Bu kenti temiz tutmak zorundayız
Bunaldığımızda, üzüldüğümüzde ya da başımız ağrıdığında temiz havaya çıkma ihtiyacı duyarız. Büyükşehirlerde apartmanların arasında dolaşacak yer bulacak kadar şanslı olamayanlar nefes almak için balkonlara çıkmak zorunda kalır. Ama ne olursa olsun kapalı ortamdan çıkıp birazcık soluklanmak herkese iyi gelir. Sağlıklı bir beden için yediklerinize, içtiklerinize dikkat etmenin yanı sıra düzenli olarak hareket etmeniz gerekiyor. Bunun içinse haftada en az bir kez temiz havada yürüyüş yapmanız son derece önemli. Aylar sonra kısıtlamasız ilk Pazar gününde sahile koşmadım, yürüyüş yapmayı tercih ettim ve izledim. Antalya’nın olmazsa olmazlarından biri de temizliktir. Yani bu kentin her caddesi, her sokağı, her parkı, her kaldırımı pırıl pırıl olmak zorundadır. Zorundadır da, bu temizliği görene aşk olsun. Evet kentin temiz, pırıl pırıl olması ile görevli kurum belediyelerdir. Ama temizlik konusunda kentte yaşayan herkesin de bir sorumluluğu olduğu unutulmamalı. “Bu görev belediyenin, gelsin temizlesin” diye, elimize geçen her türlü çeri-çöpü ortalığa atarsak, temiz bir kentimizin olmamasından da yakınmaya hakkımız olmaz. Maalesef manzaramız iç karartıyor. Müslümanlığın ilk şartının da temizlik olduğu söylenir. Ama nedense bu temizlik işini bir türlü başaramıyoruz. Pislik, bahçemizden başlar, oradan sokağa, caddeye ve nihayet parka kadar uzanır. Kağıtları buruşturur atarız. Kabuklu yemiş yer atarız. Poşet, şişe ve daha ne bulursak bulalım, kullanır ve çöp kutusu yerine her yere atarız. Arkasından da “Belediyenin işi ne, temizlesin dursun” diye bir de hava atarız. Böyle toplu yaşam olmaz. Belediye tabii ki temizlik yapmak zorunda ama, bizler de bu kenti temiz tutmak zorundayız. Evet bazı istisnalar var. Onlar asla atıklarını yerlere atmıyor ve çöp kutusu arıyor. Ama genelimiz için bunu söyleyemiyorum.