Beklenmedik son


Siyah forma ile sahaya çıkan futbolcular gördüm.
Basketbolun başına duayen diye getirip yüksek bütçe ile en alttan ligden takım kurup kulübü borç içerisine sokan, daha sonra da takımı lige çıkartamayan başkan da gördüm yönetici de.
Bir gazeteciye telefon açıp “Sen benim kim olduğumu biliyor musun?” diyen futbolcu da gördüm. Daha sonra onu alt yapının başına getiren başkanı da!
Canlı yayında telefona bağlanan Başkan’ın “Antrenörüz giderse siz de gider misiniz?” sorusuna “Biz bir ekibiz. Hep birlikte gideriz” diyen başkan da gördüm.
Kale Kapısı’nın göbeğinde bir futbolcuya sözleşme imzalatan başkanı da.
Fakat bunca yıldır tek görmediğim bir şey oldu.
O da aşağıda.
Yer Antalya Stadyumu.
Saat 18:20 suları.
Takım galip 3-0.
Taraftar, seyirci adına ne derseniz.
Takımını maç sonu tribüne çağırıyor.
O da ne takım komple soyunma odasına dalıyor.
Taraftar ısrarlı gitmiyor.
Bağırıyor “Takım buraya” diye.
Bin bir zorlukla halk dilindeki ismiyle metazori tribüne gidiyor futbolcular.
Tabi bir kısmı.
Şimdi neden bunları yazdım?
Biz çoook başkan da gördük.
Yönetici de. Futbolcu da.
Bugün varlar yarın yoklar.
Adına profesyonellik koyup her yerde oluyorlar.
Fakat biz öyle değil.
Bu takım amatöre de düşse biz orda oluruz.
Sizlere diyorum Antalya cennet.
81 il içerisinde en şanslı şehirde top koşturuyorsunuz.
Kıymetini bilin.
Kimi neyi protesto ediyorsanız bu taraftar yemez.
İnsanlar eşini, çocuğunu pazar günü en güzel saatte bırakıp bu formayı giyen sizleri desteklemeye gelecek siz tribüne gitmeyi çok göreceksiniz.
OLMADI!