Ekonomi

Eğitim ve eğlence harcamaları dibe vurdu! Önceliğimiz gıda, barınma ve ulaşım

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2024 yılına ilişkin Hanehalkı Bütçe Araştırması sonuçlarında açıklanan verilere göre eğitim ve eğlence harcamalarındaki düşük yüzdeler dikkat çekti.

Abone Ol

TÜİK’in 2024 yılına ilişkin açıkladığı verilerde ortaya çıkan istatistikler birçok soruna işaret ederken eğitim, eğlence ve kültür giderlerine ayrılan bütçe dikkat çekti. Araştırması verilerine göre eğitim harcamalarının toplam bütçedeki payı yalnızca yüzde 1,2 olarak belirlendi. Eğlence ve kültür harcamalarına ayrılan bütçe ise 2022 yılında yüzde 2,5’dan daha da gerileyerek 2024’te yüzde 2,3 olarak belirlendi. Bu oran, hem geçmiş yıllara kıyasla bir gerilemeye işaret ediyor hem de ekonomik zorlukların gündelik yaşam ve eğitim üzerindeki etkisini çarpıcı biçimde yansıtıyor. Artan enflasyon, satın alma gücündeki düşüş ve genel refah seviyesindeki gerileme, vatandaşların zorunlu ihtiyaçlar dışında harcama yapabilmesini ciddi şekilde kısıtlıyor. Araştırma verilerinden çıkan sonuçlar ülkedeki ekonomik koşulların vatandaşların harcama alışkanlıkları ile hayat kalitesini doğrudan ve olumsuz etkilediğini bir kez daha gözler önüne serdi.

Gıda, konut ve ulaşım zirvede

Verilere göre Türkiye’de hane halklarının eğitime ve eğlence harcamalarına ayırdığı kaynağın son derece sınırlı olduğu söylenebilir. Eğitim gibi uzun vadeli kalkınma ve toplumsal gelişim açısından kritik öneme sahip bir alana yapılan bu düşük harcama, sosyoekonomik eşitsizliklerin derinleşmesine ve fırsat eşitliğinin zayıflamasına neden olabilir. En yüksek harcama payının gıda, konut ve ulaştırma kalemlerinde yoğunlaşması, halkın temel ihtiyaçlarını karşılamakta dahi zorlandığını kanıtlar nitelikte. Özellikle konut, gıda ve ulaştırma harcamalarının toplam bütçenin yüzde 65,7'sini oluşturması, ekonomik koşulların vatandaşların harcama alışkanlıklarını nasıl şekillendirdiğini ortaya koyuyor.

Toplumsal refah açısından önemli

Ekonomistler, eğlence ve kültür harcamalarının bireysel gelişim ve toplumsal refah açısından önemli olduğunu vurgularken, mevcut tabloda bu alana ayrılan kaynakların giderek daraldığına dikkat çekiyor. Uzmanlara göre, sürdürülebilir bir refah toplumunun inşası için yalnızca temel ihtiyaçların değil, sosyal ve kültürel ihtiyaçların da karşılanabileceği bir ekonomik yapı gerekliliği her geçen gün daha fazla hissediliyor. Sonuçlar, hem ekonomik toparlanma politikalarının hem de sosyal refahı güçlendirecek adımların daha bütüncül biçimde ele alınması gerektiğini ortaya koyuyor.