Ben utandım!..

Abone Ol

Olayı paylaştıklarım, “Niye şaşırıyorsun ki. Burası Türkiye ve seninki de Türkiye gerçeği” gibi yaklaşımlar gösterince resmen aptallaştım!.
Konuyu sıradan bir şekilde anlatarak, okurlarımla da paylaşmak istiyorum:
Sakın ola ki olay bir senaryodan ibaret gibi görülmesin.
Hayatın gerçeği..
Optik (Gözlük) işiyle uğraşan bir vatandaş, Belek’te bulunan 5 yıldızlı otelin birinde dükkan kiralar. İlk yılında kardan çok zarar etmeden işi kurtarır. İkinci yılında ekmek yemeye başlar.
Ve üçüncü sezon için görüşme masasına çağrılır. Otel yönetimiyle kira konusunda mutabık kalınır, iş sözleşme yapmaya yönelir.
Sözleşme yapılır, imzaya gider.
Bir gün, iki gün, üç gün geçer, sözleşme imzadan gelmez.
Optikçi meraklanmaya başlar. Sözleşmenin neden imzadan çıkmadığını sorar. Gelen cevap ne olur dersiniz?
“Önümüzdeki yıl senin burada olmanı istemiyorlar. O nedenle sözleşme yönetimce imzalanmadı.”
Bu gerekçe karşısında kim şaşırmaz ki, optikçi esnafımız şaşırmasın.
“İki yıldır ben buradayım. Özellikle ilk yılımda büyük sıkıntılar çekmeme rağmen, sabır örneği gösterip, azmettim. Şimdi tam ekmek yiyeceğim diye beklerken bu da nereden çıktı” diye sitem eder.
“Kusura bakma. Biz bir turistik tesisiz ve Turizm Bakanı Yardımcısı Abdurrahman Arıcı kendi yakını olan bir gözlükçüyü buraya getirmek istiyor. Yapacak bir şeyimiz kalmadı.”
Duydukları karşısında gözlükçe esnafının ağzı açık kalır.
Bir bakan yardımcısının el attığı işe bakar mısınız?
Gözlükçü duydukları karşısında ne yapacağını bilemez halde önüne gelene dert anlatmaya başlar. Çaresizliği onun resmen elini ayağını bağlar.
Ve gelişmeler zamana yayıldığında işin ciddiyeti anlaşılır.
Ve o gözlükçünün iki sezondur kullandığı dükkan bir akşam apar topar boşaltılır.
Bugün yarın da yerine galiba Turizm Bakan Yardımcısı Abdurrahman Arıcı’nın kendine yakın olan birisi girecektir. Girdikten sonra kim olduğu öğrenilir.
Olay şahsıma geldiğinde benim de ağzım açık kaldı.
İnanamadım.
Hemen telefonuma sarılıp, konuyu kendisine yani “Abdurrahman ağbi” diye hitap ettiğim Turizm Bakan Yardımcısına aktardım.
Bana verdiği ilk cevap ne oldu dersiniz?
“Bu konu seni ne ilgilendiriyor?.”
Evet.
Haklı o soruyu sormakta Abdurrahman ağabeyim.
Ben o gözlükçünün ortağı mıyım da (!) neden adamcağızın işine taş koyduğunu soruyorum ki?
Yoksa Esnaf Odaları Birliği Başkanı mıyım?
Hiç birisi..
Ama ben bir gazeteciyim. Dolayısıyla devletin en üst mercilerinde görevli birisi, bir esnafı yok edip, kendisine yakınlığıyla bilinen bir başka esnafı o yere monte ettirmeye kalkıyorsa, gazeteci için bu haksız durum ve tutum, haberin daniskasıdır.
Yanlış düzeltilir mi, yani amaç üzüm yemek olsun, bağcıyı dövmek değil zihniyetiyle haraket edip, bugüne kadar bekledik.
Boşuna beklemişiz.
Millet nereden üzüm yeneceğini meğer bizden çok daha iyi biliyormuş.
O gün Arıcı’nın yüzüne karşı soramadığımı şimdi buradan soruyorum;
Turizm Bakanı Yardımcısı Abdurrahman Arıcı, eski optikçinin yerine getirilmesini istediği gözlükçü ile ortak olduğu için mi bu değişikliğe gerek duymuştur?
Yakında buradan Başbakan’a bu konuda bir mektup yazacağım. İster okur, isterse okumadan yırtar atar.
Belli mi olur?
Belki de Başbakanımız da, “Bu konu seni niye ilgilendiriyor” der geçer!..