Kök hücre bağışının önemine değinen Türk Kızılayı Batı Akdeniz Kök Hücre Bölge Sorumlusu Pınar Gümrükçüoğlu, “Bu süreç bizlere bir kez daha göstermiştir ki Kızılay’ın faaliyetlerinin sürekliliği değerli bağışçılarından aldığı güç ve destekle mümkün olmaktadır. Toplumsal dayanışmanın her zamankinden önemli olduğu şu günlerde siz değerli bağışçılarımızı kan ve kök hücre bağışı için kan bağışı noktalarımıza davet ediyoruz. Covid-19 kan ve kök hücre bağışlarını olumsuz yönde etkiledi” dedi. TÜRKÖK’ün 7 Kasım 2013 tarihinde Sağlık Bakanlığı ve Türk Kızılay arasında imzalanan protokol ile başladığını hatırlatan Gümrükçüoğlu, “Yaşam boyu kendi kendini yenileme ve tamamen olgun hücrelere dönüşen kök hücre kazanım ve koordinasyon birimi bilme kapasitesine sahip hücrelerdir. İhtiyaç olduğu zaman kendilerinden sonraki hücrelere farklılaşarak hücrelerin gelişimini, olgunlaşmasını ve çoğalmasını sağlarlar. TÜRKÖK, Sağlık Bakanlığı’nın, kemik iliği nakli bekleyen hastalar ve çok sayıda gönüllü vericiye ait doku grubu antijeni bilgilerinin depolandığı Kemik İliği Bankasının (KİB) kurulması ve kemik iliği nakli ile ilgili merkezler arasında koordinasyonun sağlanması için oluşturduğu merkezin adıdır. İmzalanan protokolle Türk Kızılay kök hücre bağışçısı kazanımı, eşleşme ve nakil planlama süreçlerinin takibi görevini üstlenmiştir” diye konuştu.
Yüzde 62’si erkek
Gümrükçüoğlu, ‘Kök Hücre Kazanım ve Koordinasyon Birimi’ hakkında bilgi vererek, “Türk Kızılay Kan Hizmetleri Genel Müdürlüğü bünyesinde kurulan Kök Hücre Kazanım ve
Koordinasyon Birimi ve 13 Gönüllü Verici Merkezi (GVM) ile bağışçı kazanımı faaliyetleri
yürütülmektedir. Kök hücre bağışçı adayları sabit kan alma birimlerimize ve kök hücre için düzenlenmiş ekiplerimize başvuruda bulunabilirler. Bağışçı kazanım faaliyetleri hasta ismine yönelik yapılmamakta, nakil olmayı bekleyen tüm hastaları kapsamaktadır. 04.05.2016 tarihi itibari ile TÜRKÖK Kemik İliği Bankası’nın, Dünya Kemik İliği Bankası’na üyelik işlemleri tamamlanmış olup, yurt dışı hastalar için de ülkemize eşleşme talepleri gelmektedir. 01.07.2020 tarihi itibariyle toplam 713 bin 808 kök hücre bağışçısı adayı kazanımı sağlanmış. Bugüne kadar 2 bin 70 bağışçımızdan kök hücre toplama işlemi gerçekleştirilerek hastalara nakil işlemi tamamlanmıştır. Kök hücre bağışçı adaylarının yüzde 62’si erkek, yüzde 38’i kadın olup yüzde 67’si 18-35 yaş aralığındaki kişilerden oluşmaktadır” bilgisini paylaştı.
