Ne çıkarılan yasalar, ne ağırlaştırılan cezalar şiddetin önüne geçemiyor. Neredeyse her gün birkaç kadının şiddet gördüğü, ortalama 1 kadının cinayete kurban gittiği Türkiye’de kadın dramlarının sonu gelmiyor. Bu dramlardan biri de Antalya’da yaşanıyor. Mağdur elbette yine bir kadın, bir anne… Adı Keziban Aydemir. 44 yaşında. Antalya’nın Kaş ilçesinde yaşıyor. Daha doğrusu yaşıyordu. İddiaya göre yıllarca şiddet gördüğü eşinden kaçarak hayatına yeni bir sayfa açmak isteyen talihsiz kadın, eşi Yusuf Aydemir’in tehdit ve tacizleri nedeniyle aylardır farklı yerleşim merkezlerinde saklanarak hayatta kalmaya çalışıyor. Öyle ki, annesi, babası ve kardeşleri dahi yerini bilmiyor. Çünkü boşanma aşamasında olmalarına rağmen eşi ne yapıp edip yerini buluyor, mesajlarla veya bizzat telefon ederek tehditlerine devam ediyor. Keziban Aydemir’in mutlu başlayan ancak kısa sürede kabusa dönen evliliği ve dramatik yaşam hikayesinin başlangıcı 1990 yılına dayanıyor. İşte o hikayenin özeti…
Kaş’ta başlayan ilişki
Antalya’da yaşayan Özkaya ailesinin 4 kızından biri olan ve kuaförlük mesleğini icra eden Keziban Özkaya, ailesinin desteğiyle 1990 yılında Kaş’ta bir kuaför dükkanı açar. Henüz 17-18 yaşlarında olan Keziban bu süreçte şimdiki eşi Yusuf Aydemir ile tanışır. İki genç arasındaki duygusal yakınlaşma giderek aşka dönüşür. Bu sırada açtıkları iş yeri arzu ettikleri şekilde iş yapmayınca aile kapatma kararı alır. Dükkan kapatılınca Keziban da ailesiyle birlikte Antalya’ya döner. Ancak Yusuf’la arasındaki duygusal bağ artarak devam eder. Bir süre sonra da Yusuf, Keziban’ı kaçırır ve genç çift 1991 yılında evlenir. Evlenip Aydemir soyadını alan ve eşiyle birlikte Kaş’ta yaşamaya başlayan Keziban, yaklaşık 1 yıl sonra yani 1992 yılının ortalarında Kaş’ta yeniden bir kuaför dükkanı açar.
İçki, kumar, hovardalık
Sevdiği, gönül verdiği adamla yuva kuran ve yine sevdiği mesleğini kendi iş yerinde yapan Keziban’ın mutluluğu, 1993’te oğulları İsmetcan’ın dünyaya gelmesiyle katlanır. Keziban kuaför dükkanında günün şartlarına göre oldukça iyi para kazanmaktadır. Eşi Yusuf da zaman zaman açtıkları iş yerlerinde aile bütçesine katkı sağlamaya çalışır. Fakat iddiaya göre alkol düşkünü olan ve kumar da oynayan Yusuf, bu iş yerlerinin hiçbirinde başarılı olamaz. Çünkü Yusuf hiçbir zaman işin başında durmuyordur. 3’ü erkek 4 kardeşi olan Yusuf, bu iş yerlerinde kardeşlerini çalıştırır ve kendisi ise sürekli içer. Yusuf, akşamcılığının yanına bir de hovardalığı ekleyince Aydemir ailesinin üzerinde kara bulutlar dolaşmaya başlar.
