Dublin yemyeşil tepelerin yerlerini denize doğru bıraktığı düzlükte kurulmuş bir şehir. İrlanda’nın Britanya İmparatorluğu’nun bir parçası olduğu yıllarda imparatorluğun Londra’dan sonra ikinci büyük şehriymiş. Binaların çoğu imparatorluğun önemli şehirlerine 1720-1840 yılları arasında hakim olan “Georgian” mimari tarzıyla inşa edilmiş. Hükümet binaları, konaklar ve sıra evler. Georgian mimari tarzı adını İngiltere’nin George olan ilk dört kralından alır. Dublin’in hepsi birbirinin aynı gri sıra evlerinin renklenmesi de bu 4 George’dan sonra gelen Kraliçe Victoria sayesinde, daha doğrusu onun yüzünden olmuştur.
KAPILAR ARDINDAKİ RİVAYETLERRivayete göre Kraliçe Victoria çok sevdiği eşi Albert ölünce o kadar üzülmüş ki ulusal yas ilan edip imparatorluğun dört bir köşesinde bütün evlerin kapılarının siyaha boyanmasını emretmiş. Kendisi de ölünceye kadar matemini sürdürmeye ve sadece siyah giymeye karar vermiş. İrlandalıların tepkisi ise “Biz sana karışmayalım, ne renk giyersen giy, ama biz kapılarımızı siyaha boyamayız” şeklide olmuş. Dublin evlerinin kırmızı, sarı, pembe, mavi, lacivert gibi canlı renklere boyanmış kapılarının sevimli örneklerini hâlâ görmek mümkün.Başka bir rivayete göre ise; Dublin'deki bu kapılar, 19. yüzyılın sonlarına doğru iki yazar arasındaki bir sorundan dolayı bugünkü halini almıştır. İrlandalı ünlü yazar George Moore ve yine yazar olan Oliver St. John Gogarty bir dönem yan yana iki evde yaşıyorlardı. Ely Place'teki komşulukları sırasında, ikisi de "ilginç" olarak nitelendirilen komşulardan George Moore, Oliver Gogarty'nin neredeyse her gün sarhoş olup kendi evinin kapısı yerine George Moore'a ait evin kapısını çalmasından bıkmış ve evinin kapısını yeşil renge boyamıştır. Bunun üzerine, altta kalmak istemeyen Gogarty de kendi evinin kapısını kırmızı renk boya kullanarak boyamıştır. Bu olaydan sonra, Dublin'in yerel halkı kapılarını değişik renklere (en fazla kırmızı) boyamaya başlamış ve bugüne gelindiğinde, renkli kapıları ile meşhur bir şehir ortaya çıkarmışlardır.EVDE KALIN RENKLERİNİZİ YARATINBu iki hikayenin dışında ise İrlanda iklim koşulları olarak ılıman ve yağışlı bir iklime sahiptir. Yaklaşık yılın 200 günü yağışlı geçmesi ve iklimin değişkenliğiyle ün salması sebebiyle insanların psikolojilerinin bozulmaması ve bunalıma girmemeleri için şehir rengarenk kapılar, renkli çiçekli bahçeler ve eğlence mekanlarıyla ünlüdür. 2003 yılında, Avrupa genelinde 112 kent ve kırsal kesimden, 11 bin 200 kişiye uygulanan bir ankette Dublin, Avrupa’nın yaşanacak en iyi başkenti, İrlanda ise Avrupa’nın en mutlu ülkesi seçilmiştir. Dublin, yılda dört milyonun üzerinde ziyaretçisiyle, Paris ve Londra’dan sonra Avrupa’da en çok ziyaret edilen başkent. Siz de dünyanın ve ülkemizin bu zor günlerinde evinizde kalıp kendi renklerinizi oluşturup evinizin güveninde merak ettiğiniz konuları araştırıp hobilerinizle renkli bir dünya oluşturabilirsiniz. Mesela ben evimde sahilden topladığım taşlar ve lodos odunlarıyla kendi tasarladığım birtakım objeler ve tasarımlar yapıyorum. Böylece zamanımı üreterek geçiriyor ve doğal ürünleri kullanılabilir yeni ürünlere dönüştürüyorum.
Gülsen YAVUZ
KAPILAR ARDINDAKİ RİVAYETLERRivayete göre Kraliçe Victoria çok sevdiği eşi Albert ölünce o kadar üzülmüş ki ulusal yas ilan edip imparatorluğun dört bir köşesinde bütün evlerin kapılarının siyaha boyanmasını emretmiş. Kendisi de ölünceye kadar matemini sürdürmeye ve sadece siyah giymeye karar vermiş. İrlandalıların tepkisi ise “Biz sana karışmayalım, ne renk giyersen giy, ama biz kapılarımızı siyaha boyamayız” şeklide olmuş. Dublin evlerinin kırmızı, sarı, pembe, mavi, lacivert gibi canlı renklere boyanmış kapılarının sevimli örneklerini hâlâ görmek mümkün.Başka bir rivayete göre ise; Dublin'deki bu kapılar, 19. yüzyılın sonlarına doğru iki yazar arasındaki bir sorundan dolayı bugünkü halini almıştır. İrlandalı ünlü yazar George Moore ve yine yazar olan Oliver St. John Gogarty bir dönem yan yana iki evde yaşıyorlardı. Ely Place'teki komşulukları sırasında, ikisi de "ilginç" olarak nitelendirilen komşulardan George Moore, Oliver Gogarty'nin neredeyse her gün sarhoş olup kendi evinin kapısı yerine George Moore'a ait evin kapısını çalmasından bıkmış ve evinin kapısını yeşil renge boyamıştır. Bunun üzerine, altta kalmak istemeyen Gogarty de kendi evinin kapısını kırmızı renk boya kullanarak boyamıştır. Bu olaydan sonra, Dublin'in yerel halkı kapılarını değişik renklere (en fazla kırmızı) boyamaya başlamış ve bugüne gelindiğinde, renkli kapıları ile meşhur bir şehir ortaya çıkarmışlardır.EVDE KALIN RENKLERİNİZİ YARATINBu iki hikayenin dışında ise İrlanda iklim koşulları olarak ılıman ve yağışlı bir iklime sahiptir. Yaklaşık yılın 200 günü yağışlı geçmesi ve iklimin değişkenliğiyle ün salması sebebiyle insanların psikolojilerinin bozulmaması ve bunalıma girmemeleri için şehir rengarenk kapılar, renkli çiçekli bahçeler ve eğlence mekanlarıyla ünlüdür. 2003 yılında, Avrupa genelinde 112 kent ve kırsal kesimden, 11 bin 200 kişiye uygulanan bir ankette Dublin, Avrupa’nın yaşanacak en iyi başkenti, İrlanda ise Avrupa’nın en mutlu ülkesi seçilmiştir. Dublin, yılda dört milyonun üzerinde ziyaretçisiyle, Paris ve Londra’dan sonra Avrupa’da en çok ziyaret edilen başkent. Siz de dünyanın ve ülkemizin bu zor günlerinde evinizde kalıp kendi renklerinizi oluşturup evinizin güveninde merak ettiğiniz konuları araştırıp hobilerinizle renkli bir dünya oluşturabilirsiniz. Mesela ben evimde sahilden topladığım taşlar ve lodos odunlarıyla kendi tasarladığım birtakım objeler ve tasarımlar yapıyorum. Böylece zamanımı üreterek geçiriyor ve doğal ürünleri kullanılabilir yeni ürünlere dönüştürüyorum.
Gülsen YAVUZ