Eski eşin isyanı
Antalya’da tanınmış bir ailede yaşanan ilginç olayda; Cenk Çıkla’dan boşanan kadın Nilüfer Yalçın, çok sayıda suç duyurusunda bulundu, davalar açtı, çeşitli kararlara itirazlar etti ancak kendi ifadesine göre bunlardan bir sonuç alamadı. Boşanma ve mal paylaşımı davalarının çeşitli aşamalarında hukuksuz kararlar verildiğini, akli melaikesi yerinde olmayan ve vasi tayin edilen eski eşi Cenk Çıkla’nın; akli melaikeleri yerinde olmadığı bir tarihte şirket kurduğunu, bir şirket sattığını, nafaka davasına konu üzerinde tedbir bulunan aile konutunun satıldığını öne sürdü. “Ehliyet alırken, askere giderken, resmi nikahla evlenirken, çocuk yaparken normal olan biri, boşanırken zihinsel engelli oluyor ama mal paylaşılırken birden tekrar normal biri oluyor. Biri bana bunu açıklasın. Zihinsel engellilik ömür boyu devam eder” dedi.
Altıncı rapor olacak
1999’da evlendiğini ve 2001’de bir oğlu dünyaya geldiğini anlatan Nilüfer Yalçın, “Oğlum şimdi üniversiteye gidecek yaşa geldi. Çok sayıda mal, mülk, petrol istasyonlarımız vardı. Boşandığım günden bu yana ne ben ne de oğluma bir lira dahi maddi-manevi tazminat, tedbir nafakası ve çocuk nafakası verilmedi. Bugüne değin kendi ayaklarım üzerinde durdum. Bizden mal kaçırıldığına inanıyorum. Evliyken ve hiçbir sebep yokken eşim 2005’te bir gün aniden evi terk etti. 2006’da boşanma ve mal paylaşımı davası açtım. Boşanma davası 2014’te bitti. Mal paylaşımı davası 2014’te bu davadan ayrıldı ve devam ediyor. Evlenirken akıllı olan adama, boşanma davasından kısa süre sonra aniden zeka geriliği teşhisi kondu. Şimdi yine akıllanmış, Adli Tıp’tan rapor istedik. Bu altıncı rapor olacak” diye konuştu.
İlginç bir süreç
Evliliği sırasında 2003’te o dönem eşi olan Cenk Çıkla’nın; öz abisi Durmuş Ali Çıkla’ya yönelik, anne-babasından kalan malların paylaşımı için miras davası açtığını anlatan Nilüfer Yalçın yaşadıklarını şöyle anlattı: Mal varlığına el koyduğu iddiası ile abisine dava açtı. Mallar kısmen de olsa geri iade edildi. 2005 sonunda Cenk evden kaçtı. 2006 başında boşanma davası açtım. Antalya 1. Aile Hukuk Mahkemesi’nde 2014’te boşandık. Mal paylaşımı davası ise 2014’te bu davadan ayrıldı ve halen devam ediyor. 2006’da açtığım boşanma davası devam ederken Cenk’in davadaki tanığı olan abisi ile bir yakınının doğuştan akıl sağlığı yerinde değildir iddiası üzerine mahkeme; akli melaikesinin tespitini istedi. Sevk edildiği Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde, 5 Aralık 2007’de orta düzeyde zeka geriliği teşhisi konularak vesayet altına alınmasının uygun olacağına dair tıbbi kanaat raporu düzenlendi.
İki kurum iki rapor
Bunun üzerine kendisine 1. Sulh Hukuk Mahkemesince vasi tayin edildi ve kendisi kısıtlandı. Ardından 2009’da, o dönem 9 yaşında olan kendi öz oğluna şiddet uyguladığı gerekçesiyle hakkında basit yaralamadan dava açıldı. 6. Sulh Ceza Mahkemesi kararıyla Aralık 2010’da Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’nde hafif mental retardasyon (hafif düzeyde zeka geriliği) tanısıyla bir gün yatırıldı. Hastanenin Sağlık Kurulu Raporunda, ‘…2009 tarihinde işlediği iddia olunan basit yaralama suçlarına karşı akıl hastalığı nedeniyle işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını tam olarak anlayamaz. Bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli ölçüde azalmıştır’ denildi. Böylece iki farklı kurumdan iki rapor verildi.
