Dev Turizm-İş Genel Başkanı Mustafa Yahyaoğlu, yaşanılan sıkıntılara dikkat çekerek yapılması gerekenleri anlattı. Turizm meslek grupları için çok sayıda derneğin faaliyet gösterdiğine dikkat çeken Yahyaoğlu, “Housekeeping, aşçılar, yiyecek içecek yöneticileri ve çalışanları, barmenler, çamaşırhane, teknik servis müdürleri ve çalışanları. Bir o kadar da sosyal medya grupları var. Büyük çoğunluğu, iş arayan meslektaşlarına ve eleman arayan işletmelere iş ve işçi bulmaya yönelik faaliyet yapıyorlar. Bu tabii ki bir ihtiyaç. Tabii ki işçiler iş arıyor. İşletmeler işçi arıyor. Oteller aradıkları elemanları bulamıyor. Bulduğuna da değer vermiyor. Turizm işçiliğinden alınan ücretlerle çalışanlar zor geçiniyor” dedi. ‘Sezon ortasında işçi aranıyor’
Sezon hazırlıklarını hatırlatan Yahyaoğlu, “Deniz, kum, güneş turizmi için, sezon 6 ay önce başladı. Olması gereken işletmeler mart, en geç nisan ayında kadrolarını tamamlar, 15-20 gün bir eğitim yapar ve sezon sonuna kadar ana iskeleti bozmadan personelleriyle birlikte, sezonu kapatmalıydılar. Ama işler öyle yürümüyor. Her işçi bir sezonda en az iki ve daha fazla işletmeye girip çıkıyor. Ya iş yeri onu beğenmiyor, ya işçi iş yerini beğenmiyor, lojmanı, çalışma koşullarını, idarecilerin tavır ve davranışlarını beğenmiyor. Ücreti ve ödeme şekillerini beğenmiyor. Birçok otelde mayıstan bu yana ücretini alamamış işçiler iş durdurma eylemi yapıyorlar. Mahkemelik oluyorlar. Eylül ayında sezonluk işçi aramak nasıl bir şey. Bir ay ya da bir buçuk, iki ay çalıştırıp göndereceksiniz. Önceki çalışan işçileriniz ağustos, eylül ayında bırakıp gittiğine göre yeni alacağınız işçiler de çok memnun olacakları bir ortam bulamayacak demektir. Peki, işçi öğüten, insan ezen bu sektöre işçi temin etme çabasını, bu dernek ve sosyal medya gruplarını alkışlamalı mıyız yoksa işçisinin kıymetini bilmeyen, sezon ortasında işçi arayan bu işletmelere, yardımcı olma gayretini eleştirmeli miyiz?” diye sordu.‘Talepler görmezden gelinemez’
Sektör çalışanlarının sahipsiz kaldığını hatırlatan Yahyaoğlu, “Kendileri de turizm işçileri olan bu dernek ve sosyal medya aktivistleri, işçi hakları, çalışma koşulları, barınma ve lojmanlar sorunu, en temel insan hakları gibi konularda da hassas olmaları beklenmelidir, değil mi? Örgütlenme özgürlüğü, toplu iş sözleşmesi hakkı anayasal, yasal ve evrensel bir hak. İşçiler sendika üyesi olurlar. Patronlarıyla bir masaya otururlar. Kendilerine işe girerken imzalatılan, işçilere hiçbir hak tarif etmeyen, neredeyse yasal haklarını dahi kullanamayacakları yazılı iki sayfalık sözleşmeyle değil, birlikte müzakere ederek yapacakları yasal toplu iş sözleşmesiyle çalışmak istediklerini beyan ederler. Tüm mesleki derneklerin, sosyal medya gruplarının başkan, yönetici ve aktivistlerinin şapkalarını önüne koyup düşünmeye davet ediyorum. Bu işçi kıyımı, hukuk katliamları, mobbing ve daha sayfalar dolusu yazabileceğimiz olumsuzluklara ne zamana kadar ses çıkarmamayı düşünüyorsunuz? Ne zaman birlikteliklerimizi haklı, meşru, yasal, anayasal hak arama yoluyla, bugünü ve geleceğimizi, mamur etmek için seferber edeceğiz? Oteller aradıkları elemanları bulamıyor. Bulduğuna da değer vermiyor. 3,5 milyon işçi Türkiye genelinde, 1,3 milyon işçi sadece Antalya’da, konaklama, yiyecek içecek, spor, kültür, gezi ve eğlence sektörü olan bu turizm işkolunda çalışıyor. Aileleriyle birlikte düşünüldüğünde 10-15 milyon yurttaşımız, turizm işçiliğinden alınan ücretlerle yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Kimsenin bu işçileri, bu yurttaşları yok sayma, haklarını, hukuklarını tanımama, insanca yaşama ve insanca çalışacak bir işe sahip olma taleplerini görmemezlikten gelemez” diyerek yaşanılan sıkıntıları anlattı.
