Bu nasıl anlayış?

Abone Ol

Vedat Gürhan yazıyor işte!..
Yazdığı yere kadar!..
Takmış bir kere ya, yazdıkça yazmaktan geri durmaz!.
Benim özellikle kendi meslektaşlarım dahil, bir çok kesimin bu zihniyetlerden yola çıkarak hareket ettiklerinden adım gibi eminim.
Peki ama, Vedat Gürhan 3 gündür yok. Hatta Pazartesi?yi de saymazsak 5 gün. Ve Antalya?da bir takım şeyler baş gösteriyor. Gazeteci müsvettelerini bir kenara bıraktım. Gazeteci sevgili meslektaşlarım niye sessiz, sedasız günlerini geçirir?.
Yani Antalya gündemini sıcağı sıcağına neden korumazlar ki?
Neden, ?Hop, neler oluyor böyle yahu? sorusunu yöneltmezler?
Antalya gündemi mi ne?
?Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, Atatürk Stadı ile Atatürk Spor Salonu?nu Büyükşehir?den geri alıyor? gelişmeleri.
Bu gelişmenin ardından, Büyükşehir belediye Başkanı Mustafa Akaydın hiç vakit geçirmiyor, ?Siz de bizim Zeytinköy?deki tesislerimizi derhal boşaltın? beyanatı veriyor.
Başkan?ın emri olur!..
Yani kısasa, kısas.
Bu gerçekten Antalya açısından hiç mi önem teşkil etmeyen bir konu da, benim sevgili meslektaşlarım sessiz kalmayı yeğliyor ki?
Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü, dolayısıyla Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, benim bildiğim 20 yıla yakın süreçtir. Büyükşehir Belediyesi?nin kiracısı olduğu Atatürk Stadı?nın işletme hakkını geri istiyor.
Gerekçe, ?Stat kiracısı olarak vecibelerini yerine getirememesi.?
Oldu, gözlerim fena halde doldu!..
20 yıl süresince Hasan Subaşı. Ardından Bekir Kumbul. Kumbul?dan sonra da Menderes Türel, o vecibeleri yerine getirdi. Ama ne hikmetse son başkan Mustafa Akaydın yönetimindeki Büyükşehir aynı sorumlulukları şu 9 ay gibi kısa süreçte getiremediği için, ?Stadı geri alıyoruz? deniliyor öyle mi?
Kim bu masalı anlatmaya kalkarsa, külahıma anlatsın.
Benim mantığım düz mantık arkadaş. Öyle alengirli işlere aklım ermez. Antalya?da futbol maçları 50 yıldır Atatürk Stadı?nda oynanıyor. Ben rahmetli Ziya Özden ve Abdi Sapmaz?ı tutun da, Feyyaz Yıldırım ve Ünal Yurtçu?lu Gençlik ve Spor İl müdürlüğü dönemlerini çok iyi bilenlerdenim. Bu nedenledir ki, Atatürk Stadı ne zaman Hasan Subaşı döneminde Büyükşehir himayesine geçti. O tarihten bu yana stat, stat haline gelmeye başladı.
Eskiden takımlar futbol maçlarını köstebek yuvalarını andıran zeminlerde oynamak zorunda kalırdı. Tribünler pislikten geçilmezdi.
Neymiş efendim, ?100.Yıl?a 30 bin kişilik stat, 10 kişilik salon sözü vardı, bundan vazgeçildiği için, her iki tesis Büyükşehir?den geri alınacak. Genel Müdürlük derhal işlemlere başlayın diyor ama, biz sözleşme bitiş tarihi olan 14 Aralık?a kadar Antalya?nın menfaatı adına bekleyeceğiz.?
Bırakın bu masalları arkadaşlar.
Türkiye?nin hangi şehir stadını Gençlik ve Spor İl müdürlüğü maçlara hazırlıyor ki?
Bırakın profesyonel maçlara Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü?nün stat hazırlamalarını, ben amatör kulüplere o hazırlığı doğru dürüst yapsınlar razıyım.
Bu gelişmeler sırasında Mustafa Akaydın bir olaya balıklama atlamıştır. Yani tek kelimeyle kelime oyununun içerisine düşmüştür. O da, ?Madem salon ve stadı bizden geri istiyorsunuz, siz de, Zeytinköy, yani Kızıltoprak?da Büyükşehir?in yaptığı tesisleri terk edin? demekle.
Diyelim ki Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü Zeytinköy tesislerini terk etti. Belediye?ye geçti.
Ne yapacaksın?
Oraya özel güvenlik elemanı koyacak mısın?
Bakımı için işçi ataması yapacak mısın?
İdari açıdan da görevlendirmeler?
Peki hangi özel güvenlikçiyi, hangi işçiyi ve personeline görev vereceksin?
Aylardır maaşlarını veremediğin, evine bir ekmek dahi götürmekten aciz insanlardan mı orada görev yapmalarını bekleyeceksin?
Spora siyaset katmayın. Unutmayın ki, bunu yaptığınız sürece bir gün o ok gelip hedef olarak sizi bulacaktır.