Kusurlu eş ilan edildi
Kısıtlılık kararı ise 2007’den 2018 yılına kadar devam etti. Ancak 2007’deki orta düzeydeki zeka geriliği yazılı bu rapor sonrası boşanma davasının bittiği 2014 yılında, ben de orta düzeyde zeka geriliği olan biri ile evlilik yaptığım için Yargıtay 2. Hukuk Dairesi tarafından kusurlu eş ilan edildim. Ben evlendiğimde gayet de aklı başında biriydi ve herkes bilir ki doktor raporu olmadan da evlilik yapılamıyor. Bu kararla, tüm mallara, petrol istasyonlarına, gayrimenkullere, 200 milyon lirayı aşkın gelire rağmen kendim için ne nafaka ne de maddi manevi tazminat alabildim. Oğluma ise hiçbir çocuk nafakası ödenmedi. Şu ana kadar bir milyon lirayı aşkın nafaka alacağımız birikti. Kısıtlı olduğu dönemde, mahkemeden istediğimiz tedbir nafakası ve çocuk nafakası alacakları için hiçbir sonuç elde edemedim.
Üçüncü raporda ‘normal’ dendi
Ancak yaşadıklarım bununla da bitmedi. Yıl 2018’i gösterdiğinde, 18’inden gün alan çocuğumuz C.A.Ç., 1.Sulh Hukuk Mahkemesine başvurarak babasının vasisi olmayı talep etti. Bu talep sonrasında eski eşimin abisi Durmuş Ali Çıkla da taraf sıfatı olmamasına, eski eşimin kendisi aleyhine 2003’te dava açmasına ve bu nedenle aralarında menfaat çatışması olmasına rağmen aynı mahkemeye başvurdu. “Kardeşim Cenk dinlenilsin” dedi. Eski eşim Cenk mahkemede akli dengesinin yerinde olduğunu, bu raporları kimlerin aldırdığını hatırlamadığını, benim aldırmış olabileceğimi iddia etti. Mahkeme ise kendisini bu kez Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesine sevk etti. 2007’de orta düzeyde zeka geriliği koyan hastaneden bu kez 21 Şubat 2018’de ‘…Yapılan zeka testinde normal zeka olarak ölçülen hastanın vasi tayini ve kısıtlanmasını gerektiren ruhsal bir hastalığı olmadığı tıbbi kanaatine varılmıştır’ raporu düzenlendi.
4 ve 5’inci raporlar iki ayrı kurumdan
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nden alınan 2007 yılındaki orta düzeyde zeka geriliği vardır raporu ve 21 Şubat 2018’deki ‘normaldir’ raporunun çelişkili olması, altında imzası olan isimlerden birinin aynı olması üzerine itiraz ettim. 26 Şubat’ta ek bir rapor daha düzenlendi ve normal biri olduğu konusu tekrar vurgulandı. Bunun üzerine 1. Sulh Hukuk Mahkemesince Mart 2018’de Manisa’ya sevk edildi. Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi de sınır zeka potansiyeli tanısıyla düzenlediği Sağlık Kurulu Raporunda oybirliğiyle ‘….Kısıtlılığını gerektirir bir ruhsal rahatsızlığı bulunmamaktadır. Dolayısıyla kısıtlılığının kaldırılması uygundur’ ifadelerine yer verdi. Aralık 2010’da hafif düzeyde zeka geriliği tanısı koyan Manisa da 2018’de Cenk Çıkla’nın normal olduğuna karar vermiş oldu.
15 yıldır adalet arıyor
Ben 1999 yılında bu adamla aşk evliliği yaptım, para için evlendi dediler. Ben mağdurum. Adam kâğıt üzerinde bir bakıyorsunuz zihinsel engelli oluyor, bir bakıyorsunuz normal bir insan oluyor. Ortada 5 tane doktor raporu var. Bunların bazılarında zihinsel engelli bazılarında ise normal olduğu yazıyor. Burada kanaatimce 15 senedir mahkemeler, savcılıklar, devletin çeşitli kurumları yanıltılıyor. Zeka geriliği yani zihinsel engellilik hayat boyu süren bir rahatsızlıktır diye biliyorum. Ehliyet alırken, askere giderken, resmi nikahla evlenirken, çocuk yaparken ‘normal’ olan biri, boşanırken zihinsel engelli oluyor ama mal paylaşılırken birden tekrar normal biri oluyor. Nasıl oluyor anlamıyorum. Biri bana bunu açıklasın. Nafaka davasına konu tedbirli mallar, zihinsel engelli ve kısıtlı olduğu bir dönemde nasıl el değiştirebiliyor, bir kişi zihinsel engelli ve kısıtlı olduğu dönemde, kendisine vasi tayin edilmişken nasıl şirket kurabiliyor, nasıl şirketlerini satabiliyor merak ediyorum.