İlk davayı 2007’de açtı
Her şeye rağmen devam eden evliliklerinin 10’uncu yılından itibaren ise huzursuzluk giderek yükselir. Bu günlerde Yusuf , Keziban’a şiddet de uygular. Çalışmayan, içki içip hovardalıklarına devam eden Yusuf’un dayakları talihsiz kadını iyice canından bezdirir. Yaşadıklarına daha fazla dayanamayacağını hisseden Keziban, tüm cesaretini toplayarak 2007’de boşanma davası açar ve Antalya’daki ailesinin yanına sığınır. Ancak Keziban o tarihte lise öğrencisi olan oğlu İsmetcan’ın, “Annemi babamı bir arada görmek istiyorum” demesi ve baskısı sonucu davadan vazgeçerek yeniden Kaş’a döner. Bu gelişme üzerine bir süre durulan ve ılımlı davranan Yusuf, çok geçmeden eski huylarına geri döner. Evde yine dayak ve huzursuzluk vardır. Keziban bu süreçte kah Antalya’daki ailesinde kalır, kah oğlunun ısrarlarına dayanamayarak evine döner. Derken, Keziban 2011’de bir kez daha mahkemenin yolunu tutar. Ancak ‘Ayrı yaşadıklarını’ öne süren Keziban, bunu ispatlayamadığı için dava reddedilir. Bunun üzerine Antalya’ya ailesinin yanına sığınan Keziban Kaş’taki kuaför dükkanı devam ederken bir tane de Antalya’da açar. Fakat Antalya’da beklediği işi yapamaz. Ardından Lara bölgesinde daha büyük bir yer açar. Bu sırada eşi bazen yanına gelerek, bazen telefon mesajlarıyla para ister, vermeyince de taciz ve tehdit eder. Keziban Lara’daki iş yerinde kocası yüzünden çok ağır bir zarar görür ve kapatmak zorunda kalır.
Oğlunu kıramayıp döndü
2014 yılında bir kez daha boşanmak amacıyla bir avukata giden Keziban, vekaletnameyi verecekken o sırada kaza geçirmiş olan kayınpederinin ölüm haberini alır. Aynı gün Kaş’taki oğlu İsmetcan arayarak, “Anne geri dön yoksa intihar edeceğim” der. Ana yüreği bu dayanır mı? Her şeyi bırakıp geri döner. Ancak ölüm ve yas süreci bittikten sonra kabus yeniden başlar. Yaklaşık 1 yıl sonra Finike’de yaşayan ablası Esra Bozkaya’nın yanına giden Keziban, “Bu adam beni sürekli dövüyor. Artık dayanamıyorum. Kalacak, saklanacak yere ihtiyacım var” der. Ve ablasının yanında kalmaya başlar. Psikolojisi berbat durumdadır. Bir yandan da eşi yüzünden kurup batırdığı işleri nedeniyle borç içindedir. Oradan oraya savrulmaktadır. Yaklaşık 1 yıl ablasının yanında kalır. Ablasının desteği ve yardımı ile Kumluca’da bir kuaför dükkanı açar. Dükkan, eşi bulamasın diye ablasının üzerine yapılır. Ancak orada da fazla tutunamaz çünkü biricik oğlu yine devreye girmiş ve annesini ikna etmiştir.
Makasla 5 saat rehin aldı
Kaş’a dönüp bir kere daha denemeye karar veren Keziban, 2017 yılı ortalarında iş yerinde çalışırken gelen eşi Yusuf’la kavga eder. Yusuf, eline geçirdiği makası boğazına dayayarak “Seni öldürürüm” diye tehdit eder. Çevreden görenlerin bildirmesi üzerine olay yerine polis ekipleri gelir ve polisler Yusuf’un elinden makası güçlükle alır. İddiaya göre, bu süreçte talihsiz kadın 4-5 saat Yusuf’un elinde rehin kalmasına rağmen ve olaya bizzat polis müdahale etmesine rağmen ilginçtir ki, olay kayıtlara bile geçmez. Keziban, aynı gün evinden kaçarak Fethiye’de bir arkadaşına sığınır. Daha önceden çok yardım ettiği, ekmek yedirdiği bu arkadaşının da yardımıyla Keziban’a bir otelde iş bulunur. Fakat bundan haberdar olan Yusuf, ne yapıp edip Keziban’ı bu işten çıkarttırır. Sonra başka bir iş bulur ama yine Yusuf’un engeliyle karşılaşır.
