Hacı Dudu Mehmet Gebizli Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi önündeki basın açıklamasını Eğitim-İş Antalya 2 No'lu Şube Başkanı Önder Güneş okudu. Eğitim sisteminin bugünkü durumunu eleştiren Güneş, “Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu felsefesi, eğitimin kamusal bir hak olduğu ve tüm çocuklara eşit, bilimsel, laik, parasız ve nitelikli biçimde sunulması gerektiği anlayışı üzerine inşa edilmiştir. Ne yazık ki bu anlayış, özellikle son 20 yıldır sistemli bir biçimde tasfiye edilmektedir. Bugün geldiğimiz noktada kamusal eğitim ideali yerle bir edilmiş, Milli Eğitim Bakanlığı anayasal sorumluluğu olan eğitimde fırsat eşitliğini sağlama görevini açıkça reddeder hâle gelmiştir. Bu ret, sadece sözde değil; uygulamada da kendisini göstermektedir. Bunun en somut örneği ise ‘proje okulları’ adı altında sürdürülen politikadır” diye konuştu.
‘İçeriği boşaltıldı’
Yaşanılan haksızlıkları hatırlatan Güneş, “2014 yılında, dönemin Bakanı Nabi Avcı tarafından 44 okulda başlatılan ve başlangıçta ‘ulusal ve uluslararası projelerin yürütüleceği özel okullar’ şeklinde sunulan bu model, bugün itibariyle 2 bin 318 okula ulaşmış, kapsamı büyütülmüş ancak içeriği boşaltılmıştır. Proje okulları adı altında yapılan şey, açıkça eşitsizliğin kurumsallaştırılması, öğretmenin hukuki güvencelerinin yok edilmesi, eğitimde liyakatin ve yerleşik kültürlerin tahrip edilmesidir. Bugün önünde basın açıklaması yaptığımız okul Antalya’da en büyük kıyımın yapıldığı okuldur. Hacı Dudu Mehmet Gebizli Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde görev süresi dolan 58 öğretmenden 31’inin görev süresi uzatılmamış, meslektaşlarımız açıkta kalmıştır. Anlayış şu; bizden değilseniz, bizim gibi düşünmüyorsanız değil bu okulda çalışmak yaşamaya bile hakkınız yok. Antalya’daki 89 proje okulunda görev yapan birçok öğretmen arkadaşımız hiçbir kriter olmaksızın okullarından uzaklaştırılmıştır. Bu sürecin mimarı, bugünün Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin. Daha 2014 yılında, dönemin müsteşarıyken söylediği şu sözler bugün yaşadıklarımızın habercisiydi: ‘Mevzuatlar bize engel oluyor. Ama biz siyasi iradeyle hareket ediyoruz. Mevzuatlara rağmen bildiğimizi yapacağız.’ Ve yaptılar. Bugün öğretmenler kıyıma uğruyor, sürgün ediliyor. Okulların yıllardır oluşan iklimi darmadağın ediliyor. Öğrencilerin sınava aylar kala alıştığı öğretmenlerinden koparılması, eğitimde istikrarı yok ediyor. Bu bir proje değil, bir tasfiye operasyonudur” şeklinde konuştu.
‘Yapılanlar ihanettir’
‘Bugün yüzlerce öğretmenimiz, yıllardır görev yaptığı, okulun kültürüne katkı sunduğu, öğrencileriyle aile gibi olduğu okullardan gerekçesiz ve ani bir şekilde sürülmektedir’ diyen Güneş, “İzmir Atatürk Lisesi gibi Cumhuriyet değerleriyle özdeşleşmiş köklü kurumlarda, bir gecede 60 öğretmen görevden alınmıştır. Norm kadro fazlası bahanesiyle, on yıllardır emek veren öğretmenler başka ilçelere, bazen 100 kilometre öteye gönderilmek istenmektedir. Bu sadece hukuka aykırı değil, aynı zamanda eğitimin ruhuna, okul kültürüne, öğrenci-öğretmen ilişkisine ihanettir” dedi. Öğretmenin oradan alınmasının objektif gerekçesinin ne olduğunu soran Güneş, “Yıllarca görev yapan, başarı belgesiyle ödüllendirilmiş, yüksek lisans ve doktora sahibi öğretmenler hangi kriterle yetersiz görülmüştür? Yerlerine atanacak kişilerin liyakatini kim ve neye göre belirlemiştir? Aynı okulda yıllarca çalışan öğretmenleri bir gecede sürgün etmek hangi pedagojiye, hangi hukuk devletine, hangi kamu vicdanına sığar? Devlet memurluğu güvencedir. Devlet memurluğu, siyasi iktidara göre değil; anayasa ve yasalara göre görev yapma sorumluluğudur. Bugün proje okulları aracılığıyla yapılan şey, bu güvenceyi ortadan kaldırmak, öğretmenleri itaate zorlamaktır. Eğitim-İş olarak bir kez daha altını çiziyoruz; ‘Proje okulu’ adı altında yürütülen bu uygulama, bir okul geliştirme projesi değil; siyasi iktidarın kendi memurunu, kendi neslini ve kendi toplumunu yaratma projesidir” ifadelerini kullandı.
ESRA ALTUNKES