200 milyon lirayı aşan servet
Burada 200 milyon lirayı aşkın bir mal varlığı davası var. Ben para için evlenmedim ancak bana ve çocuğuma ödenmesi gereken tedbir ve çocuk nafakaları, maddi ve manevi tazminatların hiçbiri ödenmedi. Bana ve oğluma hakkımız olan payı vermemek için mi bunlar yapılıyor merak ediyorum. Çocuğumun ve benim nafakam bir kere bile ödenmedi. Birikmiş olarak bir milyon lirayı aşkın nafaka alacağımız var ve alamıyoruz. Eşim evi terk ettiğinde, 2005 yılında, oğlum 4 yaşındaydı. Şu an 2021 yılındayız. Oğlum 20 yaşında. Bugüne kadar bize bir lira vermediler. Ben kendi çabamla, ailemin desteğiyle ayakta durdum ve oğlumuzu büyüttüm. Oğlum şimdi üniversiteye hazırlanıyor. Adam lüks bir sitede lüks araçlara binerek yaşamını sürdürüyor. 2018’de normal biri olur olmaz yeniden evlenmiş diye öğrendim. Ama mahkemeye gelip “Benim param yok, ödeyecek durumum olsa bu kadar birikmezdi” diyor.
Koruma kararı aldırdım
Bu ailedeki bazı kişilerle ve çeşitli bazı isimlerle ilgili suç duyurularım var sonuç alamadım. Boşanma, mal paylaşımı ve çeşitli iddialarıma ilişkin mahkemelerde davalarım, savcılıklarda ve mahkemelerde itiraz dilekçelerim, çeşitli kurumlara şikayetlerimden bir sonuç alamadım. Bunlarla aramızda husumet var. Ben bu olaylar sürerken 2016 yılında darp edildim. Darp eden kim çıktı? Yaşar Ceylan Çıkla’nın ortağının yeğeni çıktı. ‘Şiddet mağduru’ olan ben ve oğlum için o dönem 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanuna göre, ‘şiddet uygulayanlar’ Fulya Sarman, Yavuz Doğan Çiçekçi, Durmuş Ali Çıkla, eşi Yaşar Ceylan Çıkla ve Önder Saka hakkında aile mahkemesi tarafından 3 ayrı başvurumuzla toplam 7 ay koruma kararı verildi. Koruma kararı ihlal edildiği, bu durum da tanık ve kamera kayıtlarıyla ispatlandığı halde bu kişilere tazyik hapsi de verilmedi.
Yargılamanın iadesini istedi
Şu an mal paylaşımı davamız devam ediyor. 2007’de boşanma davası sırasında orta düzeyde zeka geriliği raporu veriliyor, 2017’de çocuk mallarının korunması davasını açtıktan sonra, mal paylaşımı davası sırasında 2018’de ‘normaldir’ raporu çıkıyor. İtirazlarımızı yaptık. 15 Haziran 2021 günü İstanbul Adli Tıp Kurumunda Cenk Çıkla’nın akıl sağlığı durumu yeniden incelenecek. Ben ‘akıl sağlığı yerindedir’ raporları üzerine boşanma davasında yargılamanın iadesini istedim. Oğlumun da davada talepleri var. Cenk Çıkla ise mahkemeye gelerek duruşmada “Ben deli değilim bu deli raporunu da eşim Nilüfer aldırdı. Hiçbir hastanede yatmadım, hiç ilaç tedavisi görmedim, hiç hastanelerde kaydım yok” dedi. Ama akıl sağlığını yitirip yeniden kazandığı tarihler arasında mallar el değiştirmiş, abisinin üzerine satışlar yapmış, şirket kurmuş, akli melaikesi yerinde olmayan biri bunu yapamaz, bu satışlar ve işlemler geçersizdir.