Yakın arkadaştan darbe
Kendi mesleğini yapamaz hale gelen, yaşayabilmek için kah serada domates toplayan, kah evlere temizliğe giden Keziban, kendisini her seferinde bulan, tehdit mesajları gönderen, telefonla ulaşıp tehditler savuran, küfür ve hakaretler eden eşinden kurtulabilmek için adli makamlara defalarca dilekçe verir ama bir sonuç alamaz. Her şeye rağmen ayakta durmaya çabalayan Keziban Fethiye’deki arkadaşıyla bir otelin kuaför salonunu kiralar. Fakat kısa bir süre sonra ortağı olan kadına ulaşan Yusuf, onu ikna ederek Keziban’dan ayrılmasını sağlar. Keziban bu kiralamayı yaparken ortağı olan kadına verdiği parayı geri isteyince, kadın telefondan bir mesaj atarak, eşi Yusuf’un mahkemede kendi lehine şahitlik yapması durumunda 30 bin lira teklif ettiğini ve bu parayı aldığında ona olan 1800 lira borcunu bahşişiyle birlikte geri ödeyeceğini söyler.
Umudu 19 Eylül’deki dava
Yakın arkadaşından da darbe yiyen Keziban’ın şimdi bir tek umudu var. O da, son açtığı boşanma davasının 19 Eylül’de yapılacak duruşması.. Bu duruşmada, hayatını kabusa çeviren Yusuf Aydemir’i hayatından ebediyen çıkaracak kararın çıkmasını canı gönülden bekliyor. Umudu var ancak heyecanı da, endişesi de umudundan daha fazla. “Beklediğim karar çıkarsa eğer o gün benim doğum günüm olacak” diyor. Yaşadıklarını anlatırken gözyaşlarına boğulan talihsiz kadın, “Yaklaşık 20 yıldır çektiklerimi bir ben bir Allah bilir. Yıllarca köle gibi çalıştım, hem kendisine, hem ailesine baktım. Ev aldım, iş yeri açtım, hiçbiri yetmedi. Yıllarca onun içkisi, kumarı, hovardalığından kaynaklanan borçlarını ödedim. Aslan gibi bir evlat verdim ama bunların hiçbiri yetmediği gibi üstüne bir de sürekli dayak yedim. Onun yüzünden canım evladımdan uzaklaşmak zorunda kaldım. Aylardır kaçak hayatı yaşıyorum. Ne yapıp edip buluyor, ulaşıyor, binbir küfürler, hakaretler ve tehditlerle kabus yaşatıyor. Başvurmadığım merci kalmadı ama ne hikmetse bu adama kimse bir şey yapamıyor. Kaş’ta adli mercilerde sırtını dayadığı birileri var, onların verdiği güvenle tehditler savuruyor. Yetkililere sesleniyorum, ben artık canımdan endişe ediyorum. Bir şeyler yapmak için illa benim ölmem mi gerekiyor” diye isyan ediyor.
Yunus ERDOĞAN
Kaş’ta başlayan ilişki
Antalya’da yaşayan Özkaya ailesinin 4 kızından biri olan ve kuaförlük mesleğini icra eden Keziban Özkaya, ailesinin desteğiyle 1990 yılında Kaş’ta bir kuaför dükkanı açar. Henüz 17-18 yaşlarında olan Keziban bu süreçte şimdiki eşi Yusuf Aydemir ile tanışır. İki genç arasındaki duygusal yakınlaşma giderek aşka dönüşür. Bu sırada açtıkları iş yeri arzu ettikleri şekilde iş yapmayınca aile kapatma kararı alır. Dükkan kapatılınca Keziban da ailesiyle birlikte Antalya’ya döner. Ancak Yusuf’la arasındaki duygusal bağ artarak devam eder. Bir süre sonra da Yusuf, Keziban’ı kaçırır ve genç çift 1991 yılında evlenir. Evlenip Aydemir soyadını alan ve eşiyle birlikte Kaş’ta yaşamaya başlayan Keziban, yaklaşık 1 yıl sonra yani 1992 yılının ortalarında Kaş’ta yeniden bir kuaför dükkanı açar.
