Burası turizmin başkenti mi?
Antalya’da hiçbir şey yerli yerinde değil..
Antalya’da hiçbir şey olması gerektiği gibi de değil..
“Noktasal dokunuşlar” dahil yapılan her şey, “düzenleme ya da düzeltme” değil, yeni “karmaşıklıklar” getiriyor..
Niye?
Çünkü, hiçbir şey planlı-programlı-öngörülü yapılmıyor da ondan..
…
Yıldız Çiçek arkadaşımızın çektiği fotoğrafların sadece küçük bir bölümünü yayınlayabildik..
Hangi kareyi görürseniz görün, “burası turizmin başkenti mi” diye sormaktan kendinizi alamıyorsunuz..
Örneğin..
Kaldırımlara bir çekidüzen veremedik yıllardır..
Her dükkan ya da mağaza sahibi, önündeki kaldırımın ve caddenin o bölümünün de kendisine ait olduğunu sanıyor..
Mallarını kaldırıma koyuyor, caddenin park edilecek alanını da kimse pak etmesin diye çeşitli malzemelerle döşüyor..
Ne belediyelerden ne de Trafik’ten bir görevli çıkıp da, “hoop kardeşim, sen kamuya ait yerleri nasıl olur da kendine aitmiş gibi kullanabilirsin” diye sormuyor..
Sağlıklısı var sağlıksızı var, engellisi var engelsizi var..
Hiçbiri kaldırımları rahat kullanamıyor..
Birileri çıkıyor, “renkli taşlarla engelliler için yürüme bandı yaptık, güle güle kullansınlar” diyor..
Ama, kaldırımlardaki işgalleri görmezden geliyor, “engelliler rahatça kullanabiliyor mu” diye araştırma gereği duymuyor, gereğini de uygulamıyor..
…
Gelelim araçların ve motosikletlerin (kaldırımlar dahil) gelişigüzel yaptıkları parklara..
Ben burada sürücülere çok da fazla kızamıyorum..
Çünkü..
Antalya trafiğine her yıl 25 bin-40 bin arasında araç ilave oluyor..
Bunun karşılığında yapılması gereken nedir?
Belirli noktalar bulup, yenaltına ya da üstüne katlı otoparklar üretmektir..
Cadde ve sokakların belirli yerlerini, yaya ve araç trafiğini engellemeyecek şekle getirerek “park alanı” sağlamaktır..
Ya da..
Yapılan ve yapılmış bütün binalara, binadakilerin kullanımı için “otopark” yapması için şartlar getirmektir..
Bunu kim yapacak?
Elbette belediyeler..
Kentle ilgili planlar yaparken bolca “ticari alan” ayıranlar, “otopark alanları” ve yeni yollar açılması için “kentsel dönüşüm alanları” ayıramazlar mı?
Ortada “rant” varken herhalde bunu yapmak işlerine gelmiyor..
…
Bu arada, bir de “hız-kes kasisleri” var ki, Allah korusun..
Hepsi birer “araç katili”..
Hiçbiri yasalara uygun değil..
Ama..
Bir Allah’ın kulu çıkıp da bunları dile getirmiyor, itiraz etmiyor, kaldırılması için uğraşmıyor..
Aslında bu durum, “böyle başa böyle tarak” deyip geçiştirilebilir..
Ama, bu kentte buna karşı duyarlı olanlar da var biliyorum..
Benim sözüm belediye başkanlarına:
“Her isteyenin istediği yere hızkes kasisi koyma kolaycılığını bırakın artık..
Vatandaş istiyor diye, heryere bunu koyamazsınız..
Üstelik, standartlara uygun yapmadığınız için de, insanların malını ve canını tehlikeye atarak açıkça suç işliyorsunuz..”
Bunu isteyenler de, uygulayanlar da bu kolaycılıktan vazgeçmelidir artık..
…
En başta dediğim gibi..
Manzarayı görüyorsunuz..
Antalya’da hiçbir şey olması gerektiği gibi değil..
Hiçbiri Antalya’ya yakışmıyor..
Diyorum ki..
Antalya, “turizmin başkentine yakışmayan görüntülere” sahne oluyorsa, bunların mimarlarını herkes bilmeli, ona göre de seçimini yapmalı artık..
İşi bilene vereceksiniz, ötesini merak etmeyeceksiniz..
Tabii, vatandaşlar da “vatandaşlık hakkı nedir, hakları nerede başlar nerede biter” bunu bilecek ve ona göre de hareket edecek..
Vesselam..