Mustafa Çoban, “Eğitim-Bir-Sen olarak, insan haklarını, hiçbir hesap veya çıkar için gasbedilemez, pazarlığı yapılamaz, dokunulmaz bir değer olarak görüyoruz” dedi. İnsan haklarının hukuk ve yaptırım gücünün teminatı altında değilse, parlatılmış sözden ve söylemden öteye gidemeyeceğini, bir değer ve anlam ifade etmeyeceğini belirten Çoban, birilerinin daha fazla refah ve maddi kazancı için hayat hakkı başta olmak üzere, Bosna-Hersek’te, Filistin’de, Suriye’de, Doğu Türkistan’da, Mısır’da, Arakan’da, Yemen’de, Latin Amerika’da ve Afrika’nın çeşitli ülkelerinde milyonlarca insanın hakkının gasbedildiğini söyledi.
‘Her coğrafyayı yakıp yıkıyor’
Çoban, sözlerini şöyle sürdürdü: "Siz insan değilsiniz ki hakkınız olsun’ şeklindeki düpedüz şeytani sapkınlık, arkasına silah ve para gücünü de alarak kendisi gibi inanmayan, kendisi gibi düşünmeyen veya kendisine köle olmayı reddeden herkesi, her milleti, her coğrafyayı yakıp yıkmaktadır. Bu anlayış, insan haklarını değil, ancak ve ancak kölelik kurallarının evrensel ilkelerini kabul etmekte veya dayatmaktadır. Bugün yaşanan haksızlık ve zulümler de budur, bu yüzdendir. Akıl almaz boyutlara ulaşan şiddet, kurumsal, örgütlü gücüne dayanarak bütün dünyayı, daha doğmamış çocukları bile tehdit etmekte, başta BM olmak üzere, küresel hak, hukuk ve barış örgütleri, bütün bu olup bitenlere seyirci kalmakta, hatta artık katliamlar da dahil, doğrudan zalimlerin zulmüne ortak olmakta, destek vermektedir. İnsan hakları bütün bir insanlık bilincinin kendisi için kendisini merkeze alarak ürettiği en temel ve kapsayıcı değerdir. Evrensel insan hakları, zaman, mekân, kültür, inanç sınırı olmaksızın herkes, her millet için gerekli ve geçerlidir. İnsan haklarına saygı ve riayet, medeniyet ölçüsünü ve seviyesini göstermektedir. İnsan haklarını değerli kılan, insan yaradılışı ve onurudur. İnsan, haklarına doğuştan ve kendiliğinden sahiptir. İnsan onuruna saygısı olan her devlet, her kurum, her kişi bu haklara hassasiyet göstermek, kullanılmasını kolaylaştırmak ve desteklemek zorundadır. Bugün dünyadaki emperyalist devletler, gerçek ve samimi manada haklara önem vermemektedir. Hatta küresel egemenlik ve sömürü savaşında, temel hak ve hürriyetleri kötüye kullanmıştır, kullanmaya devam ediyorlar. Hak kelimesini sadece kendi siyasi, ideolojik, ekonomik çıkarları için maske olarak kullanan emperyalist güçler, tarihte eşi görülmedik hak ihlallerine, soykırımlara, sürgünlere, yakıp yıkmalara, başkalarını yok ederek var olmaya yönelmiştir.”
İHA
‘Her coğrafyayı yakıp yıkıyor’
Çoban, sözlerini şöyle sürdürdü: "Siz insan değilsiniz ki hakkınız olsun’ şeklindeki düpedüz şeytani sapkınlık, arkasına silah ve para gücünü de alarak kendisi gibi inanmayan, kendisi gibi düşünmeyen veya kendisine köle olmayı reddeden herkesi, her milleti, her coğrafyayı yakıp yıkmaktadır. Bu anlayış, insan haklarını değil, ancak ve ancak kölelik kurallarının evrensel ilkelerini kabul etmekte veya dayatmaktadır. Bugün yaşanan haksızlık ve zulümler de budur, bu yüzdendir. Akıl almaz boyutlara ulaşan şiddet, kurumsal, örgütlü gücüne dayanarak bütün dünyayı, daha doğmamış çocukları bile tehdit etmekte, başta BM olmak üzere, küresel hak, hukuk ve barış örgütleri, bütün bu olup bitenlere seyirci kalmakta, hatta artık katliamlar da dahil, doğrudan zalimlerin zulmüne ortak olmakta, destek vermektedir. İnsan hakları bütün bir insanlık bilincinin kendisi için kendisini merkeze alarak ürettiği en temel ve kapsayıcı değerdir. Evrensel insan hakları, zaman, mekân, kültür, inanç sınırı olmaksızın herkes, her millet için gerekli ve geçerlidir. İnsan haklarına saygı ve riayet, medeniyet ölçüsünü ve seviyesini göstermektedir. İnsan haklarını değerli kılan, insan yaradılışı ve onurudur. İnsan, haklarına doğuştan ve kendiliğinden sahiptir. İnsan onuruna saygısı olan her devlet, her kurum, her kişi bu haklara hassasiyet göstermek, kullanılmasını kolaylaştırmak ve desteklemek zorundadır. Bugün dünyadaki emperyalist devletler, gerçek ve samimi manada haklara önem vermemektedir. Hatta küresel egemenlik ve sömürü savaşında, temel hak ve hürriyetleri kötüye kullanmıştır, kullanmaya devam ediyorlar. Hak kelimesini sadece kendi siyasi, ideolojik, ekonomik çıkarları için maske olarak kullanan emperyalist güçler, tarihte eşi görülmedik hak ihlallerine, soykırımlara, sürgünlere, yakıp yıkmalara, başkalarını yok ederek var olmaya yönelmiştir.”
İHA