Bunun adı yolsuzluk mu hırsızlık mı?
“Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner”miş..
“Ben yaptım oldu” ile yürüyen işler, adamın ayağına dolaşırmış..
Nitekim..
5 yıl önce 100. Yıl’a yapılacak Stadyum ve Arena Projesi’ni ortadan kaldırmak için kendilerini yırtanlar..
Bugün “5 milyon lira ceza ödemek”le karşı karşıyalar..
Umarım, Sayıştay’ın bu kararı, siyasetçilerin bundan sonraki icraatları için iyi bir ders olur..
…
Efendim olay şu:
Menderes Türel döneminde planlanan 100. Yıl projesi ihalesini kazanan Koçoğlu-Genyapı ile yapılan sözleşme konusundaki hukuksal uygulamalar, CHP’li başkanlarla CHP ve MHP’li meclis üyelerinin başına iş aştı..
N’oldu da iş açtı?
Yasal yollarla yapılmış bir proje ve ihale, yüklenicinin kusuru olmaksızın esas unsurları “siyasi ve keyfi” olarak değiştirilerek, sözleşmenin ifası ortadan kaldırıldı..
Yani..
İmalata başlanmış stadyum inşaatı, hiçbir hukuki nedene dayandırılmadan iptal edilerek, firma zarara uğratıldı..
Firma da gitti, dava açtı ve kazandı..
Belediye de firmaya (hiç ödenmemesi gereken) 4.960.663.45 TL ödeme yaptı ve kamu zarara uğratıldı..
Sayıştay böyle söylüyor..
Yani..
Akaydın yönetimi, firmaya ceza ödeyeceğini bile bile, mahkemenin “plan notunu belirsiz bırakmayın, bir rakam yazın” diye iade ettiği 100. Yıl projesini iptal yolunu seçti..
Vatandaşa da hala, “ben iptal etmedim mahkeme iptal etti” diye doğru olmayan şeyler söylemeye devam ediyor..
…
Şimdi başta Büyükşehir Başkanı Mustafa Akaydın olmak üzere, Süleyman Evcilmen ve Muhittin Böcek, belediye kasasından verilen 5 milyon lirayı, kararı onaylayan CHP’li ve MHP’li meclis üyeleriyle birlikte ceplerinden “faiziyle” ödeyecek..
Sayıştay’ın benimsediği görüş böyle..
Diyor ki:
“Kamu zararının; 197 sayılı kararı alarak, görevlerinin gereğine aykırı hareket ettikleri hükmedilen meclis üyelerinden faiziyle birlikte tazmin edilmesine….. ve meclis üyeleri hakkında, gerek soruşturmanın açılması ve sonucundan bilgi verilmesinin temini için Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazılmasına karar verildi..”
…
Her zaman söylüyorum..
Bir insan karşısındakini karalamadan önce, “kendi üzerindeki karaları” görecek..
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ortada henüz hiçbir yargı kararı olmadığı halde, Başbakan’ı “hırsızlık-yolsuzluk yapan biri” olarak ilan etti..
Hala da ediyorlar..
Konu bu milletin “kör kuruşu” ise..
Bunun miktarı hiç önemli değildir..
Buyurun CHP ve MHP’li başkan ve meclis üyelerinin Antalya’da yaptıklarını görün..
“Bu para onların cebine gitmedi ama” diyenler olacaktır..
Nereden bilelim?
Ya adamla daha önce anlaşıp, “tazminatı kazanırsan bölüşürüz, payımızı da alırız” diye konuştularsa..
Baksanıza, imalata başlanmış bir iş, “hiçbir hukuki altyapısı olmadan” iptal yoluna gidiliyor ve ifası imkansız hale getiriliyor..
Yasal kılıf bulmak için de, mahkemenin plan notunun düzeltilmesi isteğinin gereği yapılmıyor, iptal yoluna gidiliyor..
Bunun adına ne denir?
…
Öte yandan..
Akaydın ve bürokratları “Akıllı kart” nedeniyle “görevi kötüye kullanmak, ihaleye fesat karıştırmak”tan Ağır Ceza’da yargılanıyor..
Daha da önemlisi..
Yine bu yönetim tarafından iptal edilen Anktart’a da yüklü miktarda tazminat ödenmesi gündemde..
Bunlara ne demeli?
…
Bu paraların hepsi Antalya halkının cebinden çıkıyor..
Davalar şu anda devam ettiği için, kimseyi “suçludur” diye suçlamak istemiyorum..
17 Aralık operasyonunda da henüz iddialar-şüpheler var..
Ama..
CHP ve MHP karşı şüphelilere “suçlu” damgasını yapıştırdı bile..
…
Dün de dediğim gibi..
“Yolsuzluk ve hırsızlık.. Hükümetlere, iktidarlara, muhalefetlere, koalisyonlara has değildir..”
Herkes önce kendini bilecek..
Söylerken de 9 kere düşünecek..
Yine söylüyorum…
“Yok birbirlerinden farkları..”
Tahriklere kapılmayın, düşünün..