Daha iyi bir Antalya için

Abone Ol

Antalya’nın dünyanın en güzel şehirlerinden biri olduğu konusunda hem fikir miyiz?

Evet…

Bir çekim merkezi midir?

Kuşkusuz…

Yılda 15-20 milyona yakın yerli ve yabancı turist ağırlıyor mu?

Tabii ki…

Turizmin yanı sıra tarım ve ticarette de adından söz ettirmiş mi?

Görünen köy kılavuz istemez.

Dünyanın en büyük organizasyonlarına ev sahipliği yaparak da dikkatleri üzerine çekti mi?

G20 Liderler Zirvesi buna en güzel yanıt…

Bu kadar güzel, narin ve gözde bir kente biz sahip çıkıyor muyuz?

Maalesef ‘evet’ diyemiyorum.

Neden mi?

Bunu bir kaç örnekle açıklamaya çalışayım.

Şöyle yüksek bir yerden kente kuşbakışı bakın. Çatılardaki günısı ve uydu görüntüsü içinizi burkacak.

Bisiklet yoluna araçların park ettiğine şahit olacaksınız.

Engelliler için yapılan yaya yolları ve rampalar keza öyle.

Esnaf, işyerinin önünü babasının malıymış gibi kullanmış.

Büfe diye açılan yerlerin nasıl da kısa sürede restoranda dönüştüğünü hep birlikte görüyoruz.

Trafikte hız sınırını takan yok.

Geceleri merkezde adeta ralli yarışları düzenleniyor.

Çocuk parklarında köpek pisliği, normal parklarda şarap şişelerinden geçilmiyor.

Kafasına esen evinin balkonunda mangal yakıp komşusunu rahatsız etmekten çekinmiyor.

Uzun lafın kısası, bu görüntüler kente yakışmıyor.

Belediyeleri ve polisi suçladığınızı duyar gibiyim.

Hayır.

Devlet kural koymuş.

Buna uymak da bizim asli görevimiz.

Biz sadece konulan kuralların, yasaların uygulanıp uygulanmadığını sorgulayabiliriz. Varsa bir uygunsuzluk, bunu devletin kolluk kuvvetlerine bildirmeliyiz.

Kısacası devlet halkının huzuru ve güvenliğini sağlamakla yükümlü. Bunun için yasalar çıkarmış. Bizim de bu yasalara riayet etmemiz zorunludur. Dolayısıyla daha iyi bir Antalya için hepimize görev düşüyor.