Vasinin sunduğu rapor
Ortada vasilerden Osman Çetin’in Ekim 2017’de 1. Sulh Hukuk Mahkemesine sunduğu ‘Kısıtlı Cenk Çıkla’nın vasisi olarak yaptığı araştırmanın sonuçlarına ilişkin rapor ve mahkemeden talepleri’ konulu dilekçedeki iddialar var. Vasi tarafından mahkemeye sunulan bu dilekçede korkunç iddialar yer alıyor. Ancak bu dilekçe dikkate alınmadı. Bazı vasiler, avukatlar, Cenk Çıkla’nın bazı yakınları hakkındaki tespitler ve iddialar yer alıyor. Haksız, mesnetsiz ve yasal olmayan bir şekilde mallara el konulduğu, usulsüz bir şekilde devredildiği, muvazaalı olarak Cenk Çıkla’nın birçok gayrimenkulüne sahte satış yolu ile el konulduğu, muvazaalı devirlerle mal kaçırıldığı, nafaka davasına konu üzerinde tedbir bulunan bazı malların el değiştirdiği, petrol istasyonlarından elde edilen gelirlere yeni bir vergi numarası üzerinden muvazaalı el konulduğu iddiaları anlatılıyor.”
‘Bu mallar, Yağma Hasan’ın böreği değildir’
Nilüfer Yalçın konuşmasının sonunda, “Bazı vasilerin vesayet makamından izin almadığı, yetkisini aştığı, kendilerine sunulan yetkiyi kötüye kullandığı, mahkeme içi sulh yaptığı iddialarına dair suç duyurusu ve dilekçelerim var. Ayrıca şerhli ve üzerinde tedbir bulunan aile konutunun satıldığı, nafaka davası sırasında yaşanan usulsüzlükler, kısıtlılık kararı olan eski eşimin her nasıl oluyorsa yine kendisi tarafından benzin istasyonunu sattığı, kısıtlıyken ve kendisine vasi tayin edilmişken vesayet makamından habersiz şirket kurduğu, çeşitli gayrimenkullerin el değiştirdiği, adliye işlemleri ile ilgili çok sayıda iddialarımın yer aldığı suç duyurularım var. Bana bu süreçte yakınımda olan bazı isimler de iftira attı. Dolandırıcılık, hırsızlık, fuhşa aracılık, internetten tehdit ve hakaret gibi yüz kızartıcı suç isnadında bulunuldu. Ben beraat ettim ve dava açtım. Bazı isimlerin bana yönelik işleyeceği suçlara ilişkin elimde ses kayıtları da var. Kimse beni duymuyor mu, görmüyor mu” diye konuştu. Yalçın, “Tüm iddialarımı ispatlıyorum ancak nedense soruşturmaların ve dilekçelerin sonucundan bir şey çıkmıyor. Ya yıllarca emniyet veya savcılıkta bekletiliyor ya mahkeme dikkate almıyor. Emniyette ve savcılıkta 2019 yılından bu yana bazı isimler hakkında halen bekleyen çok çeşitli suçlara ilişkin suç duyurum ilk günkü gibi yerinde sayıyor. Nafaka davasına konu olan mallarımız Yağma Hasan’ın Böreği değildir. 15 yıldır adalet arıyorum. Lütfen biri sesimi duysun artık” dedi.
Cenk Çıkla ne dedi?
Telefonla ulaşılarak konunun haberleştirilmek üzere iddiaların sorulduğu Cenk Çıkla, “Boşverin ya, onlar yalan ya” dedi. Sorular üzerine konuşmak ve cevaplamak yerine “Ben size eşimi vereyim, eşim konuşsun” diyerek kendisini Cenk Çıkla’nın eşi Gizem olarak tanıtan bir kişiye telefonu uzattı. Telefona çıkan kadın ise olayın geçmişini bilmediğini, ancak Cenk Çıkla’nın şu an raporlarda sağlıklı ve sağlam çıktığını ve 2007’deki ve 2010’daki zeka geriliği ile ilgili raporlardan haberdar olmadığını anlattı. “Açıkçası benim bu konuyla ilgili hiçbir beyanım yok. Cenk de bu konuda beyanda bulunmak istemiyor” dedi.
