Bu CHP yanmalı ve küllerinden yeniden doğmalı..

Abone Ol

“Ben CHP’de devletçilik ilkesinin parti ilkeleri arasından çıkarılmasını istiyorum..”
Osman Kaptan hemen tepki gösteriyor:
“CHP’nin kuruluşundan bu yana kuruluş felsefesi olan laiklik ve devletçilik ilkeleri bazı üyeler tarafından tartışılmaya açılmak isteniyor, bu kabul edilemez..”
Sonra dönüyor Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na, ağzına geleni sayıyor:
“Genel Başkan olarak siz dinlemede demokratsınız ve bu sözleri dinliyorsunuz, ama tek bir sözle bile karşı çıkmıyorsunuz..”
Kılıçdaroğlu’ndan “tık” yok..
O, Cumhurbaşkanı’nın görev süresini tartışıyor..

Fransa’daki “Ermeni Yasası” ile gelişmeler ülkemizde ayyuka çıkıyor, Milli Güvenlik Kurulu’nda bile en önemli gündem maddesi oluyor..
CHP’den “tık” yok..
Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı’nın görev süresini tartışıyor..
Suriye, Irak ve İran’la ilgili çok önemli olaylar yaşıyoruz..
Terörle mücadeleyi farklı mecralara taşımak isteyenlerle her cephede inanılmaz bir savaş veriliyor..
AB ile ilişkilerimiz kopma noktasına gelmiş durumda..
Önümüzdeki yıl için bütün ekonomistler “kriz” tehlikesini anlatıyor..
Türkiye’yi zor günlerin beklediğini vurguluyor..
CHP’den “tık” yok..
Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı’nın görev süresini tartışıyor..

Antalya’ya dönelim..
İl-ilçe kongreleri için geri sayım başladı..
İl Başkanı basın toplantısı düzenliyor ve CHP’ye yapılan üyelerle ilgili olarak “1700 kişi sahte imza ile üye yapılmış” diyerek partisini “sahtekarlıkla” suçluyor..
Yetmiyor..
Türkiye’nin birçok ilinde aynı tür sahtekarlıkların yapıldığıyla ilgili iddialar dillendiriliyor..
Büyükşehir Başkanı Mustafa Akaydın..
Kendisine seçim kazandıran iki belediye başkanını ve kendi partilisi meclis üyelerini halka şikayet ediyor, “onları ayıplayın” diye açıklama yapıyor..
Kılıçdaroğlu’ndan “tık” yok..
O, Cumhurbaşkanı’nın görev süresini tartışıyor..

Milletvekili maaşlarıyla ilgili düzenlemede yalan söylemeler, adam satmalar, suçu başkasına atmalar aldı başını gidiyor..
Bu durum parti için huzursuzluğu patlayacak noktaya getiriyor..
Öte yandan..
CHP’nin öncelikli hedef kitlesi olan memura, işçiye, emekliye yüzde 3 civarında zamlar yapılırken gösterilen “suskun” tavır, vekil maaşlarının yüzde 100 arttırılması konusunda da devam ediyor..
Önergeye imza atan iki milletvekili hedef tahtası olurken, “biz arkanızdayız” diyenler ortadan kayboluyor..
Partisi böylesine bir kaos yaşarken..
Kılıçdaroğlu’ndan “tık” yok..
O, Cumhurbaşkanı’nın görev süresini tartışıyor..

Buna benzer örnekler o kadar çok ki..
Bin sayfa yazsam yetmez..


2009 yerel seçimlerinde CHP'nin Antalya'daki reklam kampanyalarını yürüten Ateş İlyas Başsoy şöyle diyor:
“CHP, ancak kendi tabanının dışındaki insanlara kucak açarsa seçim kazanabilir..
Ama, CHP yöneticileri bunu anlamak istemiyor..
CHP'nin içinde bir kesim var ve o kesimin artık orada barınmaması gerek..
Bu insanların iktidar olduğunda gaddarlaşacağını düşünüyorum..
Ve bir an önce bu insanlar tedavi edilmeli..”

İşte CHP’nin dışa vuran manzarası bu..
İçini, orada yaşayanlar çok daha iyi biliyor..
Ben CHP’nin daima “bir iktidar alternatifi” olacak kadar güçlü, birikimli, oturmuş ve iktidar olmaya hazır bir parti olmasını arzu ettim..
Ama..
Şu yazdığım birkaç örnek bile, CHP’nin asla “umut” olmayacağını açık-seçik gösteriyor..
Baykal’la olmamıştı..
Kılıçdaroğlu ile de olmuyor..
Bence bu CHP yanmalı ve yepyeni bir parti olarak küllerinden yeniden doğmalı..
Ya da yeni bir “iktidar alternatifi” olmalı..
Böylesine “muhalefetsiz” bir demokrasi, asla sağlıklı olmaz..
Benden söylemesi..

Herkese sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir 2012 yılı diliyorum..