Bir Mustafa Akaydın kadar olamadım..
Yıllarca CHP’ye zarar verdiğine inandığım Deniz Baykal’ı –yeri geldi- yerden yere vurdum..
Yıllarca CHP’lilerin – bu kafayla- değil ülkeyi kendilerini bile yönetemeyecek bir yapıda olduklarını anlattım..
Ama..
Bütün bunları yaparken..
Bir Mustafa Akaydın kadar olamamışım meğer..
…
CHP’nin Kemer İlçe Kongresi yapılıyor..
CHP İl Başkanı Özer Ülken orada..
CHP’li eski-yeni milletvekilleri Nail Kamacı ve Osman Kaptan orada..
Biri daha var, ama onu milletvekili yerine koymadığım için adını yazmıyorum..
Partililer toplanmış, ilçe yöneticilerini seçmeye hazırlanıyor..
Akaydın çıkıyor kürsüye..
Ve bir başlıyor konuşmaya, susturabilene aşk olsun..
“Büyük abi” diyerek Deniz Baykal’a söylemediğini bırakmıyor..
Arkasından kuyusunu kazmakla, kendisini belediye başkanlığından uzaklaştırmak istemekle suçluyor..
“Büyük abi”nin CHP’li meclis üyelerine, “Akaydın’ı çalıştırmayın” gibi telkinlerde bulunduğunu iddia ediyor..
3 yıldır “parti içi entrika”larla mücadele ettiğini söylüyor..
Parti referanslarıyla belediyeye yüzde 40 oranında işçi aldığını açıklıyor..
(Kadrolaşmanın itirafıdır bu..)
Kırmızı otobüs almak istediğini, ama bunu partisinin engellediğini haykırıyor..
…
Dedim ya..
CHP’yi eleştirmekte bir Akaydın kadar olamamışım..
Ama..
Ben CHP’yi eleştirirken kafamda 40 tane tilki dolaşmıyor..
Ne siyasi, ne ekonomik, ne de sosyal bir beklentim yok..
Oysa..
Rektörken Antalya için “kral” olan Akaydın’ın gerçek yüzünü Antalyalılar “Başkan” seçildikten sonra görmeye başladılar..
Görmekle de kalmadılar..
Neredeyse yerden yere vurup, “elimiz kırılsaydı da seçmeseydik” diyorlar..
…
Çoğu CHP’li bana “Akaydın’ı eleştirdiğim için” kızıyordu..
“Bu kentin değerli, Atatürkçü bir Hocası var, bari onu yıpratmayalım” diyorlardı..
Başkanlığa aday olduğu günlerde, Akaydın’ı bu kente anlatmaya çalıştım..
Ve sonunda..
Rektör yardımcılığından ve rektörlüğünden bu yana “nasıl biri olduğunu” anlattım..
Sonra..
“Ya bir de Başkan olursa” başlığı ile yazdığım yazıda özetle dedim ki:
“Bugüne kadar yaptıkları şunlar şunlar için vicdanı hiç sızlamadı..
Meraklanmayın, Başkan olursa yine hiç sızlamayacak, bildiğini okuyacak..
Aman dikkat..”
Aradan 3 yıl geçti..
Birkaç aydır bana kızan çoğu CHP’li şunu söylüyor:
“Ali Bey, meğer ne kadar haklıymışsın..
Biz körmüşüz..
Senin gördüklerini biz görememişiz..”
…
Dönelim Kemer’e..
Akaydın CHP’yi ve Baykal’ı yerden yere vurduktan sonra çıkıp gidiyor..
Ülken ile Kaptan girdikleri şoktan 10 dakika falan sonra çıkıyorlar..
Akıllarınca Akaydın’a cevap verecekler, ama o orada yok artık..
Ülken de, “gıyabi” olarak konuşuyor ve “Akaydın’ın söyledikleri gerçek değildir” açıklaması yapıyor..
Yani..
Akaydın’ı –güya- yalanlıyor..
Adam diyeceğini demiş..
Antalya CHP’yi abandone etmiş..
Her zamanki hinliğiyle, 3 yıldır süren “Büyükşehir’deki başarısız çalışmaları”nın suçunu partiye yüklemiş..
“Bundan sonra beni susturamayacaksınız” diyerek tehdidini yapmış..
Sonra da çekip gitmiş..
Bundan sonra yalanlasan ne olur, yalanlamasan ne olur..
Sussan ne olur, konuşsan ne olur..
…
Benim gördüğüm şey şu:
Görünen bu CHP, asla iktidar da iktidar alternatifi de olamaz..
Yazık..