Kök hücre bağış süreci
Kök hücre tedavisi uygulanan hastalıkları anlatan Gümrükçüoğlu, “Kemik iliği kanserleri lenfomalar, çeşitli organ kanserleri, kemik iliğinin yetersiz çalıştığı veya çalışmadığı durumlar, kalıtsal anemiler, immün yetersizlikler, kalıtsal metabolik hastalıklarında uygulanmaktadır. Kök Hücre TÜRKÖK bağışçı kazanımı 18-50 yaş arasında bilgilendirilmiş ve onam vermiş; Hepatit B, Hepatit C, Sifiliz, HIV/AIDS geçirmemiş, kanser tanısı almamış ve kronik hastalığı olmayan sağlıklı her birey kök hücre bağışında bulunabilir. Kök hücre bağışı işlemi bağışçı adaylarından 3 tüp numune alınarak başlar. Türk Kızılay tarafından bu numuneler üzerinde bulaşıcı hastalıklar açısından serolojik testler (HbsAg, Anti HCV, Anti HIV ve Sifilis) ve kan gruplama testleri çalışılır. Uygun bulunan adayların HLA numuneleri Sağlık Bakanlığı’nın belirlediği Doku Tipleme Laboratuvarı’na (DTL) teslim edilir. Doku tiplemesi yapılan bağışçıların sonuçları TÜRKÖK Kemik İliği Bankası (KİB) veri tabanına aktarılır. Sağlık Bakanlığı tarafından bir hasta için yapılan taramalarda KİB sisteminde uygun verici tespit edilirse Kızılay tarafından kök hücre bağışçı adayına ulaşılır. Onayı alınan bağışçı adayından tekrar numune alınarak serolojik testler çalışılır. Test sonuçları uygun olan adayların HLA numunesi hastanın HLA numunesi ile karşılıklı çalıştırılması için TÜRKÖK DTL’ye teslim edilir. Bu çalışmanın sonucunda bağışçı uygun bulunursa Sağlık Bakanlığı ile koordineli olarak bağışçı ile sağlık kontrolü, kök hücre toplama tarihleri ve hangi yöntemi seçeceği hakkında görüşme gerçekleştirilir” dedi.
İki tip bağış yöntemi
İki tip bağış yöntemi olduğunu ifade eden Gümrükçüoğlu, “Öncelikle yöntem tercihi bağışçıya aittir. Ancak bazı durumlarda yöntem nakil merkezleri tarafından belirlenebilmektedir. En sık tercih edilen yöntem k periferik kök hücre toplama yöntemi olup, bağışçının damar yapısının uygun olması gerekir. Bağışçıya, 4-5 gün süre ile günde 2 kez deri altı G-CSF (Granülosit Koloni Uyarıcı Faktör) uygulaması yapılır. Bunun amacı kemik iliğinde yerleşik olarak bulunan kök hücrelerin kana geçmesini sağlamaktır. Son dozdan 2 saat sonra aferez cihazı yardımı ile 4-5 saatlik bir aferez prosedürü sonunda kök hücreler toplanır. Bağış sonrası, bağışçı kendini iyi hissedene kadar gözlem altında tutulur. Herhangi bir hastane yatışı gerektirmez. Bağıştan sonraki 2 gün içerisinde günlük aktivitelerinize dönebilir, eğer fiziksel iş gücü gerektiren aktivitelerde bulunuyor iseniz daha fazla istirahate ihtiyaç duyabilirsiniz. İkincisi kemik iliği yöntemi olup, ameliyathane ortamında anestezi altında özel bir iğne yardımı ile kalça kemiğinin arkasında (pelvis kemiği) ilerleyerek kök hücreler toplanır. Yaklaşık 1 saat süren bir işlemdir. Aynı günün akşamında veya ertesi gün taburcu edilirsiniz. Bağış sonrası ilk 2 ya da 3 hafta biraz ağrı ve tutukluk hissedebilirsiniz. İlk 2 hafta ağır kaldırmamalı, ağır sporlar yapmamalısınız. Bağıştan sonraki 2 gün içerisinde günlük aktivitelerinize dönebilir, eğer fiziksel iş gücü gerektiren aktivitelerde bulunuyor iseniz daha fazla istirahate ihtiyaç duyabilirsiniz” diye konuştu.
Bağış sonrası hasta ile iletişim
Bağıştan sonra hasta ile iletişimi anlatan Gümrükçüoğlu, “Bağıştan sonraki ilk 2 yıl boyunca, hastaya, içerisinde özel bilgiler (isim, adres, telefon numarası, şehir, ülke gibi iletişim bilgileri) içermeyen mektup yazılmasına izin verilir ve bu mektup Sağlık Bakanlığı TÜRKÖK Birimi aracılığı ile hastaya ulaştırılır. Bağıştan 2 yıl sonra hasta ile direkt iletişime geçilmesine izin verilebilir. Ancak bu görüşme hasta ve bağışçının aynı anda rıza göstermesi sonucu gerçekleşebilir. Vazgeçme, nakil planı yapıldıktan sonra sağlık muayeneniz sonrasında eğer uygun bulunursanız, eş zamanlı olarak hastaya da ağır bir tedavi süreci başlamaktadır. Bu noktada vazgeçmeniz hastada hayati tehlikeye neden olmaktadır” dedi.
