Konyaaltı ilçesi Gürsu Mahallesi Muhtarı Özlem Saday, 20 yılı aşkın süredir Antalya’da yaşıyor. 6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremde 11 ilde yaşanan büyük felaket için depremin ikinci yıl dönümünde muhtarlık binası önünde lokma dağıtan Saday’ın Antakya’da yaşayan ailesinin de olduğu bina çöktü. Yakınlarının ölüm haberleriyle adeta yıkılan Saday, bir süre bu acıyı derinden yaşayan depremzedeler için kolları sıvadı ve görevinin başına döndü. Lokma dağıtımına Konyaaltı Kaymakamı Rahmi Köse, Konyaaltı İlçe Emniyet Müdürü Mehmet Tatar, Konyaaltı Belediye Meclis Üyeleri Hanife Aldemir Efe, Av. Müge Gezginci Ünsal, Özlem Şahin, CHP Antalya 22. Dönem Milletvekili Tuncay Ercenk, Konyaaltı Sanayici ve İş İnsanları Derneği (KONYSİAD) Başkanı İlhami Kaplan, depremzedeler ve çok sayıda mahalle sakini katıldı. Kuran tilavetinin ardından dualar edildi ve lokma dağıtımı yapıldı.
‘6 Şubat ibret olsun’
Muhtar Özlem Saday, ‘Asrın Felaketi’ olarak bilinen 6 Şubat depreminde büyük kayıplar verdiklerini, büyük acılar yaşadıklarını dile getirerek düşüncelerini şöyle aktardı: “6 Şubat’ta elbette ki büyük kayıplar verdik. Ailelerimizi kaybettik, canlarımızı kaybettik, çocukluğumuzu kaybettik, gençliğimizi kaybettik. Gidecek bir yer bulamayan, dönecek bir yer bulamayan insanlar gördük. Hasar o kadar büyük. Sadece canlar değil; insanların mutlulukları da gitti. O sebeple 6 Şubat çok büyük hasarlarla gerçekten, ‘Asrın Felaketi.’ O yüzden biz 6 Şubat’ın ikinci yılında özellikle ülkemizin gerçeklerini kabul edip, bununla ilgili önlemler, tedbirler alınması için sesimizin yettiğince söylemeye çalışıyoruz. Biz gerçeklerimizi önce kabul edelim. Ülkemiz bir deprem bölgesi, fay hatlarımız belli. Bilim insanlarımız her fay hattıyla ilgili detaylı bilgi veriyor. Bunların artık konuşulması değil, yapılması gerekiyor. Artık ne kadar daha insanın ölmesi gerekiyor bu felaketlerde. Biz ailelerimizi kaybettik. Daha kaç bin insan daha ailesini kaybedecek? O yüzden 6 Şubatlarda sevdiklerimizi anarak acımızı dindirmeye çalışıyoruz. Ama bazı gerçeklerimiz için çok rica ediyorum artık büyüklerimiz bunu yapılabilir noktaya getirsin ve 6 Şubat depremi insanlara bir ibret olsun. Önlemler alınsın. Ülkemizin hangi bölgesinde ne varsa hangi felaket varsa lütfen önlem alınsın. Çünkü dünyada en önemli şey yaşam hakkı. Yaşam hakkı için, insanlar ve aileleri için önlemlerin artık olabiliyor olması lazım.”
İlk günkü gibi taze
Antakya’da evlerini, yakınlarını büyük felakette yitiren depremzedeler de düşüncelerini ifade etti. Depremzede Osman Tursun felaketin olduğu günden bu yana acılarının hala ilk günkü gibi taze olduğunu belirterek şunları söyledi:“Depremde neredeyse bütün yakınlarımızı yitirdik. Depremden sonra İstanbul’a tedaviye gittik. Tedavi sonrası Antalya’ya geldik. Birlikte olalım diye Antalya’ya geldik, yaşamaya çalışıyoruz. Ama tabi memleketimizi de bırakamayız. Oraya sevdalıyız biz. En son Antakya’ya gittiğimizde halen bir şeylerin düzelmediğini gördük. Her yer toz, çamur içindeydi. Felaket bir şey. Acımız büyük. Hizmet yönünden de sorunlar yaşıyoruz burada. Hastanelere gidiyoruz, orada da sorunlar yaşıyoruz. Çok sağlıklı hizmet göremiyoruz. Doktorlarımız yeterli değil. Her şeyden önce parasızız. Sitemimiz çok.”
‘Ateş düştüğü yeri yakar’
Depremzede Sevinç Özkaya ise hiçbir şeyin değişmediğini, duygu olarak her gün giderek ağır olduğunu söyleyerek şunları kaydetti: “Antakya’ya sürekli gidip geliyoruz ama halen orada bir şeylerin değişmediğini görüyoruz. Bir şeyler göstermelik yapılıyor. Dün gece saat 04.17’de insanların acılarını paylaşmak istediği bir alana bile girilmesine izin verilmedi. İnsanlar orada ne yapabilir ki? ‘Ateş düştüğü yeri yakar’ derler ya bu öyle bir şey. Muhtemelen insanlar iki yılda duymaktan sıkıldı. Bu aslında insanların sıkılmasını gerektiren bir şey değil. Bazen bir şeyleri TV’de görüyorsunuz; gazetede okuyorsunuz, ‘Benim başıma gelmez’ diyorsunuz. Asla gelmesin ama geldiğinde de hatırlanması çok zor şeyler. Hala bir şey yok. Bilim insanı Prof. Dr. Naci Görür, ‘25 yılda bütün ülke depreme dayanıklı şehirler haline getirilebilirdi’ diyor. Ama biz hala hiçbir yeri yapamadık. Ben Antakya’da depreme kadar son 12 yıldır yaşıyordum. Ben oralı değildim ama çok güzel bir şehirdi. Gerçekten yıkılmadan önce ziyaret edilebilseydi, bütün insanların seveceği şehirdi. Mutlu bir şehirdi. Binalar, şehirler bile eskiye dönmüyor artık. İnşallah bu felaketleri kimse yaşamaz.”
ARZU YAVUZ