Şükrü AĞIRMAN
Antalya’da tanınmış bir ailede yaşanan ilginç olayda; Cenk Çıkla’dan boşanan kadın Nilüfer Yalçın, çok sayıda suç duyurusunda bulundu, davalar açtı, çeşitli kararlara itirazlar etti ancak kendi ifadesine göre bunlardan bir sonuç alamadı. Boşanma ve mal paylaşımı davalarının çeşitli aşamalarında hukuksuz kararlar verildiğini, akli melaikesi yerinde olmayan ve vasi tayin edilen eski eşi Cenk Çıkla’nın; akli melaikeleri yerinde olmadığı bir tarihte şirket kurduğunu, bir şirket sattığını, nafaka davasına konu üzerinde tedbir bulunan aile konutunun satıldığını öne sürdü. “Ehliyet alırken, askere giderken, resmi nikahla evlenirken, çocuk yaparken normal olan biri, boşanırken zihinsel engelli oluyor ama mal paylaşılırken birden tekrar normal biri oluyor. Biri bana bunu açıklasın. Zihinsel engellilik ömür boyu devam eder” dedi.
Altıncı rapor olacak
1999’da evlendiğini ve 2001’de bir oğlu dünyaya geldiğini anlatan Nilüfer Yalçın, “Oğlum şimdi üniversiteye gidecek yaşa geldi. Çok sayıda mal, mülk, petrol istasyonlarımız vardı. Boşandığım günden bu yana ne ben ne de oğluma bir lira dahi maddi-manevi tazminat, tedbir nafakası ve çocuk nafakası verilmedi. Bugüne değin kendi ayaklarım üzerinde durdum. Bizden mal kaçırıldığına inanıyorum. Evliyken ve hiçbir sebep yokken eşim 2005’te bir gün aniden evi terk etti. 2006’da boşanma ve mal paylaşımı davası açtım. Boşanma davası 2014’te bitti. Mal paylaşımı davası 2014’te bu davadan ayrıldı ve devam ediyor. Evlenirken akıllı olan adama, boşanma davasından kısa süre sonra aniden zeka geriliği teşhisi kondu. Şimdi yine akıllanmış, Adli Tıp’tan rapor istedik. Bu altıncı rapor olacak” diye konuştu.
İlginç bir süreç
Evliliği sırasında 2003’te o dönem eşi olan Cenk Çıkla’nın; öz abisi Durmuş Ali Çıkla’ya yönelik, anne-babasından kalan malların paylaşımı için miras davası açtığını anlatan Nilüfer Yalçın yaşadıklarını şöyle anlattı: Mal varlığına el koyduğu iddiası ile abisine dava açtı. Mallar kısmen de olsa geri iade edildi. 2005 sonunda Cenk evden kaçtı. 2006 başında boşanma davası açtım. Antalya 1. Aile Hukuk Mahkemesi’nde 2014’te boşandık. Mal paylaşımı davası ise 2014’te bu davadan ayrıldı ve halen devam ediyor. 2006’da açtığım boşanma davası devam ederken Cenk’in davadaki tanığı olan abisi ile bir yakınının doğuştan akıl sağlığı yerinde değildir iddiası üzerine mahkeme; akli melaikesinin tespitini istedi. Sevk edildiği Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde, 5 Aralık 2007’de orta düzeyde zeka geriliği teşhisi konularak vesayet altına alınmasının uygun olacağına dair tıbbi kanaat raporu düzenlendi.
İki kurum iki rapor
Bunun üzerine kendisine 1. Sulh Hukuk Mahkemesince vasi tayin edildi ve kendisi kısıtlandı. Ardından 2009’da, o dönem 9 yaşında olan kendi öz oğluna şiddet uyguladığı gerekçesiyle hakkında basit yaralamadan dava açıldı. 6. Sulh Ceza Mahkemesi kararıyla Aralık 2010’da Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’nde hafif mental retardasyon (hafif düzeyde zeka geriliği) tanısıyla bir gün yatırıldı. Hastanenin Sağlık Kurulu Raporunda, ‘…2009 tarihinde işlediği iddia olunan basit yaralama suçlarına karşı akıl hastalığı nedeniyle işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını tam olarak anlayamaz. Bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli ölçüde azalmıştır’ denildi. Böylece iki farklı kurumdan iki rapor verildi.
