CHP’de parti içi demokrasi
Çavuşoğlu’nun istifasıyla CHP’de demokrasinin olmadığına resmen inanmayan başladım.
Yaşananlar bize aynı zamanda CHP’de kişisel özgürlüğün olmadığını da gösterdi.
Bakan Şahin’e yönelik basına yansıyan, “Sizi seviyor ve beğeniyorum. Keşke siz başkan olsanız. Başkan olmanızı isterim. Kadınlara bakış açınız çok güzel” sözleri genel merkezde rahatsızlık yaratan Çavuşoğlu’nun işte bu açıklaması başına dert açtı.
Çavuşoğlu’nun istifası bana göre erdemliktir. İstenmeyen bir yerde kalmasının bir anlamı olmadığını bildiği için böyle bir karar aldı. Yani birileri gibi koltuğa yapışıp kalmadı.
Yukarıda belirttiğim gibi Çavuşoğlu’nun istifasını önemsiyorum. Aynı zamanda da yadırgıyorum. Sosyal demokrat geçinen bir partide insanlar özgürce düşüncesini, hissettiklerini, duygularını anlatamıyorsa bu düşündürücüdür. CHP’lilerin bu konuda oturup bir değerlendirme yapmasında yarar var.
Çavuşoğlu’na baskı yapıp istifasını isteyen genel merkez, aynı duyarlılığı neden İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı için yapmadı.
29 Ekim kutlamaları esnasında askerlere “Sizin korumanız gereken cumhuriyete biz sahip çıkıyoruz” diye bağıran Salıcı, resmen darbe çağrısı yapmıştı.
Salıcı’nın çıkışını doğru bulmayan Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, grup toplantısında “Darbelerden medet umanların CHP’de yeri yok” diye tepki göstermişti.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin ise, “Böyle bir şey kabul edilemez tabi. Ancak sosyal demokrat geleneğinden gelen Salıcı’nın böyle konuşabileceğine ihtimal vermiyorum” diyerek olayın yanlışlığına dikkat çekmişti.
MHP’nin ‘Ya sev ya terk et’ sözü kadar tehlikeli olan bu sözü kabul eden, içine sindiren zihniyet, maalesef bir bayanın bir bayana masumane ve iyi niyetle söylemiş sözlerini kabul etmiyor. Bu da ancak CHP’de olur. Demek ki CHP’nin parti içi demokrasisi buymuş. Yazık, çok yazık.