Uygun donör bulmak zor
Kemik iliği ve kök hücre nakil sürecinde en zor kısmın uygun donörün bulunması olduğunu hatırlatan Gümrükçüoğlu, “Uygun donör adayının bulunması hasta ve yakınlarına verilebilecek en güzel haberlerden bir tanesidir. Kök hücre bağışçı adaylarının hem eşleşme gerçekleşme durumunda hem de nakil sürecinin herhangi bir aşamasında bağıştan vazgeçmesi hasta ve hasta yakınlarında büyük üzüntülere yol açmakta, nakil süreci ile ilgili hazırlık işlemleri başlayan hastanın hayatının tehlikeye girmesine ve ölümüne kadar giden sonuçlara neden olmaktadır. Hasta ve hasta yakınlarının yaşadıkları yıpratıcı süreçler düşünülerek kök hücre bağışçısı adayı olmadan önce süreç araştırılmalı ve bağışçı adayı olma fikrinden emin olmanız gerekmektedir. İnsanlara verilebilecek en güzel hediye yeni bir yaşam şansıdır. Kan bağış merkezlerimiz bağışlarınızı ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak üzere hazır. Bugün, yarın, gelecek hafta ve gelecek ay her zamankinden daha çok kan ihtiyacı var. Kan ihtiyacı konusunda hastanelerin bize, bizim de size ihtiyacımız var. Kan bağışı güvenli bir süreçtir. İnsanlar kan ve trombosit bağışında bulunmaktan çekinmemelidir. Türk Kızılay sadece bağış sırasında kendisini sağlıklı, iyi hisseden ve kan bağışına ait uygunluk şartlarını karşılayan kişilerden kan bağışı kabul etmektedir” şeklinde konuştu.
Kapsamlı güvenlik
Türk Kızılay çalışanlarının her kan bağışı biriminde, kapsamlı güvenlik prosedürlerini uyguladığına dikkat çeken Pınar Gümrükçüoğlu, “Kurumsal olarak alınan tedbirler gereğince hasta personeli çalıştırmamakta ve hekime yönlendirmekteyiz. Her donör için ayrı ayrı eldiven takılmakta ve eldivensiz işlem yapılmamaktadır. Donörlerin kan alım bölgesindeki cilt temizliği tüm dünya standartlarına uygun cilt dezenfektanlarıyla yapılmaktadır. Her bağışçı için kan bağışında dünya standartlarına uygun tek kullanımlık steril kan alım setleri kullanılmaktadır. Bunlar hiçbir şekilde başka bir bağışçı için kullanılmamaktadır. Her ekipte sedyelerin/yatakların üzerine örtmek amacıyla kâğıt havlu/örtü bulundurulmakta ve her bağıştan sonra yenisi ile değiştirilmektedir. Bağışçılarımız için kan bağış birimlerimizde el dezenfektanı bulunmaktadır. Bağış alanlarımız dünya standartlarına uygun dezenfektan kullanılarak temizlenmektedir. Olası ikinci bir kriz durumuna karşı ulusal kan stok seviyesinin artırılması için kan bağışı kampanyalarımız devam etmektedir. 18 Bölge Kan Merkezi, 67 Kan Bağış Merkezi, 84 Sabit Kan Alma Birimi ve günlük ortalama 150 ekip ile ortalama 300 farklı noktada 3 bin 693 personel ile kan alım faaliyetleri yürütülmektedir” şeklinde konuştu.
