Gündem

BES’ten asgari ücret uyarısı 

Büro Emekçileri Sendikası (BES) Antalya Şube Başkanı Devrim Mol, 2025 yılı asgari ücreti konusunda büyük bir kamuoyu beklentisi olduğunu hatırlatarak, “Bu yıl asgari ücretin esas belirleyeni ekonomi yönetimi olacak” dedi 

Abone Ol

BES Antalya Şube Başkanı Devrim Mol, asgari ücret ve alım gücü konusunda açıklamalarda bulundu. Alım gücünün iyice düştüğünü belirten Mol, “Ortalama ücretler asgari ücrete yakınsıyor. Bu durum gelir bölüşümünü daha da kötüleştiriyor. Bu açmazdan çıkmanın ve genel ücret düzeyini yükseltmenin en önemli yolu, toplu iş sözleşmelerinin teşmil yoluyla yaygınlaştırılmasıdır. 2025 yılı asgari ücreti konusunda büyük bir kamuoyu beklentisi var. Öte yandan aralık ayında Komisyon toplanacak ve asgari ücreti belirleyecek şeklinde yanlış bir kanı var. Oysa artık Asgari Ücret Tespit Komisyonunun hiçbir işlevi kalmadı. Son yıllarda iyice işlevsiz hale gelen Komisyon artık sadece asgari ücret kararını imzalayan usulü bir mekanizma. Gerçekte asgari ücret hükümet tarafından belirleniyor” diye konuştu.  

 

‘Komisyon göstermelik süreç olacak’  

‘Bu yıl asgari ücretin esas belirleyeni ekonomi yönetimi olacak’ diyen Mol, “ Seçim dönemlerinde Cumhurbaşkanının müdahale ettiği ve son sözü söylediği asgari ücretin bu yıl esas olarak ekonomi yönetiminin sözde dezenflasyon programına göre belirleneceği sır değil. Komisyon bir süredir kağıt üzerinde kalmış bir heyet. Bu yüzden komisyon çalışmalarına odaklanmanın manası yok. Komisyon göstermelik bir süreç olacak. Türkiye’de asgari ücretin en önemli özelliği ve açmazı asgari ücret kapsamında çalışanların çok yüksek olması ve diğer ücretlerin asgari ücrete yakınsaması sonucu adeta ortama ücret haline gelmesidir. Önceki yıllarda DİSK-AR’ın asgari ücret araştırmalarında dile getirilen bu husus artık genel kabul görmüş durumda. Ücretlerin asgari ücrete yakınsaması ve asgari ücret kapsamında çalışanların oranının tüm ücretle çalışanların yaklaşık yarısına ulaşması asgari ücreti çok daha önemli ve tartışmalı hale getiriyor. Asgari ücret saptandığında büyük ölçüde ülkedeki genel ücret düzeyi saptanmış oluyor. Sendikalaşmanın ve toplu pazarlık kapsamındaki çalışanların sınırlı olması nedeniyle asgari ücret bir alt sınır belirlemenin ötesinde yaygın bir etki yapıyor” şeklinde konuştu.  

 

‘Sınıfsal bölüşümü kötüleştiriyor’  

‘Asgari ücreti adeta tek başına belirleyen hükümet bu yolla sınıflar arasındaki gelir bölüşümüne müdahale etmeden sınıf için dağılımını yeniden düzenlemiş oldu’ diyen Mol, “Bu durum Türkiye’de asgari ücretin yaygınlaşmasının en önemli sonucudur. Genel ücret düzeyinin asgari ücrete yakınsaması sonucunda ücretlerin bölüşümdeki payı düşüyor. SBB verilerine göre Aralık 2002 ile Temmuz 2024 arasında net asgari ücret nominal olarak (enflasyondan arındırılmadan) 92 kat artarken reel olarak yüzde 267 artmış. Enflasyonun hatalı ölçümünden kaynaklı sorunları bir yana bırakacak olursak asgari ücrette önemli bir reel artış yaşandığı görülüyor. Ancak asgari ücretin yaygın ücret haline gelmesi ve miktarın düşüklüğü nedeniyle asgari ücret geçim ücretinin çok uzağında kalıyor. Kısaca asgari ücretteki ciddi reel artışlar ne genel gelir bölüşüm ne de özel sektördeki bölüşüm üzerinde olumlu bir etki yaratmıyor. Tersine sınıfsal bölüşüm ilişkileri daha da kötüleşiyor. Ücretlerin asgari ücrete yakınsaması olarak tanımlan bu süreç özündeki sınıflar arası değil sınıf içi bölüşüme müdahale anlamına geliyor. Bölüşüm adaletsizliği artıyor. Asgari ücret bir girdap gibi diğer emek gelirlerini kendine doğru çekiyor. Ücretler dibe doğru yakınsıyor. Bu durum gelir bölüşünü kötüleştiriyor” diyerek konuşmasını tamamladı.