Başka Türkiye yok!

Abone Ol

Bizdeki kadar kendi ayağına kurşun sıkan var mıdır merak ediyorum…

Günlerdir, haftalardır çarşıda, pazarda, sokakta bir ‘ekonomik tufan’dan söz ediliyor. İki kişi bir araya geldiğinde kurulan ilk cümle, “Ne olacak bu ülkenin hali?” oluyor. Merak edilen ‘hal’ genelde ekonomik kaygıları işaret ediyor. ‘Battık, bittik, mahvolduk’ psikolojisi her yere, herkese hakim olmuş gibi. Bir de, bu tür söylemler mutlaka bir takım rakamlarla destekleniyor.

Türkiye’nin 980 milyar dolar dış borcu var, Merkez Bankası’nda ise sadece 75 milyar doları..!

‘Nereden biliyorsun arkadaş’ diyorsun, cevap yok. Belli ki, sosyal medyada filan görmüş. Hazine’nin durumunu, cari açığı, döviz stokunu filan herkes çok ama çok iyi biliyor..!

Bazı ‘çokbilmişler’ işi daha da ileri götürüyor ve yakın çevresindekilere, “Aman ha paran varsa sakın harcama, altın al, döviz al sakla. Gidişat iyi değil” gibi tavsiyelerde bulunuyor…

Kimileri üç beş kişiyi bir arada gördüğünde başlıyor sallamaya,“Ekonomimiz o kadar kötü o kadar kötü ki bakın bankalar artık kara listede olanlara bile kredi veriyor piyasa canlansın diye. Hükümet emretmiş arkadaş..”…

Güler misin, ağlar mısın…

Bir başkası, “Bu ülkede artık dikiş tutmaz arkadaş. Bakın görürsünüz, çok sürmez yakında burası da Yunanistan’a döner. Millet mağazaları, marketleri, bankaları yağmalar” filan diye kendince senaryolar yazıyor.

Şüyuu vukuundan beter derler ya o misal…

Sanırsın ülkede kıyamet kopmak üzere…

Yapılan belli. Darbe girişimi ile gerçekleştiremedikleri darbeyi ekonomik çöküşle yapmaya çalışıyorlar. Yaratılan algı ile bir kaos oluşturmak istiyorlar. Kısmen başarılı da oluyorlar. Meseleleri derinlemesine araştırma alışkanlığı olmayan kimi kesim bu provokatif söylemlerin etkisinde kolayca kalabiliyor…

Ekonomik kriz var mı?

Var.

Bunu kimse inkar edemez.

Neticede bu ülkenin bırakın daha eskiyi, son 6 ayda yaşadıklarını hangi ülke yaşasa bundan çok daha kötü durumda olurdu. 15 Temmuz darbe girişimi, Rus krizi, terör olayları derken hemen her şey sekteye uğradı. Ancak tüm bunlara rağmen durum iddia edildiği kadar kötü değil. Piyasalardaki durgunluğu giderebilmek için hükümet her türlü tedbiri alıyor. Çeşitli sektörlere teşvikler, kredi destekleri, borç öteleme/yapılandırma, vs. gibi birçok uygulamalar ardı ardına geliyor. Bununla, belli çevrelerin oluşturmak istediği ‘kriz algısı’ kırılmaya çalışılıyor. Çünkü bu algı, mevcutta var olan sıkıntıları kat be kat artırıyor. İnsanların psikolojilerini bozuyor. Umutsuzluğu körüklüyor, herkesi bir kıyamet beklentisine sokuyor…

Bunun kime ne faydası var iyi düşünmek lazım.

Daha önce de defaten yazdım, bu ülke ciddi ve hassas bir dönemden geçiyor. İç ve dış düşmanlar birlik ve bütünlüğümüzü bozmak için elinden gelen gayreti gösteriyorken meselelere ‘politika’ çerçevesinde bakmak abesle iştigalden başka bir şey değil. Önce ülkemizi içinde bulunduğu cendereden kurtarmamız gerekiyor. Hep birlikte, el ele, yürek yüreğe tek yumruk olarak…

Başka Türkiye yok, gidecek, sığınacak başka bir ülkemiz yok çünkü…