Kan bağış süreci
Ülkemizde en çok rastlanan kan grubunun A Rh Pozitif, en az rastlananın ise AB Rh Negatif kan grubu olduğunu hatırlatan Gümrükçüoğlu, “Yaygın olan “benim kan grubumdan çok var, lazım olmaz” algısı yanlıştır. Çok rastlanılan kan grubu aslında en çok ihtiyaç duyulan kan grubu olabilmektedir. Özellikle yapılan son çalışmalarımızla; vatandaşlarımızın www.kanver.org sitesi üzerinden kan bağışı için randevu alarak istediği yer ve zamanda kan bağış merkezine gelip sıra beklemeden kan bağışında bulunabilmektedirler. Bu uygulama ile daha kısa sürede kişiler beklemeden kan bağışı işlemlerini gerçekleştirebilmektedirler” dedi. Bilgilendirme ve onam formu doldurma ile kan bağış sürecinin başladığını anlatan Gümrükçüoğlu, “Kan bağışı için kan bağışı merkezlerine başvuru yapıldığında bağışçı adayı ilk önce kan bağışı konusunda flebotomist tarafından bilgilendirilir. Kendisine toplam 5 (beş) sayfadan oluşan formlar verilir. Bu formun içeriğinde, kan bağışçısı bilgilendirme formu
kan bağışçısı kayıt formu, kan bağışçısı sorgulama formu, kan bağışçısı adayı için ek form yer almaktadır. Doldurulacak olan bu formda kişisel bilgilerin yanı sıra kişinin özel hayatıyla ilgili sorular bulunmaktadır. Ankette özel soruların yer alması ve bağışçı adaylarının bu sorulara samimiyetle vereceği cevaplar ‘Güvenli Kan Temininin’ ilk adımını oluşturmaktadır. Paylaşılan tüm bilgiler hem etik hem de yasal olarak gizli tutulmaktadır. Sorular ve bilgilendirmeler ile ilgili her türlü merak edilen konu doktorlara ya da flebotomistlere (Kan Alma Uzmanı) danışılabilmektedir. Kan bağışı işlemi yasal bir süreçtir. Bu nedenle kimlik ve iletişim bilgileri Türk Kızılay’ın kullanmış olduğu sisteme kaydedilmektedir. Fotoğraflı, T.C kimlik numarasını içeren ve yasal olarak geçerli bir kimlik (nüfus cüzdanı, ehliyet veya pasaport) ibraz edilmesi yasa gereği zorunludur. Kayıt işlemiyle beraber flebotomistler (Kan Alma Uzmanı) tarafından kan sayımı, tansiyon, nabız, ateş ve vücut ağırlığı ölçümü yapılmaktadır. Vital Bulguların Alınması flebotomist tarafından kan sayımı/hemoglobin ölçümü ile tansiyon, nabız, ateş ve vücut ağırlığı ölçümü yapılarak formun üzerine kaydedilir” bilgisini paylaştı.
Doktor muayenesi
Doktor muayenesi ve bağış işlemi hakkında bilgi veren Gümrükçüoğlu, “Doktor tarafından doldurulan form ve vital bulgulara ait sonuçları değerlendirir ve yazılım sistemine kaydedilir. Bağışçı adayının değerlendirilmesinde öncelikli olarak kan bağışçısının sağlığı ve hasta güvenliği göz önünde bulundurulur. Uygun adaylar kan bağışı işlemi için yönlendirilir. Uygun olmayan adaylar ise nedeni açıklanarak geçici veya kalıcı olarak reddedilir. Kan bağışı işlemi kan alma işlemi, özel olarak tasarlanmış kan alma yataklarında gerçekleşmektedir. Kan bağışı işlemi, konusunda eğitim almış tecrübeli flebotomistler (Kan Alma Uzmanı) tarafından gerçekleştirilir. Kullanılan tüm malzemeler tek kullanımlık ve sterildir. Kan alma işlemi en uygun bölge olan dirsek çukurunda gerçekleşir ve yaklaşık 4-8 dakika sürer. Her kan bağışında sadece 1 ünite kan bağışlanmaktadır. İşlem sona erdiğinde kişinin, sağlık personelinin belirttiği süre kadar kan alma yatağında ve yine belirtilen süre kadar ikram alanında dinlenmesi gerekmektedir. Kan alma yatağında istirahat ederken flebotomistlerin (Kan Alma Uzmanları) gösterdiği şekilde kola bası yapılması damar dışına kanama olmaması için önem arz etmektedir. İkram bölümünde bağışçılara mineral yönünden zengin maden suyu ve bisküvi gibi ikramlar verilmektedir” dedi.
