Eğitim-İş Antalya Şubesi, İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde bir araya gelerek, ‘Sağlıklı eğitim ve güvenli okullar istiyoruz’ mesajı verdi. Açıklamayı Eğitim-İş Antalya 2 No’lu Şube Başkanı Önder Güneş okudu. Eğitim sisteminin, hükümetin yanlış politikaları ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın ihmalkar tutumu nedeniyle alarm verdiğini hatırlatan Güneş, "19 milyon 900 bin öğrencinin eğitim öğretim yılına başladığı bu dönemde, okullarımızda temizlik ve güvenlik personeli eksiklikleri hem eğitimin niteliğini hem de çocuklarımızın sağlığını ciddi şekilde tehdit etmektedir. Eğitimde tasarruf olmaz. Çocuklarımızın geleceği, sağlığı ve güvenliği siyasi hesaplara kurban edilemez. Eğitim-İş olarak, okullarda gerekli hijyenin sağlanması, temizlik sorunlarının giderilmesi, okulların daha güvenli hale getirilmesi, iş gücü uyum protokolünün iptal edilmesi, temizlik ve güvenlik personeli ihtiyacının kalıcı ve kadrolu personelle karşılanması için eğitim emekçileri, demokratik kitle örgütleri ve velilerimizle birlikte tüm Türkiye'de alanlardayız” dedi.
‘Okullar kaderine terk edildi’
Okulların tam anlamıyla kaderine terk edildiğini belirten Güneş, “Eğitim-İş olarak yıllardır okulların temizlik ve güvenlik ihtiyaçlarının uzman kişiler tarafından kadrolu olarak karşılanması gerektiğinin altını çiziyoruz. Özellikle pandemi sürecinde okulların hijyenik olmasının önemi herkesçe kavranmış olmasına rağmen ve okullarımızda artan şiddet olayları büyük bir tehlike olarak önümüzde dururken, Millî Eğitim Bakanlığı bu sorunlar karşısında bugüne kadar bir çözüm iradesi göstermemiştir. Bugün ise sorunu daha da kötü hale getirmeyi seçmiştir. 29 Ağustos 2024 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ‘İşgücü Programlarının Yürütülmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’ ile kamu kurumlarında kalıcı istihdam yerine geçici ve düşük ücretli sömürünün önü açılmıştır. Bu yönetmeliğe göre, haftanın 3 günü 8 bin 447 TL’ye çalıştırılacak kişilerle okulların ne güvenliği ne de temizliği sağlanabilir. Üstelik bu, asla kabul edilemeyecek bir emek sömürüsüdür” diye konuştu.
‘Bakanlık okullardan elini çekti’
Seferberlik başlattıklarını hatırlatan Güneş, “Asgari ücretin açlık sınırının ve resmi enflasyon oranının bile altında kaldığı bir ülkede, bizzat devleti yönetenlerin herhangi bir iş için asgari ücretin altında bir ücret teklif etmesi utanç verici ve hukuksuzdur. Üstelik MEB tarafından cazipmiş gibi sunulan bu sistemin işsiz yurttaşlar tarafından bile ne kadar kabul edilemez bulunduğu, sendikamıza Türkiye’nin dört bir yanından gelen telefonlarla kanıtlanmıştır. Hemen her ilden birçok okul yöneticisi, bu koşullarda çalışacak insan bulamadıklarını ve gelenlerin okulları ve şartları görüp bir daha dönmemek üzere okuldan ayrıldığını anlatmaktadır. Yani sabun ve tuvalet kağıdı gibi hayati ihtiyaçları bile karşılayamayan ve bu sorumluluğu velilere yükleyen Bakanlık, okulların temizliğinden tamamen elini çekmiştir. Eğitim-İş olarak Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin hakkında görevi ihmalden suç duyurusunda bulunduk. Bu konuda farkındalık yaratmak ve kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla sosyal medyada seferberlik başlattık” dedi.
‘Mücadelemiz sürecek’
"Okullarımıza 'sağlıklı eğitim, güvenli okul' kokartlarıyla giderek iş yerlerimizi eylem alanına dönüştürdük" diyen Güneş, şöyle devam etti: "Şimdi de Türkiye’nin her ilindeki meydanlardan sesleniyoruz; savaşlarda bile hedef alınmayan, dünyanın en güvenli binaları olması gereken devlet okullarının pisliğe ve dış tehditlere terk edilmesini kabul etmiyoruz. Okula gelirken hangi hastalığa yakalanacağımızı ya da kimin şiddetine maruz kalacağımızı düşünmek istemiyoruz. Sağlıklı eğitim ve güvenli okul, hem eğitim emekçileri hem de öğrencilerimiz için bir haktır. Bu haktan vazgeçmeyeceğiz. Kendi lükslerini 'itibardan tasarruf olmaz' tekerlemesiyle örtmeye çalışanlara şunu hatırlatıyoruz; bir ülke için okulların pislik içinde olmasından ve 3. sayfa haberlerinin rutin mekânları haline gelmesinden daha büyük bir itibarsızlık olamaz. Eğitim-İş olarak buradan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e sesleniyoruz; hamaseti bırakın, görevinizi yapın. Bilin ki bu konunun unutulmamasını sağlayacağız. Sadece yargı alanında değil her alanda mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz.”
ESRA ALTUNKES