Doğru bulmadım

Abone Ol

Beğendiğim, takip etmeye çalıştığım BirGün, manşetin tamamına Başbakan Erdoğan’ın fotoğrafını koymuştu. Gazete, Erdoğan’ın gözlerine de siyah bant çekti. Ayrıca yakında kendi bünyesinde yazmaya başlayacak muhalif yazarların soyadlarını da siyah bantın üzerine yerleştirdi.
Kimdi o yazarlar?
Türkiye’de tam anlamıyla gazetecilik yapmaya çalışan, hatta bu uğurda bedel ödemiş olan Banu Güven, Ertuğrul Mavioğlu, Nuray Mert, Ahmet Şık, Ece Temelkuran ve Yıldırım Türker.
Yukarıda da belirttiğim gibi BirGün Gazetesi’ni beğeniyle takip eden biriyim. Zorluklara rağmen gazetecilik anlamında iyi işlere imza atmaya çalışıyorlar. Bu nedenle hep övgüyle sözettiğim bir kurum. Ancak dünkü manşetini doğru bulmadım. Kamuoyuna da bir şey vermemiş. Tam aksine tahrik edici bir durum sözkonusu. Bu tür haberler tarafları karşı karşıya getirir. Muhalefet adına yapılan bu tür çalışmalar bana göre topluma zarar veriyor.
Açıkçası, siyah bant üzerinde adı bulunan yazarların konu hakkındaki düşüncelerini merak ettim. Bilgileri var mıydı? Onların onayıyla mı yapıldı? Nasıl bir tepki verecekler?
İşte bu soruların cevabını zaman kaybetmeden aynı gün verdiler.
İlk tepki Banu Güven’den geldi. Güven, “Bizim işimiz gözleri açmak. Gazeteci olarak derdimiz, sadece Başbakana muhalefet değildir. Olmadı. BirGün’de adımın geçtiği ilandan bugün haberdar olmam da kabul edilemez” diye tepki gösterdi.
Gazetenin anonsladığı yazarlardan bir diğer olan Nuray Mert ise, “Bana danışılmadan yapılmış bir iştir. Lanse ediliş şeklini tasvip etmiyorum. Çok yadırgadım. Bu anlayışta olan gazete ve ekiple devam etmek istemiyorum” dedi.
Yıldırım Türker de olaya tepki gösteren yazarlardan. Türker, “Bugün BirGün Gazetesi’nde dev Erdoğan fotoğrafının gözlerini örten kara bantın üstündeki isimlerden Türker ile bir ilişkim yoktur. Hayatım boyunca kendimi kimsenin gözüne kara bant olma işleviyle tanımlamadım. Tanımlanmasına da izin verecek değilim” diyerek isyanını ortaya koydu.
Ahmet Şık de, maksadını aşan kötü bir çalışma olduğunu belirterek, “BirGün’deki reklamın meramını anlıyorum. Susturulanların yeri olarak gazeteyi, susturan kişi olarak da sistemi temsil eden Başbakan Erdoğan’ı gösteriliyor. Ancak Başbakan bir figür, sistemin kendisi değil ve eleştirinin de tek kişiye indirgenmesi doğru değil” dedi.
Sözü geçen yazarların muhalif olduğunu herkes biliyor. Bunu hiçbir zaman saklamadılar. Bu nedenle bedel ödediler, işsiz kaldılar. Ancak hep doğruları yazmaya çalıştılar. Bugünlere gelmelerinde de bu dik duruşları etkili oldu. Yeni yazacakları bir gazeteyi daha yolun başında iken eleştirme cesareti göstermeleri ayrıca takdir edilmesi gereken bir durum.
Olayı doğru tahlil eden bu yazarların açıklamalarını kendi adıma destekliyorum. BirGün Gazetesi’nin de bu tür yanlışları bir daha yapmamasını diliyorum.