BEYİN HASARI SONRASI KİŞİLİK DEĞİŞİMİ 

Travmatik beyin hasarı, kafaya şiddetli bir sarsıntı veya darbenin beyin hasarına yol açması durumunda ortaya çıkan bir durumdur. Yaralanmalar beyin taraması sonuçlarına göre hafif, orta veya şiddetli olarak sınıflandırılır. Bu kişiler farklı farklı semptomlar yaşayabilirler. Baş ağrısı, mide bulantısı, denge bozukluğu, uyuşukluk, uyku güçlüğü, konuşma problemleri veya bilinç kaybı yaşayabilirler. Bazen semptomlar bu kadar net olmayabilir ve hastalar konsantrasyon problemi, hafıza kaybı, karar vermede güçlük, dürtü kontrolü, öfke ve depresyonla da mücadele edebilirler. 

Yapılan bir çalışma, hastaların %75’inin kişilik yapılarında da değişimler olduğunu göstermiştir. Özellikle frontal ve temporal loblar, amigdala ve hipokampus dahil olmak üzere beynin belirli bölgelerinin hasar görmesi, hayatta kalan kişiyi ajitasyona, değişken duygulara, hafıza bozukluğuna, sözlü saldırılara, fiziksel saldırganlığa ve bozulmuş dürtü kontrolüne karşı savunmasız bırakabilir. Beyin hasarı ayrıca depresyon, şiddetli anksiyete, madde bağımlılığı veya obsesif kompulsif bozukluk gibi psikiyatrik sorunlara da neden olabilir. Hastaların bazıları beyin hasarına neden olan olayların bir sonucu olarak travma sonrası stres bozukluğu yaşarlar. Beyin hasarı almak son derece stresli bir durumdur ve diğer duygusal travmalar gibi her birey bununla farklı şekilde başa çıkar. Beyin hasarına bağlı yaşanan psikiyatrik rahatsızlıklarda hastaların anlaşılmama duygularına sıkla rastlanır. Çünkü yaralanan kişi bu değişikliği her zaman fark etmez veya kabul etmez. Yaralanmadan önceki karakterlerinden çok farklı oldukları herkes için açık olmasına rağmen kişiler bu farklılığı bilmedikleri için yeni kişilikleri iletişim problemlerine yol açar. 

Semptomların tanımlanması ve objektif olarak ölçülmesi zor olabileceğinden insanlar kafa travması için tedavi almayı düşünmeyebilirler. Ancak beyin hasarı gibi önemli bir durumda mutlaka destek alınması gereklidir. Her birey için iyileşme sürecinin doğal seyrini anlamak iyileşme sürecinde çok önemli rol oynayacaktır. Ayrıca iyileşme sırasında sinir sisteminin hangi savunma mekanizmaları geliştirdiğini belirlemek ve uygun müdahaleyi sağlamak iyileşme sürecini hızlandıracaktır. Son olarak da uygun bir rehabilitasyon süreci kişinin  kendisine ve çevresine uyum sağlamasına katkıda bulunacaktır.