Antalya’da CHP ve onun yılmaz savunucuları ki; -buna Antalya basınındaki bazı kalemler- dahil, literatürümüze yeni bir “algı sloganı” eklediler: “SÜRGÜN İŞÇİLER!” (Aklıma nedense Hasan Kaçan’ın Sürgün İnek filmi geldi!)
Prof. Mustafa’nın giderayak Menderes TÜREL’e attığı “gereksiz ve lüzumsuz” personel kazığına dikkat çekmiyor Antalya sevdalısı(!) medyamız. Ama lüzumlu yerlere istihdam edilen personele hemen isim buldular: Sürgün işçiler! Üstüne bir de İbradı, Akseki ve Gazipaşa gibi güzide ilçelere sürgün memleket yaftasını yapıştırdılar. Ne ayıp!
Utanmasalar, buralara ‘Sibirya’ diyecekler!
Görünen o ki, iş yapmadan maaş almaya alışmış –alıştırılmış- bir zihniyet var karşımızda. Hem suçlu hem güçlü misali, üste çıkıp Menderes TÜREL’e ayar vermeye çalışıyorlar. “CHP’li personeli sürgüne gönderiyorsun! Akaydın’dan intikam alıyorsun! CHP’lilere dokunma, bırak volta atsınlar!” demeye getiriyorlar.
Aşk olsun sayın TÜREL! Bilmez misiniz CHP’liler çalışmayı sevmez, halka hizmet nedir bilmez. Onlar için her yer vatan toprağı değildir. Verdiniz ellerine kazma-küreği, yolladınız ilçelere. Haksızlık bu! Onlar çalışmayı beceremez ki.. Bırakın garipleri, Büyükşehir Belediyesi’nin barakaları(!) arasında gezip tozsunlar. Kahvelerini yudumlayıp keyif yapsınlar..
Yok yahu; alaya almıyorum, gayet ciddiyim. Onların istediği de bu, ellerinden gelen şey de bu. Akaydın döneminde ne şantiye gördüler ne de bir yol çalışması. Adamlar haklı, iş bilmiyorlar! Yani siz, Prof. Mustafa’nın son dönemde işe soktuğu –pardon, maaşa bağladığı- personelin, “lüzumlu personel(!)” olduğunu düşünmüyorsunuz değil mi? Şayet öyle olsaydı, lüzumlu işlerde görevlendirildiler diye böyle kıyameti koparmazlardı.
Gidin bu sızlanan personele tek tek sorun bakalım, belediyenin hangi birimine, hangi işi yapmak için alınmışlar? Bugüne kadar ki mesailerini nereye harcamışlar ve hangi hizmetlerde bulunmuşlar?
Hepimiz biliyoruz ki, samimi olarak çalışan bir insan şikayet etmez, gayret eder. İşini mütevazi bir şekilde yapar ve böyle bir kurumda çalıştığı için haline şükreder. Zira, dışarıda asgari ücretle çalışmaya razı binlerce işsiz olduğunu bilir. Kirasını ödeyemeyen, evine ekmek götürme telaşında olan yüzlerce insan olduğunu bilir. Bu kadar yüksek maaş alıp, üstüne bir de sızlanmanın vicdansızlık ve nankörlük olduğunu da gayet iyi bilir.
Öte yandan, bilgisayarı oyun makinesi olarak gören, iki satır yazıyı bir araya getirip yazamayan teknoloji ve edebiyat fukarası ne kadar partizan varsa, maaşa bağlayacaksın.. Ama bari bir işe yarasınlar düşüncesiyle ellerine kazma-kürek verilip sahaya sürülünce, feryat-figan edeceksin. Yok öyle!
Büyükşehir Yasası kapsamında Gazipaşa’dan Kaş’a, her semte ve her mahalleye hizmet götüreceksin ama buralara personel götürmeyeceksin. Niye? Ee, bunlar Prof. Mustafa’nın çalışmayan işçileri! Bunlar CHP’li, bunlara dokunamazsın, bunları çalıştıramazsın!
Antalya cennet, Gazipaşa ve Akseki Sibirya! Bunları oralarda görevlendirirsen ciyak ciyak bağırırız, adına sürgün deriz! Sevsinler..
Koskoca Antalya Büyükşehir Belediyesi, sizin keyfinize göre hareket edecek öyle mi? Siz halen o koltukta Prof. Mustafa mı oturuyor sanıyorsunuz? Sürgün algısı oluşturmaya çalışanlar unutmasın ki, birinci başkanlık döneminden çok daha güçlü ve tecrübeli bir Menderes TÜREL var o koltukta. Öyle iki ciyaklamaya papuç bırakacağını sanıyorsanız, ancak kendinizi kandırırsınız, Antalya halkını değil..
Velhasıl; Antalya’yı cennet, uzak ilçeleri cehennem gibi görmek ve göstermeye çalışmak sağlıklı bir ruh hali değil. CHP zihniyeti, bunu yıllardır yapıyor. Ne yazık ki, bölge ırkçılığı yapmak, halkı aşağılamak CHP’nin süregelen kronik bir illeti olarak karşımızda duruyor.
Bu aşağılamalara maruz kalan başta Akseki, İbradı ve Gazipaşa gibi uzak ilçeler, bunu hak etmeyecek kadar nadide bir coğrafyaya ve hoşgörüye sahip bölgelerimiz. Sanırım buralarda yaşayan ve CHP’ye oy vermeyi düşünen vatandaşlar, bu aşağılamalardan sonra bir daha düşünecekler.
7 Haziran akşamı, bu “Sürgün” ilçelerimizin sandıklarının açılmasını ve yöre halkının cevabını heyecanla bekleyeceğim..