Dün, bu yazıyı yazdığım saatlerde CHP’nin Antalya İl Başkanlığı için “olağanüstü” bir kongre yapılıyordu..
Kongre öylesine “olağanüstü” idi ki; sadece “Divan Başkanı” seçme konusunda bile salondaki bütün CHP’liler birbirine girdi..
“Hoca”cılar, “Arı”cılar, “Kök”çüler, “Baykal”cılar neredeyse birbirlerini yiyecekti..
Bir ara salondaki gazetecilerden biri, “Divan’ı Ak Parti’lilerden birileri oluştursun bari” diyerek, “salondaki manzara ile” dalgasını bile geçti..
“Divan Başkanı” seçerken bile arbede çıkaranlar, “İl Başkanı”nı seçerken neler yapacak, dikkatle izleyeceğim..
Bunlar bir de Başbakan veya Bakan falan belirlemeye falan kalksa ne yapacaklar, doğrusu merak ediyorum..
…
Şöyle geçmiş yıllara bakıyorum da..
Evet, CHP Antalya İl kongrelerinde zaman zaman tartışmalar oldu..
Ama..
Bunların hiçbiri “kavga-arbede” düzeyine çıkmadı..
Mustafa Akaydın’la başlayan “CHP iç savaşları” 5 yıldır Antalya’da dozunu arttırarak devam ediyor..
İl-ilçe kongrelerinde..
Milletvekili veya belediye başkan ve meclis üyesi adayları belirlenirken..
“Kavga ve gerilim” hiç eksik olmadı..
Dün de bunun uzantısını yaşadık..
Kendi içlerinde bile “barışı” sağlayamayan böyle bir topluluktan, ülkeye hayır gelir mi sizce?
…
Burada bir noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum..
Haftalardır sosyal medyada birileri CHP Antalya İl Başkanlığı için “gönlündeki adayı” öne sürmeye çalıştı..
Kendi aday adayını överken, diğerlerini “işe yaramaz” ilan etti..
Ve “kirli çamaşırlar” ortayla döküldü..
CHP’li bu arkadaşlarımız..
Seçilecek İl Başkanı sanki “Antalya’ya barış getirecek, partiyi ileri taşıyacak” falan sanıyorlar..
Oysa..
Kimler geldi kimler geçti..
Kişiler değişti, ama “zihniyet” hiç değişmediği ve güncellenmediği için, 70 yıldır bu CHP sadece birilerinin “çiftliği” olmaktan öteye gidemedi..
İnönü gitti Ecevit geldi, CHP aynı CHP..
Ecevit gitti Baykal geldi, CHP aynı CHP..
Baykal gitti evlat İnönü geldi, CHP(SHP) aynı CHP..
İnönü gitti Baykal geldi, CHP aynı CHP..
Son olarak Baykal gitti Kılıçdaroğlu geldi, CHP’de yine değişen bir şey yok..
Arada Altan Öymen ile Hikmet Çetin de var, ama onları saymıyorum artık..
Partiyi yönetenlerin zihniyeti (genellikle) şu:
“CHP küçük olsun bizim olsun, biz parti içinde saltanatımızı sürelim..
Aman iktidar falan olmayalım, ülke için elimizi taşın altına koymayalım, sonra altında kalırız..”
…
CHP’liler arasında “yazdıklarıma” itiraz edecek olan var mı?
Varsa, Atatürk’ün vefatından bugüne kadar CHP’yi iyi bir okusun-incelesin..
Darbelerdeki izlerini, İMF’nin Türkiye macerasını, Bülent Ecevit ve Erdal İnönü’nün parti içinde çaresizliğe itilişlerini ve şu yazdıklarımı hep göreceklerdir..
…
Bu nedenle..
İl Başkanı’nın kim olduğu o kadar önemli değil..
CHP’yi yönetenlerdeki kafa “aynı” olduktan sonra kim seçilirse seçilsin, fark etmez..
Seçilecek bu İl Başkanı’nın seçimlerde “aday”lar için “sandık” koyacağını falan mı sanıyorsunuz?
Bu kadar saf olmayın..
Böyle bir şey mümkün olabilseydi, Devrim kök gerçekten de yapardı bunu..
Sözünü tutardı..
Ama, CHP’de “düzen ve anlayış” çok farklı..
Divan Başkanı için bile kavga edenler, “demokrasi ya da hizmet” için değil, “kapacağı köşe” için vuruşuyor..
…
Şunu iyice kafanıza sokun:
“Özellikle Kılıçdaroğlu’nun başkanlığındaki bu CHP’den ne köy olur ne kasaba..”
Eğer bir şey olacaksa, kişiler değil, önce “zihniyetleri” değişecek..
Bunu da kim, ne zaman başarır, başarabilir mi, orası meçhul işte..
Tanrı CHP’ye oy verenlere “sabır” versin..