Dikkat edilmesi gerekenler
Kan bağışı sırasında dikkat edilmesi gerekenleri hatırlatan Gümrükçüoğlu, “Gerçekleşen kan bağışı günlük hayatı etkilemeyecek miktardadır. Olası olumsuz durumlara karşı dikkat edilecek bazı konular vardır. Sigara baş dönmesi ya da mide bulantısı gibi şikâyetlere yol açabileceği için bağış sonrası en az iki saat içinde içilmemesi gerekmektedir. Gün içerisinde kan bağışında bulunulan kol ile ağırlık kaldırılmaması kapanan damar duvarındaki pıhtının açılmaması için önemlidir. İlk 4 saat boyunca olduğundan fazla sıvı tüketmeye çalışılmalıdır. İkinci öğünden önce alkollü içecekler alınmamalıdır. (Alkol vücuttan sıvı atılımını artırdığı için şikâyete yol açabilir.) Sportif faaliyetlere bir gün ara verilmesi önerilmektedir. Gün içerisinde sıvı kaybını artırdığı için aşırı sıcak ortamlarda (hamam, sauna vb.) bulunulmaması gerekmektedir. Pilot, ticari araç şoförleri, tehlikeli makine operatörleri, yüksek yerlerde bedeni faaliyet gösteren meslek grupları kan bağışladıktan sonra 24 saat işlerine ara vermeleri önerilmektedir. Bağışlanan her kana her defasında, Anti-HIV (AIDS), Anti-HCV (Hepatit C), HBsAg (Hepatit B), Frengi (Sifilis) ve kan grubu ile antikor tanımlama testleri yapılmaktadır” diyerek bağışın önemini anlattı.
Esra ALTUNKES
Yüzde 62’si erkek
Gümrükçüoğlu, ‘Kök Hücre Kazanım ve Koordinasyon Birimi’ hakkında bilgi vererek, “Türk Kızılay Kan Hizmetleri Genel Müdürlüğü bünyesinde kurulan Kök Hücre Kazanım ve
Koordinasyon Birimi ve 13 Gönüllü Verici Merkezi (GVM) ile bağışçı kazanımı faaliyetleri
yürütülmektedir. Kök hücre bağışçı adayları sabit kan alma birimlerimize ve kök hücre için düzenlenmiş ekiplerimize başvuruda bulunabilirler. Bağışçı kazanım faaliyetleri hasta ismine yönelik yapılmamakta, nakil olmayı bekleyen tüm hastaları kapsamaktadır. 04.05.2016 tarihi itibari ile TÜRKÖK Kemik İliği Bankası’nın, Dünya Kemik İliği Bankası’na üyelik işlemleri tamamlanmış olup, yurt dışı hastalar için de ülkemize eşleşme talepleri gelmektedir. 01.07.2020 tarihi itibariyle toplam 713 bin 808 kök hücre bağışçısı adayı kazanımı sağlanmış. Bugüne kadar 2 bin 70 bağışçımızdan kök hücre toplama işlemi gerçekleştirilerek hastalara nakil işlemi tamamlanmıştır. Kök hücre bağışçı adaylarının yüzde 62’si erkek, yüzde 38’i kadın olup yüzde 67’si 18-35 yaş aralığındaki kişilerden oluşmaktadır” bilgisini paylaştı.
Kök hücre bağış süreci
Kök hücre tedavisi uygulanan hastalıkları anlatan Gümrükçüoğlu, “Kemik iliği kanserleri lenfomalar, çeşitli organ kanserleri, kemik iliğinin yetersiz çalıştığı veya çalışmadığı durumlar, kalıtsal anemiler, immün yetersizlikler, kalıtsal metabolik hastalıklarında uygulanmaktadır. Kök Hücre TÜRKÖK bağışçı kazanımı 18-50 yaş arasında bilgilendirilmiş ve onam vermiş; Hepatit B, Hepatit C, Sifiliz, HIV/AIDS geçirmemiş, kanser tanısı almamış ve kronik hastalığı olmayan sağlıklı her birey kök hücre bağışında bulunabilir. Kök hücre bağışı işlemi bağışçı adaylarından 3 tüp numune alınarak başlar. Türk Kızılay tarafından bu numuneler üzerinde bulaşıcı hastalıklar açısından serolojik testler (HbsAg, Anti HCV, Anti HIV ve Sifilis) ve kan gruplama testleri çalışılır. Uygun bulunan adayların HLA numuneleri Sağlık Bakanlığı’nın belirlediği Doku Tipleme Laboratuvarı’na (DTL) teslim edilir. Doku tiplemesi yapılan bağışçıların sonuçları TÜRKÖK Kemik İliği Bankası (KİB) veri tabanına aktarılır. Sağlık Bakanlığı tarafından bir hasta için yapılan taramalarda KİB sisteminde uygun verici tespit edilirse Kızılay tarafından kök hücre bağışçı adayına ulaşılır. Onayı alınan bağışçı adayından tekrar numune alınarak serolojik testler çalışılır. Test sonuçları uygun olan adayların HLA numunesi hastanın HLA numunesi ile karşılıklı çalıştırılması için TÜRKÖK DTL’ye teslim edilir. Bu çalışmanın sonucunda bağışçı uygun bulunursa Sağlık Bakanlığı ile koordineli olarak bağışçı ile sağlık kontrolü, kök hücre toplama tarihleri ve hangi yöntemi seçeceği hakkında görüşme gerçekleştirilir” dedi.