Kusurlu eş ilan edildi
Kısıtlılık kararı ise 2007’den 2018 yılına kadar devam etti. Ancak 2007’deki orta düzeydeki zeka geriliği yazılı bu rapor sonrası boşanma davasının bittiği 2014 yılında, ben de orta düzeyde zeka geriliği olan biri ile evlilik yaptığım için Yargıtay 2. Hukuk Dairesi tarafından kusurlu eş ilan edildim. Ben evlendiğimde gayet de aklı başında biriydi ve herkes bilir ki doktor raporu olmadan da evlilik yapılamıyor. Bu kararla, tüm mallara, petrol istasyonlarına, gayrimenkullere, 200 milyon lirayı aşkın gelire rağmen kendim için ne nafaka ne de maddi manevi tazminat alabildim. Oğluma ise hiçbir çocuk nafakası ödenmedi. Şu ana kadar bir milyon lirayı aşkın nafaka alacağımız birikti. Kısıtlı olduğu dönemde, mahkemeden istediğimiz tedbir nafakası ve çocuk nafakası alacakları için hiçbir sonuç elde edemedim.
Üçüncü raporda ‘normal’ dendi
Ancak yaşadıklarım bununla da bitmedi. Yıl 2018’i gösterdiğinde, 18’inden gün alan çocuğumuz C.A.Ç., 1.Sulh Hukuk Mahkemesine başvurarak babasının vasisi olmayı talep etti. Bu talep sonrasında eski eşimin abisi Durmuş Ali Çıkla da taraf sıfatı olmamasına, eski eşimin kendisi aleyhine 2003’te dava açmasına ve bu nedenle aralarında menfaat çatışması olmasına rağmen aynı mahkemeye başvurdu. “Kardeşim Cenk dinlenilsin” dedi. Eski eşim Cenk mahkemede akli dengesinin yerinde olduğunu, bu raporları kimlerin aldırdığını hatırlamadığını, benim aldırmış olabileceğimi iddia etti. Mahkeme ise kendisini bu kez Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesine sevk etti. 2007’de orta düzeyde zeka geriliği koyan hastaneden bu kez 21 Şubat 2018’de ‘…Yapılan zeka testinde normal zeka olarak ölçülen hastanın vasi tayini ve kısıtlanmasını gerektiren ruhsal bir hastalığı olmadığı tıbbi kanaatine varılmıştır’ raporu düzenlendi.
4 ve 5’inci raporlar iki ayrı kurumdan
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nden alınan 2007 yılındaki orta düzeyde zeka geriliği vardır raporu ve 21 Şubat 2018’deki ‘normaldir’ raporunun çelişkili olması, altında imzası olan isimlerden birinin aynı olması üzerine itiraz ettim. 26 Şubat’ta ek bir rapor daha düzenlendi ve normal biri olduğu konusu tekrar vurgulandı. Bunun üzerine 1. Sulh Hukuk Mahkemesince Mart 2018’de Manisa’ya sevk edildi. Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi de sınır zeka potansiyeli tanısıyla düzenlediği Sağlık Kurulu Raporunda oybirliğiyle ‘….Kısıtlılığını gerektirir bir ruhsal rahatsızlığı bulunmamaktadır. Dolayısıyla kısıtlılığının kaldırılması uygundur’ ifadelerine yer verdi. Aralık 2010’da hafif düzeyde zeka geriliği tanısı koyan Manisa da 2018’de Cenk Çıkla’nın normal olduğuna karar vermiş oldu.
15 yıldır adalet arıyor
Ben 1999 yılında bu adamla aşk evliliği yaptım, para için evlendi dediler. Ben mağdurum. Adam kâğıt üzerinde bir bakıyorsunuz zihinsel engelli oluyor, bir bakıyorsunuz normal bir insan oluyor. Ortada 5 tane doktor raporu var. Bunların bazılarında zihinsel engelli bazılarında ise normal olduğu yazıyor. Burada kanaatimce 15 senedir mahkemeler, savcılıklar, devletin çeşitli kurumları yanıltılıyor. Zeka geriliği yani zihinsel engellilik hayat boyu süren bir rahatsızlıktır diye biliyorum. Ehliyet alırken, askere giderken, resmi nikahla evlenirken, çocuk yaparken ‘normal’ olan biri, boşanırken zihinsel engelli oluyor ama mal paylaşılırken birden tekrar normal biri oluyor. Nasıl oluyor anlamıyorum. Biri bana bunu açıklasın. Nafaka davasına konu tedbirli mallar, zihinsel engelli ve kısıtlı olduğu bir dönemde nasıl el değiştirebiliyor, bir kişi zihinsel engelli ve kısıtlı olduğu dönemde, kendisine vasi tayin edilmişken nasıl şirket kurabiliyor, nasıl şirketlerini satabiliyor merak ediyorum.
