Bu yazı kimin için? Bilin bakalım..

Abone Ol

Haddim değil..

Ama..

20. yüzyılın sonlarında yapılan bir araştırma var..

Bilmediğiniz bir şey değil aslında..

Hani Türk sağduyusunun yüzyıllardır, “cahil cesareti” dediği bir deyiş vardır ya..

O işte..

Bilenler biliyordur da, bilmeyenlere de aktarmakta yarar görüyorum..

Bu araştırma..

Çevrenizdeki insanları..

Özellikle de sizi yönetenleri tanımanız, ilişkilerinizi ona göre düzenlemeniz açısından son derece önemli..

Efendim..

New York Stern School of Business'te görevli psikologlar Justin Kruger ve David Dunning bir “teori” ile tarihe geçerler..

Bu teorinin adı, “Dunning-Kruger Etkisi”..

Teori şunu söylüyor:

“Cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini arttırır..”

Tabii ki  bu sonuca oturdukları yerde ulaşmamışlar..

Çeşitli alanlarda deneyler ve araştırmalar yapmışlar..

Ve..

Sonucunda şu bulgulara ulaşmışlar:

1- Niteliksiz insanlar, ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark edemezler..

2- Niteliksiz insanlar, niteliklerini abartma eğilimindedir..

3- Niteliksiz insanlar, gerçekten nitelikli insanların niteliklerini görüp anlamaktan da acizdirler..

4- Eğer nitelikleri, belli bir eğitimle arttırılırsa, aynı niteliksiz insanlar, niteliksizliklerinin farkına varmaya başlarlar..

(Bu araştırmaya katkım olsun diye, ben debir şey ilave etmek istiyorum..)

5- Bazıları; nitelikleri belli bir eğitimle arttırılsa bile (örneğin profesör bile olsalar) niteliksizliklerinin farkına varamayabilirler..

Çünkü..

6- “Değerlendirme zaafları” ağır basar..

Bazıları, kendi kapasitesini değerlendirmekten ve eksikliğini teşhis etmekten acizdir..

Ama..

Asıl vahim olan, bu “yetersizlik + haddini bilmeme” kokteylinin, mesleki açıdan, karşı koyulmaz bir itici güç oluşturması..

Yani..

Kariyer açısından bir eksiyken, artıya dönüşmesi..

İşinde çok iyi olduğuna inanan “yetersiz”, kendini ve yaptıklarını övmekten, her işte öne çıkmaktan ve haddi olmayan görevlere talip olmaktan en küçük bir rahatsızlık duymaz..

Aksine..

Bunu bir “hak” olarak görür, “uyanıklık” bilir..

Bu tür insanlar, “kifayetsiz muhterisler” diye tanımlanır..

Ve..

Her zaman, her yerde daha hızlı yükselirler..

Etrafınıza bir bakın, uzmanlara hak vereceksiniz..

Kimi, ya da kimleri anlattığımı anladınız mı?

İsim vermiyorum..

Çünkü siz onları, onlar da kendilerini çok iyi biliyorlar..

Ama..

Yine de bir “kifayetsiz muhteris”i daha iyi görebilmeniz için bir-iki tüyo vereyim..

1- Ekibinin orkestra şefi havalarına girer..

2- Çok gürültü patırtı eder, çok şey yapıyormuş havası estirir..

3- Koridorlarda hızlı hızlı, düşünceli edayla yürür..

4- “Beşer şaşar” diye düşünür, ama genellikle şaşan beşer başkası değil, kendisidir..

5- Ne olursa olsun, hazırlıklıymış, olacakları önceden biliyormuş gibi davranır..

6- Üstlerine karşı son derece kibardır; altındakilere kötü muamele eder..

7- İktidar ilişkileri ve göstergeleri onun için çok önemlidir.. Astlarına kimin üst olduğunu hatırlatmayı sever..

8- İlk denemede başarılı olamazsa, başarısızlığının belgelerini yok etmeyi unutmaz..

9- Toplantılarda son sözü mutlaka o söyler, gerekirse başkasının sözünü tekrarlamak pahasına..

Bu hafta bunu iyi bir düşünün, değerlendirin..

Eminim..

Size (bundan sonrası için) büyük katkısı olacaktır..

 

(Not: Dunning ve Kruger bu çalışmalarıyla 2000 yılında Nobel de kazandılar..)