İki tip bağış yöntemi
İki tip bağış yöntemi olduğunu ifade eden Gümrükçüoğlu, “Öncelikle yöntem tercihi bağışçıya aittir. Ancak bazı durumlarda yöntem nakil merkezleri tarafından belirlenebilmektedir. En sık tercih edilen yöntem k periferik kök hücre toplama yöntemi olup, bağışçının damar yapısının uygun olması gerekir. Bağışçıya, 4-5 gün süre ile günde 2 kez deri altı G-CSF (Granülosit Koloni Uyarıcı Faktör) uygulaması yapılır. Bunun amacı kemik iliğinde yerleşik olarak bulunan kök hücrelerin kana geçmesini sağlamaktır. Son dozdan 2 saat sonra aferez cihazı yardımı ile 4-5 saatlik bir aferez prosedürü sonunda kök hücreler toplanır. Bağış sonrası, bağışçı kendini iyi hissedene kadar gözlem altında tutulur. Herhangi bir hastane yatışı gerektirmez. Bağıştan sonraki 2 gün içerisinde günlük aktivitelerinize dönebilir, eğer fiziksel iş gücü gerektiren aktivitelerde bulunuyor iseniz daha fazla istirahate ihtiyaç duyabilirsiniz. İkincisi kemik iliği yöntemi olup, ameliyathane ortamında anestezi altında özel bir iğne yardımı ile kalça kemiğinin arkasında (pelvis kemiği) ilerleyerek kök hücreler toplanır. Yaklaşık 1 saat süren bir işlemdir. Aynı günün akşamında veya ertesi gün taburcu edilirsiniz. Bağış sonrası ilk 2 ya da 3 hafta biraz ağrı ve tutukluk hissedebilirsiniz. İlk 2 hafta ağır kaldırmamalı, ağır sporlar yapmamalısınız. Bağıştan sonraki 2 gün içerisinde günlük aktivitelerinize dönebilir, eğer fiziksel iş gücü gerektiren aktivitelerde bulunuyor iseniz daha fazla istirahate ihtiyaç duyabilirsiniz” diye konuştu.
Bağış sonrası hasta ile iletişim
Bağıştan sonra hasta ile iletişimi anlatan Gümrükçüoğlu, “Bağıştan sonraki ilk 2 yıl boyunca, hastaya, içerisinde özel bilgiler (isim, adres, telefon numarası, şehir, ülke gibi iletişim bilgileri) içermeyen mektup yazılmasına izin verilir ve bu mektup Sağlık Bakanlığı TÜRKÖK Birimi aracılığı ile hastaya ulaştırılır. Bağıştan 2 yıl sonra hasta ile direkt iletişime geçilmesine izin verilebilir. Ancak bu görüşme hasta ve bağışçının aynı anda rıza göstermesi sonucu gerçekleşebilir. Vazgeçme, nakil planı yapıldıktan sonra sağlık muayeneniz sonrasında eğer uygun bulunursanız, eş zamanlı olarak hastaya da ağır bir tedavi süreci başlamaktadır. Bu noktada vazgeçmeniz hastada hayati tehlikeye neden olmaktadır” dedi.
Uygun donör bulmak zor
Kemik iliği ve kök hücre nakil sürecinde en zor kısmın uygun donörün bulunması olduğunu hatırlatan Gümrükçüoğlu, “Uygun donör adayının bulunması hasta ve yakınlarına verilebilecek en güzel haberlerden bir tanesidir. Kök hücre bağışçı adaylarının hem eşleşme gerçekleşme durumunda hem de nakil sürecinin herhangi bir aşamasında bağıştan vazgeçmesi hasta ve hasta yakınlarında büyük üzüntülere yol açmakta, nakil süreci ile ilgili hazırlık işlemleri başlayan hastanın hayatının tehlikeye girmesine ve ölümüne kadar giden sonuçlara neden olmaktadır. Hasta ve hasta yakınlarının yaşadıkları yıpratıcı süreçler düşünülerek kök hücre bağışçısı adayı olmadan önce süreç araştırılmalı ve bağışçı adayı olma fikrinden emin olmanız gerekmektedir. İnsanlara verilebilecek en güzel hediye yeni bir yaşam şansıdır. Kan bağış merkezlerimiz bağışlarınızı ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak üzere hazır. Bugün, yarın, gelecek hafta ve gelecek ay her zamankinden daha çok kan ihtiyacı var. Kan ihtiyacı konusunda hastanelerin bize, bizim de size ihtiyacımız var. Kan bağışı güvenli bir süreçtir. İnsanlar kan ve trombosit bağışında bulunmaktan çekinmemelidir. Türk Kızılay sadece bağış sırasında kendisini sağlıklı, iyi hisseden ve kan bağışına ait uygunluk şartlarını karşılayan kişilerden kan bağışı kabul etmektedir” şeklinde konuştu.
