Sert eleştirilerde bulundu
Kısa adı ADDK olan Antalya Dağcılık ve Doğa Sporları Kulübünün Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Koç, Döşemealtı ilçesindeki turizm alanlarına dikkat çekti. “Döşemealtı bölgesini yazmakla, okumakla keşfedemeyiz, gezmek görmek lazım” diyen Koç, “Toplumsal sonuçları olan olaylar kişisel çabalarla değiştirilemez. ‘Alternatif turizm’ denilip duruluyor. Ama alternatif turizm için neler yapılıyor diye çok merak ediyorum. Döşemealtı’nda yerel halk, turizmden 5 kuruşluk yararlandırılmıyor” diye isyan etti.
Ne yapılmalı?
Koç ne yapılması gerektiğini şu sözlerle anlattı: “Döşemealtı ilçesi Antalya’nın en geniş ve güzel bölgelerinden olup antik kentler, mağaralar, inler, kiliseler, hanlar, hamamlar, kral yolları, 3 bin yıllık yollar, dağlar, hiking, trekking, yürüyüş yolları, kanyonlar, şelaleler, doğal spor tırmanma kayaları… Tüm bunlardan bir tanesini ele alsak; o bölge insanına alternatif turizm çerçevesinde butik pansiyonculuk, butik otelcilik desteklenerek para kazanmaları sağlanabilir. Bir de organik tarımla desteklenirse alternatif turizm için bir şeyler yapılmaya başlanmış imajı veririz.”
Kaç kişinin haberi var?
“Zaman; ilerleyişini göremeyenler için acımasızdır” diyen Muharrem Koç, Döşemealtı’nı şöyle anlattı: “Antik kentlerde Termessos, Pisidia yerleşimidir. M.Ö. 3 binli yıllarda kurulan Ariassos da Pisidia kentlerindendir. Roma döneminde yaşadığı deprem sonucu yıkılıp terk edilmiştir. 3 Kapılar’dır. Sia Antik Kenti, Dağbeli’nden 15 km uzaklıktadır. Taştandam Tepenin üzeri ile Güney ve Batı eteklerindedir. Sagalassos, komşu il sınırlarında, Döşemealtı’na çok yakındır. Mağaralardan Kocain Mağarası ve Karain Mağarası yer almaktadır. Kanyonlardan Güver Kanyonu dikkat çekiyor. Güver Kanyonuna Yukarıkaraman tarafından dökülen, 60 metrelik şelaleden kaç kişinin, hangi yöneticinin haberi var ki?”
Kaç yönetici bu yoldan yürüdü ki?
Koç eleştirilerini şöyle sürdürdü: “Antik Döşeme Yollarına bakalım. Antik çağlarda Pamphylia ve Pisidia kentlerini birbirine bağlayan yollar, Derbent Boğazı. Döşemealtı ismini veren antik geçit yolları, antik kentler arasında Pamfilya ile Pisidia kentlerini birbirine bağlar. Derbent Boğazı Bizans- Selçuklu- Osmanlı dönemlerinde kullanılmıştır. Bu yol Döşemealtı’na da adını vermiştir. Kaç yönetici bu yoldan yürüdü ki? Biz amatör ruhlu dağcılık kulüplerini dinlemeleri gerekir diye düşünüyoruz. Doğal kayalıklarda tırmandırarak Türkiye şampiyonu sporcular yetiştiriyoruz. Olimpik branş olmasına rağmen Antalya’da yarışma yapılabilecek bir spor tırmanma duvarımız yok. Sporda bizi dinlemeyenler alternatif turizmde mi bizi dinleyecekler karamsarlığı bizleri hiç terk etmiyor. Bakın Kocain Mağarası Türkiye’nin en geniş galerisine sahiptir. 35 metrelik devasa sarkıt ve dikitleri ile büyüleyicidir. Karain Mağarası 500 bin yıllık bir mağaradır. Yanlış yazmadım, 500 bin yıllık bir mağaradır. Mağaranın tarihi önemini siz düşünün, şu anki verilen değeri, düşünmek bile istemiyorum. Anadolu’nun ilk yerleşim yerlerindendir. İlkel insanların tüm dönemlerinde kesintisiz yaşam sürecini bizlere aktarmışlardır. Fil, su aygırı, aslan, zürafa gibi Anadolu’da soyu tükenmiş hayvanların kemikleri bulunmuştur. Selçuklu zamanında günümüze kadar ayakta kalan hanlarımızdan Evdirhan, Kırkgözhan, Bucak’ta Susuzhan, İncirhan… Döşemealtı bölgesini yazmakla, okumakla keşfedemeyiz, gezmek görmek lazım.”
