Baykal’ın partiyi size bıraktığı noktadan daha ileriye taşımaktır. Geride kalmanız, siz o koltukta oturacak olsanız bile bana göre “siyasi mefta olmanız” anlamına gelir. Yani Sayın Kılıçdaroğlu, Baykal bu partiyi yüzde 28’lerde bıraktığı için, yüzde 30 seviyelerini mutlaka ama mutlaka görmek zorundasınız.
Peki bunu istiyormusunuz?
Başarıyı istiyormusunuz sayın Kılıçdaroğlu?
Sanırım yanıtınız “Evet”tir.
O zaman bu yazıyı ve bu paralelde size seslenenleri dikkate almalısınız. Bu seçimde adaylarınızı belirlerken, CHP örgütlerini mutlaka ama mutlaka dikkate almalısınız.
Size anlatmamış olabilirler diye Antalya’yı örnek vereyim.
Yapacağınız en doğru hareket, bu kent de adaylarınızı “önseçim ile belirlemek”ti. Ama o tren kaçtı. Birileri bunun nedeni olarak eski lider ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal’ı gösterdi. Ancak gerçek kısa sürede ortaya çıktı. Bu kararın sizin ve ekibinizin kararı olduğu öğrenildi.
Şimdi önünüzde 11 Nisan tarihine kadar kaçırılmaması gereken ikinci tren var. Bu partinin Antalya’da yıllarca emekçiliğini yapan çok sayıda aday adayı var. Elbet de bunların tümünü aday yapabilmeniz mümkün değil. Ancak aralarından bir kaçını mutlaka listeye almalısınız. Aldığınız isimlerden diğer aday adaylarının da kabul edebileceği bazı isimleri de kesinlikle seçilebilir noktalara koymalısınız. Bunu yaparsanız, belki CHP’nin son iki yıldır Antalya’da yaşadığı güç kaybını bir nebze de olsa durdurabilirsiniz. Aksi takdirde en fazla güvenmeniz gereken kentlerden birisi olan Antalya’da, 12 Haziran akşamı ciddi bir “şok” yaşayabilirsiniz.
Benden uyarması sayın Kılıçdaroğlu!..
Bu yazı bir şekilde elinize ulaşırsa, benim için “Ak Parti’li” diyecekler. Bu gerçekleri sizden saklamak isteyenler, “Bu gazetecileri dikkate almamak gerekir” diyecekler. Bu dönem de Ak Parti’ye destek verilmesi gerektiğine yürekten inanan bir gazeteciyim sayın Kılıçdaroğlu. Burası doğru. Ancak bu tür uyarıların kimden geldiğinden çok, ne anlatılmak istendiği üzerinde yoğunlaşmak, kesinlikle partinizin yararına olacaktır. Ak Parti’nin bu dönem de Türkiye’yi yönetmesi gerektiğine inanan bir insan da olsam da, 20 yıldır bu şehirde gazetecilik yapan bir kişi olarak, CHP örgütü içerisindeki emekçilere yapılan haksızlıklara artık “dur” denilmesi gerektiğini görüyorum. Bu durama üzülüyorum. Sonuç da kime destek verirsek verelim. Hepimiz bu şehrin çocuklarıyız. CHP’nin emekçilerinden bir çoğu, siyaset bir kenara konulduğunda benim 20 yıllık dostlarım. Ve onların hangi duygular içerisinde olduğunu çok iyi biliyorum.