Kapsamlı güvenlik
Türk Kızılay çalışanlarının her kan bağışı biriminde, kapsamlı güvenlik prosedürlerini uyguladığına dikkat çeken Pınar Gümrükçüoğlu, “Kurumsal olarak alınan tedbirler gereğince hasta personeli çalıştırmamakta ve hekime yönlendirmekteyiz. Her donör için ayrı ayrı eldiven takılmakta ve eldivensiz işlem yapılmamaktadır. Donörlerin kan alım bölgesindeki cilt temizliği tüm dünya standartlarına uygun cilt dezenfektanlarıyla yapılmaktadır. Her bağışçı için kan bağışında dünya standartlarına uygun tek kullanımlık steril kan alım setleri kullanılmaktadır. Bunlar hiçbir şekilde başka bir bağışçı için kullanılmamaktadır. Her ekipte sedyelerin/yatakların üzerine örtmek amacıyla kâğıt havlu/örtü bulundurulmakta ve her bağıştan sonra yenisi ile değiştirilmektedir. Bağışçılarımız için kan bağış birimlerimizde el dezenfektanı bulunmaktadır. Bağış alanlarımız dünya standartlarına uygun dezenfektan kullanılarak temizlenmektedir. Olası ikinci bir kriz durumuna karşı ulusal kan stok seviyesinin artırılması için kan bağışı kampanyalarımız devam etmektedir. 18 Bölge Kan Merkezi, 67 Kan Bağış Merkezi, 84 Sabit Kan Alma Birimi ve günlük ortalama 150 ekip ile ortalama 300 farklı noktada 3 bin 693 personel ile kan alım faaliyetleri yürütülmektedir” şeklinde konuştu.
Kan bağış süreci
Ülkemizde en çok rastlanan kan grubunun A Rh Pozitif, en az rastlananın ise AB Rh Negatif kan grubu olduğunu hatırlatan Gümrükçüoğlu, “Yaygın olan “benim kan grubumdan çok var, lazım olmaz” algısı yanlıştır. Çok rastlanılan kan grubu aslında en çok ihtiyaç duyulan kan grubu olabilmektedir. Özellikle yapılan son çalışmalarımızla; vatandaşlarımızın www.kanver.org sitesi üzerinden kan bağışı için randevu alarak istediği yer ve zamanda kan bağış merkezine gelip sıra beklemeden kan bağışında bulunabilmektedirler. Bu uygulama ile daha kısa sürede kişiler beklemeden kan bağışı işlemlerini gerçekleştirebilmektedirler” dedi. Bilgilendirme ve onam formu doldurma ile kan bağış sürecinin başladığını anlatan Gümrükçüoğlu, “Kan bağışı için kan bağışı merkezlerine başvuru yapıldığında bağışçı adayı ilk önce kan bağışı konusunda flebotomist tarafından bilgilendirilir. Kendisine toplam 5 (beş) sayfadan oluşan formlar verilir. Bu formun içeriğinde, kan bağışçısı bilgilendirme formu
kan bağışçısı kayıt formu, kan bağışçısı sorgulama formu, kan bağışçısı adayı için ek form yer almaktadır. Doldurulacak olan bu formda kişisel bilgilerin yanı sıra kişinin özel hayatıyla ilgili sorular bulunmaktadır. Ankette özel soruların yer alması ve bağışçı adaylarının bu sorulara samimiyetle vereceği cevaplar ‘Güvenli Kan Temininin’ ilk adımını oluşturmaktadır. Paylaşılan tüm bilgiler hem etik hem de yasal olarak gizli tutulmaktadır. Sorular ve bilgilendirmeler ile ilgili her türlü merak edilen konu doktorlara ya da flebotomistlere (Kan Alma Uzmanı) danışılabilmektedir. Kan bağışı işlemi yasal bir süreçtir. Bu nedenle kimlik ve iletişim bilgileri Türk Kızılay’ın kullanmış olduğu sisteme kaydedilmektedir. Fotoğraflı, T.C kimlik numarasını içeren ve yasal olarak geçerli bir kimlik (nüfus cüzdanı, ehliyet veya pasaport) ibraz edilmesi yasa gereği zorunludur. Kayıt işlemiyle beraber flebotomistler (Kan Alma Uzmanı) tarafından kan sayımı, tansiyon, nabız, ateş ve vücut ağırlığı ölçümü yapılmaktadır. Vital Bulguların Alınması flebotomist tarafından kan sayımı/hemoglobin ölçümü ile tansiyon, nabız, ateş ve vücut ağırlığı ölçümü yapılarak formun üzerine kaydedilir” bilgisini paylaştı.
