Biz de kavga ede ede onları seyrederiz..

Abone Ol

Şu “Kürt” kardeşlerimizi “siyasi rant” için kullananlara bakacağım biraz..
İlgileniyorsanız, buyurun bu yolculuğu birlikte yapalım..

Önce Erdoğan-Kılıçdaroğlu görüşmesi ve ardından gelenleri izleyelim..
Kimine göre Türkiye’de barışı “Kürt sorunu” bozuyor..
Kimine göre, “Kürt sorunu” yok, “terör sorunu” var, barışı terör bozuyor..
Siz hangi tarafın görüşüne katılırsınız bilemem..
Ama..
Ana muhalefetin Kürt sorunu için iktidarla masaya oturmasına tepkiyi sürdüren MHP’li Oktay Vural’ın şu sözlerine de bir bakın istiyorum..

Vural diyor ki:
“Marjinal, radikal bir takım talepleri kabul etmek demokrat olmanın birinci şartı haline dönüştürüldü.. Yani Türkiye’yi, Türk milletini etnik kimliklere göre tanımlamazsan demokrat olamazsın..”
Haklı, hepimiz bu tür suçlamalarla karşılaşıyoruz..
Devam ediyor:
“Oysa demokrasi ortak değerler üzerine yükselir.. Farklılıkları değil ortak değerleri ön plana çıkar..”
Evet, demokrasi kavramının en güzel tarifi budur..
Devam ediyor:
“Türkiye’de demokrasinin mihenk taşı PKK mı olacak, siyasal Kürtçülük mü, yoksa BDP mi olacak?”
Çok iyi bir soru..
Ama, bu “soru”nun cevabı bir bulunabilse, Türkiye’de “sorun” kalmayacak zaten..
Devam ediyor:
“Elbette çok marjinal, radikal istekleri olan insanlar vardır.. Ama ben bu marjinalitenin bu radikal, ırkçı düşüncelerin Türk siyasetini, demokrasiyi ve partileri teslim almasını doğru bulmuyorum..”

Vural, bu konuşmasında gerçekten çok yerinde ve haklı sözler etmiş..
Ancak..
Şu gerçeği göz ardı etmeyelim..
Demokrasi bir “ikna” rejimidir..
İster türbanlıya-çarşaflıya parti rozeti takarak..
İster kömür-erzak dağıtarak..
İster adına “ekonomik kriz” deyip yüreklere korku salarak..
İster tehdit ederek..
İster şantaj yaparak..
İster parayla kandırarak..
İster vaadlerle umut saçarak..
Hiç fark etmez..
İkna et..
“Oy”unu al..
Koltuğa otur..
Ve gücün sahibi ol..
Sonra da, ülkenin “para babalarını” memnun ederek, canının istediği gibi at koştur..
İşte “demokrasi” denilen yönetim biçimi bu..

Yani..
Demokrasi denen kavramın Türk’le, Kürt’le, PKK’yla, BDP’yle, siyasi partilerle falan hiç ilgisi yok..
Neyle ilgisi var?
“Duygusal” yaklaşımlarla..
Eğer birileri, terörden yeteri kadar beslenemediğini görürse, ertesi günü o “cephe”yi kapatır, para getirecek bir başka “cephe” açarlar..
“Demokratik rejimler” o birileri için “ikna yöntemleri” açısından en iyi ortamdır..
Bir yandan malı götürürler..
Bir yandan da “demokrasi tartışmaları” sürekli yaşansın, ama asla çözüm bulunmasın isterler..
Bu arada “siyasetçi” dediğimiz kesim de “demokrasi” emziğini bir o ağza koyar, bir o ağza..
Sonuç?
Birileri çözüm için masaya oturur..
Birileri o masaya oturanlara kızar..
Ve –zaman zaman aktörler değişse de- kendilerine biçilen rolü oynar dururlar..
Biz de kavga ede ede onları seyrederiz..
Çaresizce..