DEM PARTİ DENGELERİ BOZACAK MI…

Pazar günü yapılacak yerel seçimler, Doğu illerinde DEM Parti ile AK Parti arasında, Batı illerinde ise CHP ile AK Parti arasında geçecektir.

Doğu illerinde 3 büyükşehir ile 100’e yakın il ve ilçe belediyelerini 2019 seçimlerinde alan DEM, bu kez de sanırım aynı performansı gösterecektir.

Yani Doğu illerindeki dengeler bu kez de aynen devam edecektir, diye düşünüyorum.

DEM Parti’nin Doğu illerindeki performansının aynısının Batı illerinde olmayacağı aşikardır.

Batı ilçelerinde belki bir ya da birkaç ilçe belediyesini alabilirler.

“Ancak Türkiye’nin 3. büyük partisi olarak Batı illerinde alacakları oylar CHP ile AK Parti arasındaki yarışta dengeleri bozabilir…”

Şunun alını çizmekte fayda var…

DEM Parti’nin temel siyaseti “demokrasi mücadelesidir…”

Bu mücadeleyi güçlü bir şekilde, yılmadan ve yorulmadan sürdüren ve diğer partilerde görülmeyen çok güçlü bir tabana sahiptir.

Çözüm sürecinde Erdoğan ve AK Parti ile barış ve demokrasi adına iş birliği yapmıştı.

Ancak bu süreç sonuç vermeyince sol blokta yer almış ve özellikle 2018 cumhurbaşkanlığı seçiminde, 2019 yerel seçimde ve 2023 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde “demokratik talepler” dışında hiçbir beklentisi olmadan CHP ve 6’lı Masa adaylarına açık destek vermişlerdi…

Özellikle 2019 yerel seçimlerinde 11 büyükşehir belediyesinin CHP’li adaylar tarafından beklentisiz bir şekilde alınmasında;

keza 14 Mayıs 2023 cumhurbaşkanlığı seçiminde ne bakanlık ne de başka hiçbir talepleri olmadan, Kemal Kılıçdaroğlu’nun yüzde 48 oy almasında katkıları çok güçlü olmuştur.

Bütün bunları şöyle özetlemek mümkün.

“DEM Parti, iktidara karşı mücadelede, parti çıkarlarını değil, demokrasinin çıkarları ekseninde bir gelenek oluşturmuştu…”

Ve oluşan bu gelenekler sonucunda Türkiye siyasetinde dengeleri kuran ya da dengeleri bozacak olan bir parti konumundadır…

 

Bu perspektiften bakınca aday çıkarıp seçime asıldıkları başta İstanbul olmak üzere CHP’nin elindeki 11 büyükşehirin AK Parti’ye geçmesinde  etkili olabilirler…

Böyle bir sonucun çıkmasına neden olmaları durumunda ana akım solun içinde olduğu CHP ile Türkiye demokrasi güçleri, sol ve sosyalist blok, DEM ile ilişkilerini yeniden gözden geçirmek zorunda kalabilirler.

Yani iktidara karşı yaptıkları demokrasi mücadelesi ile oluşturdukları geleneklerle ters düşebilirler…

Tam da bu noktada seçime asılarak CHP’nin kimi belediyeleri kaybetmeleri karşılığında eğer “İktidar kayyum atamasına son verecek ve siyasi tutuklular serbest bırakılacaksa” bu tavır açıklanabilir, çünkü böyle bir sonuç demokrasi adına bir kazançtır.

Elbette DEM Parti ne AK Parti’nin iktidarını sürdürmesi için ne de CHP’nin iktidar olması için kurulmuş bir parti değildir..

Ancak demokrasi mücadelesinde “zamanın ruhu” denen bir olgunun varlığını da unutmamak gerekir.

 

Antalya özelinde ise; CHP’nin adayı Muhittin Böcek’e karşı olan tavırlarını anlıyorum…

Çünkü burada bir siyasi tavır söz konusudur.

Ancak aynı tavrı CHP ile AK Parti adayları arasında adeta bıçak sırtı durumda olan ilçelerde sürdürürlerse ve aldıkları oylar çöp olacaksa işte bunu açıklamaları oldukça zor olur…

Şunun bilinmesinde fayda var:

Bir partinin başarısının ölçüsü ilçelerde aldıkları oylarla değil, büyükşehirde aldıkları oylarla ölçülür…