200 milyon lirayı aşan servet
Burada 200 milyon lirayı aşkın bir mal varlığı davası var. Ben para için evlenmedim ancak bana ve çocuğuma ödenmesi gereken tedbir ve çocuk nafakaları, maddi ve manevi tazminatların hiçbiri ödenmedi. Bana ve oğluma hakkımız olan payı vermemek için mi bunlar yapılıyor merak ediyorum. Çocuğumun ve benim nafakam bir kere bile ödenmedi. Birikmiş olarak bir milyon lirayı aşkın nafaka alacağımız var ve alamıyoruz. Eşim evi terk ettiğinde, 2005 yılında, oğlum 4 yaşındaydı. Şu an 2021 yılındayız. Oğlum 20 yaşında. Bugüne kadar bize bir lira vermediler. Ben kendi çabamla, ailemin desteğiyle ayakta durdum ve oğlumuzu büyüttüm. Oğlum şimdi üniversiteye hazırlanıyor. Adam lüks bir sitede lüks araçlara binerek yaşamını sürdürüyor. 2018’de normal biri olur olmaz yeniden evlenmiş diye öğrendim. Ama mahkemeye gelip “Benim param yok, ödeyecek durumum olsa bu kadar birikmezdi” diyor.
Koruma kararı aldırdım
Bu ailedeki bazı kişilerle ve çeşitli bazı isimlerle ilgili suç duyurularım var sonuç alamadım. Boşanma, mal paylaşımı ve çeşitli iddialarıma ilişkin mahkemelerde davalarım, savcılıklarda ve mahkemelerde itiraz dilekçelerim, çeşitli kurumlara şikayetlerimden bir sonuç alamadım. Bunlarla aramızda husumet var. Ben bu olaylar sürerken 2016 yılında darp edildim. Darp eden kim çıktı? Yaşar Ceylan Çıkla’nın ortağının yeğeni çıktı. ‘Şiddet mağduru’ olan ben ve oğlum için o dönem 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanuna göre, ‘şiddet uygulayanlar’ Fulya Sarman, Yavuz Doğan Çiçekçi, Durmuş Ali Çıkla, eşi Yaşar Ceylan Çıkla ve Önder Saka hakkında aile mahkemesi tarafından 3 ayrı başvurumuzla toplam 7 ay koruma kararı verildi. Koruma kararı ihlal edildiği, bu durum da tanık ve kamera kayıtlarıyla ispatlandığı halde bu kişilere tazyik hapsi de verilmedi.
Yargılamanın iadesini istedi
Şu an mal paylaşımı davamız devam ediyor. 2007’de boşanma davası sırasında orta düzeyde zeka geriliği raporu veriliyor, 2017’de çocuk mallarının korunması davasını açtıktan sonra, mal paylaşımı davası sırasında 2018’de ‘normaldir’ raporu çıkıyor. İtirazlarımızı yaptık. 15 Haziran 2021 günü İstanbul Adli Tıp Kurumunda Cenk Çıkla’nın akıl sağlığı durumu yeniden incelenecek. Ben ‘akıl sağlığı yerindedir’ raporları üzerine boşanma davasında yargılamanın iadesini istedim. Oğlumun da davada talepleri var. Cenk Çıkla ise mahkemeye gelerek duruşmada “Ben deli değilim bu deli raporunu da eşim Nilüfer aldırdı. Hiçbir hastanede yatmadım, hiç ilaç tedavisi görmedim, hiç hastanelerde kaydım yok” dedi. Ama akıl sağlığını yitirip yeniden kazandığı tarihler arasında mallar el değiştirmiş, abisinin üzerine satışlar yapmış, şirket kurmuş, akli melaikesi yerinde olmayan biri bunu yapamaz, bu satışlar ve işlemler geçersizdir.
Vasinin sunduğu rapor
Ortada vasilerden Osman Çetin’in Ekim 2017’de 1. Sulh Hukuk Mahkemesine sunduğu ‘Kısıtlı Cenk Çıkla’nın vasisi olarak yaptığı araştırmanın sonuçlarına ilişkin rapor ve mahkemeden talepleri’ konulu dilekçedeki iddialar var. Vasi tarafından mahkemeye sunulan bu dilekçede korkunç iddialar yer alıyor. Ancak bu dilekçe dikkate alınmadı. Bazı vasiler, avukatlar, Cenk Çıkla’nın bazı yakınları hakkındaki tespitler ve iddialar yer alıyor. Haksız, mesnetsiz ve yasal olmayan bir şekilde mallara el konulduğu, usulsüz bir şekilde devredildiği, muvazaalı olarak Cenk Çıkla’nın birçok gayrimenkulüne sahte satış yolu ile el konulduğu, muvazaalı devirlerle mal kaçırıldığı, nafaka davasına konu üzerinde tedbir bulunan bazı malların el değiştirdiği, petrol istasyonlarından elde edilen gelirlere yeni bir vergi numarası üzerinden muvazaalı el konulduğu iddiaları anlatılıyor.”
