CHP’yi bu operasyon kurtaramaz..

Abone Ol

Öğrendik ki..

Kemal Kılıçdaroğlu, “CHP’yi kurtarmak için” düğmeye basmış..

Ne yapmış?

30 Mart yerel seçimlerindeki başarısızlık nedeniyle parti üst yönetiminde değişiklik yapıp 6 kişiyi görevden almış, yerine başka isimler getirmiş..

Bu isimlerden en dikkat çekeni de Umut Oran..

Umut Oran, Ak Parti’nin içinden attığı ve CHP’nin kucak açtığı “paralel örgüt”ün adeta sözcüsü gibi hareket ediyormuş..

Seçmenin, “paralel örgütle yaptığı işbirliği nedeniyle CHP'yi cezalandırmasının faturasını ödemeli”ymiş..

Yeni yönetimde dikkat çeken bir başka ayrıntı..

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için Mustafa Sarıgül'ün adaylığında etkin rol oynayan Örgütlerden Sorumlu Genel Başkan yardımcısı Adnan Keskin de koltuğunu kaybedenlerden biri..

Vitrin değişikliği ile yerel seçim öncesi CHP'de “5'li Komisyon” olarak bilinen aday belirleme komisyonu üyelerinin 5’inden 4'ü de MYK dışında kaldı..

Bu komisyonun üyeleri Adnan Keskin, Umut Oran, Gökhan Günaydın ile Genel Sekreter Bihlun Tamayligil koltuklarını kaybetti..

Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan ise yerini korudu..

Diğer Genel Başkan yardımcıları Sezgin Tanrıkulu, Faik Öztrak, Yakup Akkaya, Faruk Loğoğlu, Haluk Koç, Erdoğan Toprak, Sencer Ayata ve Emrehan Halıcı da görevlerine devam edecek..

Gürsel Tekin ise Genel Sekreter yapıldı..

Bütün bunları görünce..

“CHP kendini yeniliyor, artık kendini bulacak” diye umuda kapılmayın derim..

Teşbihte hata olmazmış..

“Bir kaz kuğu kılığına girse yine de kaz kalır” şeklinde bir deyişimiz vardır..

Değişmiş gibi görünen ama aslında aynı kalan kişi ya da kurumlar için söylenir..

CHP’de kimi görevden alırsanız alın, onun yerine kimi getirirseniz getirin, fark etmez..

“Vatandaşla gündemleri asla bağdaşmayan” CHP yenilenmiş falan olmaz..

Kaldı ki..

Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaptığı “vitrin değişikliği harekatı” CHP’yi değil, “kendini kurtarma” operasyonudur..

Umut Oran, kendi kafasına göre mi Cemaat’i CHP’ye yaklaştırdı?

Mustafa Sarıgül’ü Adnan Keskin mi “aday” yaptı?

Gürsel Tekin’i Bihlun Tamaylıgil mi yönetimden uzak tuttu?

Antalya’da Mustafa Akaydın’ı Gökhan Günaydın mı aday yaptı?

Muratpaşa’da “aday krizi”ni kim yarattı?

“Sağdan devşirme adaylar”ı vitrine kim çıkardı?

Bunların hepsi, bizzat Kemal Kılıçdaroğlu’nun bilgisi ve onayı dahilinde gerçekleşti..

Dahası var..

Kemal Kılıçdaroğlu, seçim kampanyası süresince “millete umut dağıtmak” yerine, sadece “Başbakan’a hakaret etmeye” yoğunlaşmadı mı?

17 Aralık sürecinde..

“Bir hukuk devletinde, mahkeme kararları olmadan hiç kimseyi hırsız-arsız-yolsuz-suçlu ilan etmek bize yakışmaz” demesi gereken Kılıçdaroğlu, bunu yapmadığı için halka güven veremedi..

Kılıçdaroğlu’nun seçim konuşmalarını görevden aldığı bu kişiler mi hazırlayıp, “çık bunları konuş” dedi?

Tansu Çiller’in “2 anahtar”, Deniz Baykal’ın “her kadına maaş” gibi ayağı yere basmayan uçuk vaadlerine benzer şekilde, “mazot 1 lira olacak” diyen Kılıçdaroğlu buna çocukları bile inandıramadı..

Öte yandan..

Bir de CHP’lilerin, “kendini herkesin üzerinde gören, her şeyi en iyi kendilerinin bildiğini zanneden, karşı görüşlere tahammül edemeyen” genel bir yapısı var..

Bunların hepsini üst üste koyduğunuzda..

“CHP yerel ve genel seçimlerde niye yüzde 28’in altında kalıyor” sorusunun cevabı kendiliğinden ortaya çıkıveriyor..

CHP’deki görev değişiklikleri, CHP’ye gönül verenleri pek umutlandırmasın..

Şu anda CHP “bitmiş” durumda..

Kılıçdaroğlu CHP’yi değil, kendini kurtarmaya çalışıyor..

CHP’ye Baykal ve Kılıçdaroğlu gibi “laiklik ve cumhuriyet” siyaseti yapan değil, “insan” siyaseti yapan bir lider, bir genel başkan lazım..

Örneğin..

“Seçimler öncesi yürütülen kaset siyasetinin Türkiye'de artık bittiğini düşünüyorum” diyebilen, Türkiye Barolar Birliği eski Başkanı Metin Feyzioğlu gibi “akıllı-akılcı ve barışçı” biri lazım..

Ben böyle düşünüyorum..