İçki, kumar, hovardalık
Sevdiği, gönül verdiği adamla yuva kuran ve yine sevdiği mesleğini kendi iş yerinde yapan Keziban’ın mutluluğu, 1993’te oğulları İsmetcan’ın dünyaya gelmesiyle katlanır. Keziban kuaför dükkanında günün şartlarına göre oldukça iyi para kazanmaktadır. Eşi Yusuf da zaman zaman açtıkları iş yerlerinde aile bütçesine katkı sağlamaya çalışır. Fakat iddiaya göre alkol düşkünü olan ve kumar da oynayan Yusuf, bu iş yerlerinin hiçbirinde başarılı olamaz. Çünkü Yusuf hiçbir zaman işin başında durmuyordur. 3’ü erkek 4 kardeşi olan Yusuf, bu iş yerlerinde kardeşlerini çalıştırır ve kendisi ise sürekli içer. Yusuf, akşamcılığının yanına bir de hovardalığı ekleyince Aydemir ailesinin üzerinde kara bulutlar dolaşmaya başlar.
İlk davayı 2007’de açtı
Her şeye rağmen devam eden evliliklerinin 10’uncu yılından itibaren ise huzursuzluk giderek yükselir. Bu günlerde Yusuf , Keziban’a şiddet de uygular. Çalışmayan, içki içip hovardalıklarına devam eden Yusuf’un dayakları talihsiz kadını iyice canından bezdirir. Yaşadıklarına daha fazla dayanamayacağını hisseden Keziban, tüm cesaretini toplayarak 2007’de boşanma davası açar ve Antalya’daki ailesinin yanına sığınır. Ancak Keziban o tarihte lise öğrencisi olan oğlu İsmetcan’ın, “Annemi babamı bir arada görmek istiyorum” demesi ve baskısı sonucu davadan vazgeçerek yeniden Kaş’a döner. Bu gelişme üzerine bir süre durulan ve ılımlı davranan Yusuf, çok geçmeden eski huylarına geri döner. Evde yine dayak ve huzursuzluk vardır. Keziban bu süreçte kah Antalya’daki ailesinde kalır, kah oğlunun ısrarlarına dayanamayarak evine döner. Derken, Keziban 2011’de bir kez daha mahkemenin yolunu tutar. Ancak ‘Ayrı yaşadıklarını’ öne süren Keziban, bunu ispatlayamadığı için dava reddedilir. Bunun üzerine Antalya’ya ailesinin yanına sığınan Keziban Kaş’taki kuaför dükkanı devam ederken bir tane de Antalya’da açar. Fakat Antalya’da beklediği işi yapamaz. Ardından Lara bölgesinde daha büyük bir yer açar. Bu sırada eşi bazen yanına gelerek, bazen telefon mesajlarıyla para ister, vermeyince de taciz ve tehdit eder. Keziban Lara’daki iş yerinde kocası yüzünden çok ağır bir zarar görür ve kapatmak zorunda kalır.
Oğlunu kıramayıp döndü
2014 yılında bir kez daha boşanmak amacıyla bir avukata giden Keziban, vekaletnameyi verecekken o sırada kaza geçirmiş olan kayınpederinin ölüm haberini alır. Aynı gün Kaş’taki oğlu İsmetcan arayarak, “Anne geri dön yoksa intihar edeceğim” der. Ana yüreği bu dayanır mı? Her şeyi bırakıp geri döner. Ancak ölüm ve yas süreci bittikten sonra kabus yeniden başlar. Yaklaşık 1 yıl sonra Finike’de yaşayan ablası Esra Bozkaya’nın yanına giden Keziban, “Bu adam beni sürekli dövüyor. Artık dayanamıyorum. Kalacak, saklanacak yere ihtiyacım var” der. Ve ablasının yanında kalmaya başlar. Psikolojisi berbat durumdadır. Bir yandan da eşi yüzünden kurup batırdığı işleri nedeniyle borç içindedir. Oradan oraya savrulmaktadır. Yaklaşık 1 yıl ablasının yanında kalır. Ablasının desteği ve yardımı ile Kumluca’da bir kuaför dükkanı açar. Dükkan, eşi bulamasın diye ablasının üzerine yapılır. Ancak orada da fazla tutunamaz çünkü biricik oğlu yine devreye girmiş ve annesini ikna etmiştir.