‘Bu mallar, Yağma Hasan’ın böreği değildir’
Nilüfer Yalçın konuşmasının sonunda, “Bazı vasilerin vesayet makamından izin almadığı, yetkisini aştığı, kendilerine sunulan yetkiyi kötüye kullandığı, mahkeme içi sulh yaptığı iddialarına dair suç duyurusu ve dilekçelerim var. Ayrıca şerhli ve üzerinde tedbir bulunan aile konutunun satıldığı, nafaka davası sırasında yaşanan usulsüzlükler, kısıtlılık kararı olan eski eşimin her nasıl oluyorsa yine kendisi tarafından benzin istasyonunu sattığı, kısıtlıyken ve kendisine vasi tayin edilmişken vesayet makamından habersiz şirket kurduğu, çeşitli gayrimenkullerin el değiştirdiği, adliye işlemleri ile ilgili çok sayıda iddialarımın yer aldığı suç duyurularım var. Bana bu süreçte yakınımda olan bazı isimler de iftira attı. Dolandırıcılık, hırsızlık, fuhşa aracılık, internetten tehdit ve hakaret gibi yüz kızartıcı suç isnadında bulunuldu. Ben beraat ettim ve dava açtım. Bazı isimlerin bana yönelik işleyeceği suçlara ilişkin elimde ses kayıtları da var. Kimse beni duymuyor mu, görmüyor mu” diye konuştu. Yalçın, “Tüm iddialarımı ispatlıyorum ancak nedense soruşturmaların ve dilekçelerin sonucundan bir şey çıkmıyor. Ya yıllarca emniyet veya savcılıkta bekletiliyor ya mahkeme dikkate almıyor. Emniyette ve savcılıkta 2019 yılından bu yana bazı isimler hakkında halen bekleyen çok çeşitli suçlara ilişkin suç duyurum ilk günkü gibi yerinde sayıyor. Nafaka davasına konu olan mallarımız Yağma Hasan’ın Böreği değildir. 15 yıldır adalet arıyorum. Lütfen biri sesimi duysun artık” dedi.
Cenk Çıkla ne dedi?
Telefonla ulaşılarak konunun haberleştirilmek üzere iddiaların sorulduğu Cenk Çıkla, “Boşverin ya, onlar yalan ya” dedi. Sorular üzerine konuşmak ve cevaplamak yerine “Ben size eşimi vereyim, eşim konuşsun” diyerek kendisini Cenk Çıkla’nın eşi Gizem olarak tanıtan bir kişiye telefonu uzattı. Telefona çıkan kadın ise olayın geçmişini bilmediğini, ancak Cenk Çıkla’nın şu an raporlarda sağlıklı ve sağlam çıktığını ve 2007’deki ve 2010’daki zeka geriliği ile ilgili raporlardan haberdar olmadığını anlattı. “Açıkçası benim bu konuyla ilgili hiçbir beyanım yok. Cenk de bu konuda beyanda bulunmak istemiyor” dedi.
Şükrü AĞIRMAN
Bu durmul ali çıkla milletin hakkını yiyerek zengin olmuşlar tefeci derneği mağdurlarında yorum yapmışlar ateşin olmadığı yerden ateş çıkmaz yeğeninin ve bir kadının hakkını yiyerek nereye varacaksınız haberi okuyunca rapor ile alakalı çok çelişki var rüşvet ile her türlü raporu aldırıyorlar yazıklar olsun size
Bu durmus ali cikla tam bir tefeci ve sahtekar bunlara alet olan adli personelde varsa adamlar para ile karar aldiriyor vs milleti bu sekilde sikintiya sokuyor bakalim bunlari sonu ne olacak hanimefendi ve cenk ciklanin oglunu azminden ve gayretinden dolayi tebrik ediyorum