Doktor muayenesi
Doktor muayenesi ve bağış işlemi hakkında bilgi veren Gümrükçüoğlu, “Doktor tarafından doldurulan form ve vital bulgulara ait sonuçları değerlendirir ve yazılım sistemine kaydedilir. Bağışçı adayının değerlendirilmesinde öncelikli olarak kan bağışçısının sağlığı ve hasta güvenliği göz önünde bulundurulur. Uygun adaylar kan bağışı işlemi için yönlendirilir. Uygun olmayan adaylar ise nedeni açıklanarak geçici veya kalıcı olarak reddedilir. Kan bağışı işlemi kan alma işlemi, özel olarak tasarlanmış kan alma yataklarında gerçekleşmektedir. Kan bağışı işlemi, konusunda eğitim almış tecrübeli flebotomistler (Kan Alma Uzmanı) tarafından gerçekleştirilir. Kullanılan tüm malzemeler tek kullanımlık ve sterildir. Kan alma işlemi en uygun bölge olan dirsek çukurunda gerçekleşir ve yaklaşık 4-8 dakika sürer. Her kan bağışında sadece 1 ünite kan bağışlanmaktadır. İşlem sona erdiğinde kişinin, sağlık personelinin belirttiği süre kadar kan alma yatağında ve yine belirtilen süre kadar ikram alanında dinlenmesi gerekmektedir. Kan alma yatağında istirahat ederken flebotomistlerin (Kan Alma Uzmanları) gösterdiği şekilde kola bası yapılması damar dışına kanama olmaması için önem arz etmektedir. İkram bölümünde bağışçılara mineral yönünden zengin maden suyu ve bisküvi gibi ikramlar verilmektedir” dedi.
Dikkat edilmesi gerekenler
Kan bağışı sırasında dikkat edilmesi gerekenleri hatırlatan Gümrükçüoğlu, “Gerçekleşen kan bağışı günlük hayatı etkilemeyecek miktardadır. Olası olumsuz durumlara karşı dikkat edilecek bazı konular vardır. Sigara baş dönmesi ya da mide bulantısı gibi şikâyetlere yol açabileceği için bağış sonrası en az iki saat içinde içilmemesi gerekmektedir. Gün içerisinde kan bağışında bulunulan kol ile ağırlık kaldırılmaması kapanan damar duvarındaki pıhtının açılmaması için önemlidir. İlk 4 saat boyunca olduğundan fazla sıvı tüketmeye çalışılmalıdır. İkinci öğünden önce alkollü içecekler alınmamalıdır. (Alkol vücuttan sıvı atılımını artırdığı için şikâyete yol açabilir.) Sportif faaliyetlere bir gün ara verilmesi önerilmektedir. Gün içerisinde sıvı kaybını artırdığı için aşırı sıcak ortamlarda (hamam, sauna vb.) bulunulmaması gerekmektedir. Pilot, ticari araç şoförleri, tehlikeli makine operatörleri, yüksek yerlerde bedeni faaliyet gösteren meslek grupları kan bağışladıktan sonra 24 saat işlerine ara vermeleri önerilmektedir. Bağışlanan her kana her defasında, Anti-HIV (AIDS), Anti-HCV (Hepatit C), HBsAg (Hepatit B), Frengi (Sifilis) ve kan grubu ile antikor tanımlama testleri yapılmaktadır” diyerek bağışın önemini anlattı.
Esra ALTUNKES