Biz gazetecilik yapamıyoruz
Bu açıklama sonrası yaşanan tartışmaları ve Akaydın’ın yanıtını dikkatle takip ettim. Tahmin ettiğim gibi konuşup, bir yandan Kılıçdaroğlu’nun haklı olduğunu söylerken, diğer yandan satır aralarında ayakları yere basmadı. CHP’nin oylarını kendisinin artırdığını öne sürüp, partiden büyük olduğu mesajı verdi.
Bu konu çok yazılıp, çizildi. Üzerinde daha fazla durmamın bir anlamı yok. Bugün geçtiğimiz haftaki yazılarıma gelen tepkilere değinmek istiyorum. Mesaj ve aramaların önemli kısmı, tebrik amaçlı. Antalya Büyükşehir Belediyesi’nde iki yıldır dönen dolapların üzerine cesaretle gittiğimiz için kutlama amaçlı.
Bir çok insan biliyorki Bu süreçte bize çok “aba altından sopa” gösterildi. Özellikle önceki dönemin belediyesi ile organizasyon yapan şirketlerden birinin aynı zamanda gazetemizin sahibi olan şirket olması nedeniyle çok tehdit geldi. Tehditle kalmadı, hakkımızda akıl almaz suç duyuruları yapılıp, “Pijamalarınızı hazırlayın. Hapse gideceksiniz” bile denildi.
Hepsine güldük. Asla geri adım atmayı düşünmedik. Çünki Her zaman yazdığım gibi, biz ömrümüzde çiğ süt içmedikki, karnımız ağrısın. Onların yalanları, dolanları, iftiraları tam tersine bize kamçı etkisi yaptı. Bu süreçte bağımsız yargıya olan inancımız asla kaybolmadı. Nitekim kamuoyunu geçmişle oyalayıp, bugünü saklama gayretleri gün gelip, kabak gibi ortaya çıkmaya başladı. Hafif şüphe duyanlar bile artık arayıp, bizden helallik istemeye başladı.
Çok yazdık, hep haklı çıktık ama aslında biz tam anlamıyla gazetecilik yapamadık. Bir örnekle anlatayım. Geçtiğimiz hafta içerisinde bazı olayların devamı, Büyükşehir Belediyesi’nde doruk noktasına ulaştı. O meseleleri yazsak, Antalya sarsılır. Ancak yazamıyoruz. Çünki Kaynaklarımızın ekmeğini riske sokarız. İki yıldır bunun gibi çok ama çok örnek var.
Elbet de işimizi yapacağız ama bunu yaparken insanların hayatını alt üst etmeye hakkımız yok. Peki yazamadıklarımız ne olacak? Tabiî ki “halının altına süpürmek” sözkonusu değil. Günü, saati, kaynağı ve onayı beklenecek. Bu süreçte bilgiler ilgili makamlara bir şekilde ulaştırılacak.
Akaydın’ın bilmediği, yada görmek istemediği bir gerçek var. O belediye içerisinde çok dürüst insanlar var. Bu insanlar arasında bizzat kendisinin belediyeye getirdiği ancak yanlışları kabullenemeyen insanlar var ve bu insanlar her türlü bilgiyi akıtıyor. Bu süreçte Antalya’nın çıkarlarını düşünen o isimsiz kahramanlara bu kentin çok borcu var. Hepsine teşekkür borcumuz var.