Birileri Akaydın’a “dur’ demeli artık..

Abone Ol

Belli ki Nasreddin “Hoca”nın taktiklerini pek sevmiş..
“Ya tutarsa” deyip bir işe başlıyor, ardından “ya yutturursam”a getiriyor..
Ve konuşmalarının satır aralarında bunların “kabul görmesi” için, gerçekle hiç ilgisi olmayan şeyler anlatıyor..

Örnek, “Antalya Akvaryum”..
Sadece yer tahsisi isteğine “evet” demekten başka Akvaryum’la en küçük bir ilişkisi, izi olmamasına rağmen..
“En büyük projem” diyor..
Hadi öyle olsun, bunu kabul edelim..
Ama..
Yer tahsis ederken, “Olbia antik kenti”ne verdiği zarar kabul edilebilir mi?
Antik kentin son kalıntıları olan duvarların “belediye araçlarıyla” yapılan yıkımı kabul edilebilir mi?
Tarihi eserleriyle ön planda olan bir kentin, tarihe ancak bu kadar değer verebilen belediye başkanı için “rantçı başkan” tanımı yapılırsa, böyle bir tanım yanlış olabilir mi?

Bir başka “rant” olayına geçelim..
Akvaryum’un teras katına denk gelen yerde bir “BARAKA” var..
Bu barakada, “Disney Live! Tiyatrosu” gösteri yapıyor..
Normalde, burada “yapılaşma” yasak..
Nitekim tiyatro, Büyükşehir tarafından “ruhsatsız yapı” olarak tespiti yapılmış..
Kaçak ve işletme-çalışma ruhsatı olmadığı iddia edilmiş..
Bu arada, Büyükşehir’in tiyatroyu 2 kez uyardığı, ardından mühürleyerek kapatacağı belirtilmiş..
Ortada böyle bir gelişmeler varken..
Bu “kaçak ve işletme-çalışma ruhsatı olmayan” yere Mustafa Akaydın gidiyor, tiyatro gösterisi izliyor..
Verdiği mesaj şu:
“Ben belediye başkanıyım kardeşim, kaçak-maçak anlamam, bu tiyatro yerinde kalacak ve çalışacak..”
Öyle de oluyor..

Sonra öğreniyoruz ki..
Meğer bu “BARAKA” bir “ÇADIR”mış..
Çadırlar, sökülüp takılabilir ve geçici süreli kullanıma tabi olduğu için herhangi bir yapı ruhsatına tabi değilmiş..
Kim söylüyor bunu?
Büyükşehir Belediyesi Emlak Şube Müdürlüğü..
Hani, “camiyi çalan kılıfını hazırlar” diye bir özdeyişimiz vardır ya, tam o misal..
Salonu, PVC kapıları, klimaları, girişte sensörlü geçişleri, elektriği, suyu ve benzeri her şeyi olan bildiğimiz bir bina, nasıl “ÇADIR” oluveriyor, anlayan anladığını bana da anlatsın lütfen..

Merak ettim, Türk Dil Kurumu’nun sözlüğüne baktım..
“ÇADIR” şöyle tarif ediliyor:
“Keçe, deri, kıl dokuma, sık dokunmuş kalın bez veya plastik maddelerden yapılarak direklerle tutturulan, taşınabilir barınak, çerge, oba, otağ..”
Ama.
Oradaki “baraka” alüminyumdan yapılmış “normal bir yapı”..
Yani çadır-madır değil..
Akvaryum’u işletenlere tahsis edilmiş..
Çadır(!) olduğu için ihalesi falan yapılmamış..
Yani, herhangi bir ücret de alınmıyor..
Yapı ruhsatı verilmemiş..
Her haliyle “kaçak” bir yapı..
Büyükşehir Belediye Başkanı Akaydın’ın talimatıyla orada duruyor, içinde gösteriler yapılıyor, işletmecileri de durmadan bundan para kazanıyor..
Bunun adına “rant”, buna izin verenlere de “rantçı” denmez mi?

Benim “Akvaryum” için söyleyecek bir sözüm yok..
Akvaryum’u işletenlerin oraya bir “çadır(!)” kurup çadır gösterileri(!)yapmasına ve bundan para kazanmasına da bir sözüm yok..
Adam yatırım yapmış, elbette para kazanacak..
Ama..
Yasal olmayan yollar izlenerek, “kamu”nun malının birilerinin para kazanacağı şekle getirilmesine veya buna izin verilmesine asla göz yumamam..
Bu kentin, kamu mallarının korunması ve amacına hizmet etmesi için kurulmuş etkili ve yetkili kurumları var..
Bu “BARAKA”ya izin verenleri ve onun orada iş yapmasına göz yumanları çağırması ve hesap sorması gerekiyor..
“Kamu vicdanı” da bunu bekliyor..

Öte yandan..
Akaydın “Hoca” göle maya çalmaya devam ediyor..
Gariptir; “ya tutarsa” demiyor, tutturuyor maşallah..