Şükrü AĞIRMAN
Kısa adı ADDK olan Antalya Dağcılık ve Doğa Sporları Kulübünün Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Koç, Döşemealtı ilçesindeki turizm alanlarına dikkat çekti. “Döşemealtı bölgesini yazmakla, okumakla keşfedemeyiz, gezmek görmek lazım” diyen Koç, “Toplumsal sonuçları olan olaylar kişisel çabalarla değiştirilemez. ‘Alternatif turizm’ denilip duruluyor. Ama alternatif turizm için neler yapılıyor diye çok merak ediyorum. Döşemealtı’nda yerel halk, turizmden 5 kuruşluk yararlandırılmıyor” diye isyan etti.
Ne yapılmalı?
Koç ne yapılması gerektiğini şu sözlerle anlattı: “Döşemealtı ilçesi Antalya’nın en geniş ve güzel bölgelerinden olup antik kentler, mağaralar, inler, kiliseler, hanlar, hamamlar, kral yolları, 3 bin yıllık yollar, dağlar, hiking, trekking, yürüyüş yolları, kanyonlar, şelaleler, doğal spor tırmanma kayaları… Tüm bunlardan bir tanesini ele alsak; o bölge insanına alternatif turizm çerçevesinde butik pansiyonculuk, butik otelcilik desteklenerek para kazanmaları sağlanabilir. Bir de organik tarımla desteklenirse alternatif turizm için bir şeyler yapılmaya başlanmış imajı veririz.”
Kaç kişinin haberi var?
“Zaman; ilerleyişini göremeyenler için acımasızdır” diyen Muharrem Koç, Döşemealtı’nı şöyle anlattı: “Antik kentlerde Termessos, Pisidia yerleşimidir. M.Ö. 3 binli yıllarda kurulan Ariassos da Pisidia kentlerindendir. Roma döneminde yaşadığı deprem sonucu yıkılıp terk edilmiştir. 3 Kapılar’dır. Sia Antik Kenti, Dağbeli’nden 15 km uzaklıktadır. Taştandam Tepenin üzeri ile Güney ve Batı eteklerindedir. Sagalassos, komşu il sınırlarında, Döşemealtı’na çok yakındır. Mağaralardan Kocain Mağarası ve Karain Mağarası yer almaktadır. Kanyonlardan Güver Kanyonu dikkat çekiyor. Güver Kanyonuna Yukarıkaraman tarafından dökülen, 60 metrelik şelaleden kaç kişinin, hangi yöneticinin haberi var ki?”
Kaç yönetici bu yoldan yürüdü ki?
Koç eleştirilerini şöyle sürdürdü: “Antik Döşeme Yollarına bakalım. Antik çağlarda Pamphylia ve Pisidia kentlerini birbirine bağlayan yollar, Derbent Boğazı. Döşemealtı ismini veren antik geçit yolları, antik kentler arasında Pamfilya ile Pisidia kentlerini birbirine bağlar. Derbent Boğazı Bizans- Selçuklu- Osmanlı dönemlerinde kullanılmıştır. Bu yol Döşemealtı’na da adını vermiştir. Kaç yönetici bu yoldan yürüdü ki? Biz amatör ruhlu dağcılık kulüplerini dinlemeleri gerekir diye düşünüyoruz. Doğal kayalıklarda tırmandırarak Türkiye şampiyonu sporcular yetiştiriyoruz. Olimpik branş olmasına rağmen Antalya’da yarışma yapılabilecek bir spor tırmanma duvarımız yok. Sporda bizi dinlemeyenler alternatif turizmde mi bizi dinleyecekler karamsarlığı bizleri hiç terk etmiyor. Bakın Kocain Mağarası Türkiye’nin en geniş galerisine sahiptir. 35 metrelik devasa sarkıt ve dikitleri ile büyüleyicidir. Karain Mağarası 500 bin yıllık bir mağaradır. Yanlış yazmadım, 500 bin yıllık bir mağaradır. Mağaranın tarihi önemini siz düşünün, şu anki verilen değeri, düşünmek bile istemiyorum. Anadolu’nun ilk yerleşim yerlerindendir. İlkel insanların tüm dönemlerinde kesintisiz yaşam sürecini bizlere aktarmışlardır. Fil, su aygırı, aslan, zürafa gibi Anadolu’da soyu tükenmiş hayvanların kemikleri bulunmuştur. Selçuklu zamanında günümüze kadar ayakta kalan hanlarımızdan Evdirhan, Kırkgözhan, Bucak’ta Susuzhan, İncirhan… Döşemealtı bölgesini yazmakla, okumakla keşfedemeyiz, gezmek görmek lazım.”
Şükrü AĞIRMAN