Ekonomist Erol Karabulut, Türkiye’de döviz kuru üzerindeki yapay baskının ekonomik dengeleri bozduğunu ve özellikle turizm sektörü için büyük bir tehdit oluşturduğunu belirtti. Türkiye’de enflasyon hesaplama yöntemlerinde yapılan değişikliklerin ve dövize uygulanan kontrollü müdahalelerin, fiyat karşılaştırmalarını sağlıklı olmaktan çıkardığını vurgulayan Karabulut, döviz kurunun gerçek değerinin yüzde 20-25 oranında altında seyrettiğini öne sürdü. Bu durum, özellikle döviz üzerinden fiyatlandırma yapan turizm işletmelerini büyük bir belirsizliğe sürükleyerek, maliyet hesaplamalarında ciddi hata payları oluşturuyor. Turizmin Türkiye ekonomisindeki önemli gelir kaynaklarından biri olduğunu hatırlatan Karabulut, mevcut politikaların uzun vadede sektöre zarar vereceğini belirtti.
Enflasyon ve kur
Türkiye’de 2023 sonlarından itibaren döviz kurlarında gözlenen hareketlilik, 2024 yılı ortalarına kadar yıllık bazda yüzde 50-60 oranında artış göstermişti. Ancak 2024 itibarıyla döviz kurundaki artış hızının yavaşladığı ve yüzde 20-25 seviyelerine gerilediği görüldü. Karabulut’a göre, ABD ve Avrupa Birliği ülkeleri ile Türkiye arasındaki enflasyon farkı, bu düşüşü açıklamak için yeterli değil. Türkiye’de resmi enflasyon oranlarının en az yüzde 20 oranında düşük gösterildiğini savunan Karabulut, bu ortamda döviz kurunun da aşağı yönlü baskılanmasının gerçek piyasa dengesini bozduğunu ifade etti. Bu dengesizlik, başta turizm sektörü olmak üzere döviz bazlı çalışan tüm sektörleri olumsuz etkiliyor. Karabulut, turizmcilerin ve ihracatçıların kur beklentilerini rasyonel bir çerçevede belirleyemediğini, bu yüzden maliyet hesaplamalarında ciddi belirsizlik yaşandığını belirtti.
Turizmde fiyat krizi
Turizm sektörü, büyük ölçüde döviz üzerinden fiyatlandırma yaptığı için kurdaki oynaklık doğrudan fiyat politikalarını etkiliyor. Karabulut, 2025 ve sonrası için döviz kuruna yönelik tahmin yapılamamasının turizm sektöründe fiyatlandırma stratejilerini ciddi şekilde zorlaştırdığını vurguladı. Türkiye’nin turizmde küresel rekabette avantaj sağlaması için fiyat avantajına sahip olması gerektiğini ancak döviz kurunun yapay olarak düşük tutulması nedeniyle bunun mümkün olmadığını ifade etti. Döviz kurunun gerçek değerinden uzak olması, Türkiye’deki turizm gelirlerinin rakip ülkelere kıyasla daha yavaş artmasına yol açabilir. Kur baskısı, turizm sektöründeki işletmelerin yanlış fiyatlandırma kararları almasına neden olarak hem turist sayısını hem de sektörün gelirlerini olumsuz etkileyebilir. Turizmdeki gelir kaybının yanı sıra otellerin, acentelerin ve diğer sektör paydaşlarının maliyet hesaplamalarında ciddi dalgalanmalar yaşaması, sektörün finansal sürdürülebilirliğini tehdit ediyor.
‘İhracatçılar da riskte’
Karabulut, döviz kuruna yönelik müdahalelerin sadece turizm sektörünü değil, genel olarak Türkiye’nin dış ticaret dengesini ve tüm ihracatçıları olumsuz etkileyeceğini belirtti. Piyasa dinamiklerine uygun bir kur politikası benimsenmemesi durumunda, Türkiye ekonomisinin uzun vadede daha büyük dengesizliklerle karşılaşacağını ifade eden Karabulut, “Mevcut ekonomik politikaların sürmesi halinde turizmciler ve ihracatçılar önümüzdeki yıllarda ciddi finansal zorluklarla karşılaşabilir. Kurun serbest piyasa koşullarına uygun hale getirilmemesi, yatırımcıların ve işletmelerin öngörülebilir bir ekonomik ortamda plan yapmasını imkânsız hale getiriyor. Önümüzdeki dönemde Türkiye’nin kur politikalarının nasıl şekilleneceği büyük bir soru işareti olmaya devam ediyor. Ancak mevcut veriler ışığında, sektör temsilcilerinin ve ekonomistlerin uyarıları dikkate alınmazsa, turizm sektörünün ve ihracatçıların büyük kayıplar yaşaması kaçınılmaz görünüyor” değerlendirmesinde bulundu.