Dün yakın bir arkadaşımın 40 gün önce vefat eden oğlunun mevlidi şerifi için Uncalı Mezarlığındaydık.
Günlerden Cuma olması münasebetiyle, gerek cenaze defin işlemleri ve mezar ziyaretleri, gerekse mezarlık camiine Cuma namazı kılmaya gelenlerle resmen dolup taşmıştı..
Arkadaşım, oğlunun hayrına pişi pişirtip dağıtırken, mezarlığa gelenlerin aldıkları her pişiden sonra, “Allah kabul etsin” temennileri yüreklere su serpiyordu..
Uncalı mezarlığında disiplin terbiye anında göze çarpıyordu. Cenazeleri olmasından dolayı üzgünlükleri yüzlerine yansıyan insanların işlerinin tıkır tıkır yürümesinin yanı sıra, cenaze araçlarının birisinin gidip, bir başkasının gelmesi gözlerden kaçmıyordu..
Çıplak gözle gördüklerimizden sonra, Büyükşehir Meclisi’nin geçen ayki toplantısında muhalefet üyeleri tarafından bile, “En mükemmel hizmetin verildiği kurum, mezarlıklar müdürlüğü olsa gerek” söylemleri aklımıza geliverdi..
Pişi dağıtımı bitmeye yüz tutmuş, biz de ayakta durmaktan bayağı bir yorulmuştuk ki, Baş şoförün, “Size birer çay ikram edebilirim” daveti üzerine, idari binaya geçtik. Tam çaylarımız gelmiş, yudumluyorduk ki, odaya genç yaşlarda bir delikanlı girmiş, “Bir cenazemiz var. Merhum benim dedem olur. Yozgat’a götürteceğiz bize nasıl yardımcı olabilirsiniz” diye sorunca, Baş şoför arkadaş evrakları istedi ki, genç adam, “Cenazemiz Cemevi’nde.. Yıkanıp, kefenlenecekmiş. Bizden de 500 TL para istendi. Bizim ekonomik durumumuz iyi de değil” demez mi?
Kendimi birden gelişmenin içerisine atma gereği hissettim. Baş şoför arkadaşa dönüp, “Böyle bir para talebi sizce normal bir durum mu?” diye sordum, baş şoför arkadaş parmağıyla bir dakika dercesine işaret yaptı..
Cenaze sahibi gence hitaben de, “Cenazenin başında kim varsa o kişiye aç telefonu, yıkama-kefenleme işlerine başlamasınlar” dedi. Genç adam telefonuna sarılıp, konuyu karşıdaki tanıdığına aktardı –ki daha işlem başlamamış.. Çok geçmedi. Birkaç dakika sonra cenaze sahibi gencin telefonu çalıyordu. Telefonu açan Cemevi yetkilisi olacak ki, yıkama kefenleme işlemi başlatılmış. Yani bir diğer anlamda 500 TL olan para talep çalışmalarına start verilmiş.
Baş şoför arkadaş isyan ediyordu. “Kefen ve tabutu hiç bir karşılık beklemeden Büyükşehir Belediyesi olarak biz veriyoruz, vatandaşa yapılana bak” diye..
Daha önceleri Cemevi yöneticileriyle yakınlığıyla bildiğim Hüsnü Şahin’i telefon ile aradım, teline bakmadı. Vakit öğle saatleriydi. Hüsnü Şahin Cuma namazına da gitmezdi ama telefonunu niye açmamıştı ki?..
Alevi olan ve sosyal etkinliklerde hakikaten çok faal olmasıyla bilinen, yardım sever, dost bir insanı aradım-ki, isim vermeyeceğim zira, yaptığı iyiliklerin konu edilmesinden kendisi hiç hoşlanmaz, gelişmeleri anlattım.
Telefonda uzunca bir süre sessizlik oldu. Alo, alo dememle, “Hay Allah. Daha önce de bu tür sorunlar ile ilgili söylemler kulağımıza geldi ama böyle bir şeyi senden duymak hakikaten beni şaşırttı. Demek ki duyduklarımız sadece söylemden ibaret değil, gerçekmiş” dedikten sonra, Cemevi Dernek Başkanı Tufan Erol’un cep telefon numarasını istedim. Bana mesajla gönderdi.
Sayın Tufan’ı aradım, kendimi tanıttıktan sonra gelişmeleri aktardım.
Başkan, “Her öyle söz sarf edeni Cemevi yetkilisi mi sanıyorsunuz. Bizim dernekte böyle bir şey asla söz konusu bile olamaz” demesiyle, “Bir dakika başkan bir dakika. Ben gelişmelere bizzat şahit olan ve üzüm yeme peşinde olan mağdur bir vatandaş için sadece gönüllü bir aracıyım. Size rahmetlinin torununu veriyorum” diyerek telefonu uzattım.
“Başkanım yıkama-kefenleme işlemi için 500 TL vereceksiniz. Vermezseniz cenazenizi alamazsınız denildi bana. Bunu söyleyen Cemevi’nin cenaze aracını kullanan Ali isimli bir ayağı aksayan kişi. Hatta Cemevi’nin kapısını anahtarıyla bizzat kendisi açtı. Bizim yanımızda o kadar paramızın olmadığını, bağış için takdir bize bırakılsa gücümüz nispetinde tabi ki yapabilirdik” söylemlerini ardı ardına Başkan’a aktardı.
Ve Baş şoför arkadaş devreye girdi, ekonomik durumları iyi olmayan vatandaşların cenazesini Büyükşehir Belediyesi olarak Cemevi’nden aldırtıp uçakla Ankara’ya gönderildi. Ankara’dan da Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne ait cenaze aracı merhumu bugün Esenboğa Havalimanından alıp, Yozgat’a memleketine götürüp defin işlemi gerçekleşecek.
Aslında burada söylenecek çok şey tabi ki var..
Nasıl at sahibine göre kişner ise, bence Cemevi’nde yaşanan böylesine nahoş ve aynı zamanda hiç kimse tarafından tasvip edilmeyecek gelişmeler dileriz bir daha asla yaşanmaz.
Cenaze sahibi gencin adı Erkan Oba..
Vefat eden yaşlı dedemizin ismi Abidin Oba..
Allah rahmet eylesin.,
Geride kalanlara sabır versin…