ESRA ALTUNKES
Sezon hazırlıklarını hatırlatan Yahyaoğlu, “Deniz, kum, güneş turizmi için, sezon 6 ay önce başladı. Olması gereken işletmeler mart, en geç nisan ayında kadrolarını tamamlar, 15-20 gün bir eğitim yapar ve sezon sonuna kadar ana iskeleti bozmadan personelleriyle birlikte, sezonu kapatmalıydılar. Ama işler öyle yürümüyor. Her işçi bir sezonda en az iki ve daha fazla işletmeye girip çıkıyor. Ya iş yeri onu beğenmiyor, ya işçi iş yerini beğenmiyor, lojmanı, çalışma koşullarını, idarecilerin tavır ve davranışlarını beğenmiyor. Ücreti ve ödeme şekillerini beğenmiyor. Birçok otelde mayıstan bu yana ücretini alamamış işçiler iş durdurma eylemi yapıyorlar. Mahkemelik oluyorlar. Eylül ayında sezonluk işçi aramak nasıl bir şey. Bir ay ya da bir buçuk, iki ay çalıştırıp göndereceksiniz. Önceki çalışan işçileriniz ağustos, eylül ayında bırakıp gittiğine göre yeni alacağınız işçiler de çok memnun olacakları bir ortam bulamayacak demektir. Peki, işçi öğüten, insan ezen bu sektöre işçi temin etme çabasını, bu dernek ve sosyal medya gruplarını alkışlamalı mıyız yoksa işçisinin kıymetini bilmeyen, sezon ortasında işçi arayan bu işletmelere, yardımcı olma gayretini eleştirmeli miyiz?” diye sordu.‘Talepler görmezden gelinemez’
Sektör çalışanlarının sahipsiz kaldığını hatırlatan Yahyaoğlu, “Kendileri de turizm işçileri olan bu dernek ve sosyal medya aktivistleri, işçi hakları, çalışma koşulları, barınma ve lojmanlar sorunu, en temel insan hakları gibi konularda da hassas olmaları beklenmelidir, değil mi? Örgütlenme özgürlüğü, toplu iş sözleşmesi hakkı anayasal, yasal ve evrensel bir hak. İşçiler sendika üyesi olurlar. Patronlarıyla bir masaya otururlar. Kendilerine işe girerken imzalatılan, işçilere hiçbir hak tarif etmeyen, neredeyse yasal haklarını dahi kullanamayacakları yazılı iki sayfalık sözleşmeyle değil, birlikte müzakere ederek yapacakları yasal toplu iş sözleşmesiyle çalışmak istediklerini beyan ederler. Tüm mesleki derneklerin, sosyal medya gruplarının başkan, yönetici ve aktivistlerinin şapkalarını önüne koyup düşünmeye davet ediyorum. Bu işçi kıyımı, hukuk katliamları, mobbing ve daha sayfalar dolusu yazabileceğimiz olumsuzluklara ne zamana kadar ses çıkarmamayı düşünüyorsunuz? Ne zaman birlikteliklerimizi haklı, meşru, yasal, anayasal hak arama yoluyla, bugünü ve geleceğimizi, mamur etmek için seferber edeceğiz? Oteller aradıkları elemanları bulamıyor. Bulduğuna da değer vermiyor. 3,5 milyon işçi Türkiye genelinde, 1,3 milyon işçi sadece Antalya’da, konaklama, yiyecek içecek, spor, kültür, gezi ve eğlence sektörü olan bu turizm işkolunda çalışıyor. Aileleriyle birlikte düşünüldüğünde 10-15 milyon yurttaşımız, turizm işçiliğinden alınan ücretlerle yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Kimsenin bu işçileri, bu yurttaşları yok sayma, haklarını, hukuklarını tanımama, insanca yaşama ve insanca çalışacak bir işe sahip olma taleplerini görmemezlikten gelemez” diyerek yaşanılan sıkıntıları anlattı.
ESRA ALTUNKES