Makasla 5 saat rehin aldı
Kaş’a dönüp bir kere daha denemeye karar veren Keziban, 2017 yılı ortalarında iş yerinde çalışırken gelen eşi Yusuf’la kavga eder. Yusuf, eline geçirdiği makası boğazına dayayarak “Seni öldürürüm” diye tehdit eder. Çevreden görenlerin bildirmesi üzerine olay yerine polis ekipleri gelir ve polisler Yusuf’un elinden makası güçlükle alır. İddiaya göre, bu süreçte talihsiz kadın 4-5 saat Yusuf’un elinde rehin kalmasına rağmen ve olaya bizzat polis müdahale etmesine rağmen ilginçtir ki, olay kayıtlara bile geçmez. Keziban, aynı gün evinden kaçarak Fethiye’de bir arkadaşına sığınır. Daha önceden çok yardım ettiği, ekmek yedirdiği bu arkadaşının da yardımıyla Keziban’a bir otelde iş bulunur. Fakat bundan haberdar olan Yusuf, ne yapıp edip Keziban’ı bu işten çıkarttırır. Sonra başka bir iş bulur ama yine Yusuf’un engeliyle karşılaşır.
Yakın arkadaştan darbe
Kendi mesleğini yapamaz hale gelen, yaşayabilmek için kah serada domates toplayan, kah evlere temizliğe giden Keziban, kendisini her seferinde bulan, tehdit mesajları gönderen, telefonla ulaşıp tehditler savuran, küfür ve hakaretler eden eşinden kurtulabilmek için adli makamlara defalarca dilekçe verir ama bir sonuç alamaz. Her şeye rağmen ayakta durmaya çabalayan Keziban Fethiye’deki arkadaşıyla bir otelin kuaför salonunu kiralar. Fakat kısa bir süre sonra ortağı olan kadına ulaşan Yusuf, onu ikna ederek Keziban’dan ayrılmasını sağlar. Keziban bu kiralamayı yaparken ortağı olan kadına verdiği parayı geri isteyince, kadın telefondan bir mesaj atarak, eşi Yusuf’un mahkemede kendi lehine şahitlik yapması durumunda 30 bin lira teklif ettiğini ve bu parayı aldığında ona olan 1800 lira borcunu bahşişiyle birlikte geri ödeyeceğini söyler.
Umudu 19 Eylül’deki dava
Yakın arkadaşından da darbe yiyen Keziban’ın şimdi bir tek umudu var. O da, son açtığı boşanma davasının 19 Eylül’de yapılacak duruşması.. Bu duruşmada, hayatını kabusa çeviren Yusuf Aydemir’i hayatından ebediyen çıkaracak kararın çıkmasını canı gönülden bekliyor. Umudu var ancak heyecanı da, endişesi de umudundan daha fazla. “Beklediğim karar çıkarsa eğer o gün benim doğum günüm olacak” diyor. Yaşadıklarını anlatırken gözyaşlarına boğulan talihsiz kadın, “Yaklaşık 20 yıldır çektiklerimi bir ben bir Allah bilir. Yıllarca köle gibi çalıştım, hem kendisine, hem ailesine baktım. Ev aldım, iş yeri açtım, hiçbiri yetmedi. Yıllarca onun içkisi, kumarı, hovardalığından kaynaklanan borçlarını ödedim. Aslan gibi bir evlat verdim ama bunların hiçbiri yetmediği gibi üstüne bir de sürekli dayak yedim. Onun yüzünden canım evladımdan uzaklaşmak zorunda kaldım. Aylardır kaçak hayatı yaşıyorum. Ne yapıp edip buluyor, ulaşıyor, binbir küfürler, hakaretler ve tehditlerle kabus yaşatıyor. Başvurmadığım merci kalmadı ama ne hikmetse bu adama kimse bir şey yapamıyor. Kaş’ta adli mercilerde sırtını dayadığı birileri var, onların verdiği güvenle tehditler savuruyor. Yetkililere sesleniyorum, ben artık canımdan endişe ediyorum. Bir şeyler yapmak için illa benim ölmem mi gerekiyor” diye isyan ediyor.
Yunus ERDOĞAN