Doping paradoksu
Adı cadde ve spor salonuna verilerek onore edildi.
Hâlâ Kepez’de Fabrikalar Mahallesi’nde bilinen bir caddede ilk Olimpiyat Şampiyonu olması nedeniyle ismi yaşıyor.
2004 yılında kariyerinin henüz başında Avrupa Gençler Atletizm Şampiyonası’nda doping cezası alarak spor yaşamı iki yıl sekteye uğradı.
Yeniden piste çıktı ve ülkemize 2012 yı- lında büyük gururlar yaşattı.
Gençlik Spor Müdürlüğü tarafından başarı- larından dolayı kendisine 2575 cumhuriyet altını ile taltif edildi.
Orta mesafe atleti Aslı Çakır Alptekin.
Kariyeri başarılarla dolu, özellikle 1500 metre rekortmeni geçtiğimiz uluslararası spor mahkemesi CAS tarafından 8 yıl müsabakalardan men edildi.
Aldığı ödüller başta olmak üzere yaklaşık 1.7 milyon liralık cumhuriyet altınlarının bedelini iade etmesi bekleniyor.
Hacettepe Üniversitesi yaptığı bir araştırma ile gerçeği gözler önüne seriyor.
Türkiye’de her yedi sporcudan biri dopingli.
Nevin Yanıt, Eşref Apak ve son kurban Aslı Çakır Alptekin.
Bir defa bu durumdan başı yanan biri niye yoğurdu üfleyerek yemeyi düşünmez anlamış değilim.
Atletizmde Tükiye’de bir gelenek haline gelen sporcu-antrenör ilişkileri maalesef profesyonellikten uzak olunca özel hayata doğru eviriliyor.
Suç sadece sporcularda mı, tabii ki değil?
Bu cezalarda en büyük pay sahiplerinden biri de federasyonların işgüzarlığından kaynaklanmaktadır.
Yeterli bilgiye sahip olmayan kişilerin federasyonun başına geçmesi maalesef böyle travmayı da beraberinde getiriyor.
Spor Bakanlığı’nın ülkemizde göz ardı edilen federasyonlara gerekli denetimler yönünden eksikliği oldukça hissedilmektedir.
2012 Londra oyunları öncesi yakalanan İtalyan atlet AlexSchwazer’in doping ilacını Antalya’dan aldığını söylemesi ve bunun üzerine eczanelerden rahatlıkla doping ilacı temin edilebildiğinin kanıtlanması,
Türkiye’nin 1950’lerden kalma ve psikosomatik ilaçlar haricinde neredeyse her tür ilaca reçetesiz erişimi mümkün kılan eczacılık yasaları ve bu yasaların uygulanmasında da ciddi eksiklikler oldu- ğunu gösteriyor.
Ülkemizde anti-doping çalışmaları bakımından şu andaki süreci bir 'geçiş dönemi' olarak görmek de mümkün.
Türkiye’de ilk defa uluslararası standartlarda, ciddi bilimsel kıstaslarla doping kontrolü yapılıyor,
ilk defa numune toplanmasında ba- ğımsız bir kuruluşa sahip olmanın meyveleri toplanıyor,
bu meyveler şimdilik acı olsa da. Çıkan sonuçlar her ne kadar Türk sporu için son derece üzücüyse de,
olimpiyat yolunda doping sadece bizim sorunumuz değil. Sağlıklı yaşam için dopingsiz spor yapın.
Sporla kalın.