Eğri ve doğru!..
Adam olan bunu yapar.
Şunu açıkça belirtmekte yarar var ki, Güllük Caddesi yeni haline geçtikten sonra, nedense o cadde trafiğinde eskiye oranla belli bir yığılma baş göstermeye yüz tuttu. Ben bunu trafik uygulamasına bağlıyorum. Zira, caddenin sağlı, sollu kenarlarında kafasına göre araçlarını park edenlere gösterilen müsamaha, yığılmanın başlıca nedeni.
“Gerekli müdahaleyi, Katlı otoparkın önündeki mobesa kameraları yapıyor” savunması yoluna gidilebilinir.
Ben dahil, 10 metre ilerideki katlı otoparkı kullanmak yerine, aracın dörtlü ışıklarını yakıp, caddenin kenarına park yapma olayını seçtiğim, trafik polisleri de seçtirdiği sürece Güllük Caddesi’ni ne kadar güzelleştirirseniz, güzelleştirin, bu zihniyetlere müsaade edildiğinden dolayı trafik faktörü güzellikleri alıp götürüyor.
Başbakan’ın Antalya’ya geldiği gün, Selekler Çarşısı önünden, Ring Otel önüne kadar üşenmeden saydım tam 11 trafik polisi vardı. Aracımla Konyaaltı Caddesi’nden gelip, Muratpaşa Emniyet müdürlüğü karşısına gideceğim. Belki kimse bana inanmayacak ama, yol kenarlarında kümelenen toplamda 11 trafik polisinin bulunduğu 1.5 kilometrelik (belki daha az) yolu 16 dakikada ancak bitirebildim” desem bana inanır mısınız?
** ** ** ** ** ** ** ** **
Peki bu günlük de olsa eğri oturup doğru konuşalım mı?
Nedir bu eğri oturuş ve doğru konuşmanın tanımı?
“Şartlar nasıl olursa olsun dürüstlükten asla taviz verilmemesi gerektiğini, bazen kendi aleyhine bile olsa bireyin doğruları yansıtmaktan kaçınmaması gerektiğini anlatan bir deyiştir.”
Daha açığı, “Dün söylediğini bugün unutmayacaksın” demenin ta kendisi.
Geçmişini inkar etmeyecek, verdiğin vaatleri tutamasan da, dağ gibi arkasında duracaksın. Bunu yapamıyorsan, sen nasıl oturursan otur, istersen ağzınla kuş tut hava cıvasın.
AK Parti İl Başkanı Mustafa Köse dün, Büyükşehir Belediye Başkanı’na öyle bir cevap verdi ki, Akaydın’ın yerel seçimler öncesi kendisinin bastırdığı broşürleri gazetelere belge olarak gönderdi.
“Alın Antalya’nın Büyükşehir Belediye Başkanı’nın halkı nasıl kandırıp, oy toplayıp, seçildikten sonra vaatlerini unuttuğunu görün” demek istedi.
“Gün olur devran döner” gerçeğinin ta kendisi.
Biz Hoca’nın yerel seçimler öncesi verdiği vaatleri tutmasından caydık.,
Her kesimden, “Halkkart Antalya’nın şehir içi ulaşımında Antalyalıların kabusu haline geldi” feryatları yükseliyor ama, o kartı hizmete sokan Mustafa Akaydın’lı Büyükşehir Belediyesi’nden tık dahi yok.
Öğretmeninden tutun da, varoşlarda yaşayan garibanlara kadar, benim küçük kızım dahi o kartın vize olayı konusunda muzdarip.
Kimin umurunda?
Beğenmediğiniz Antkart’ın Yiğit’i bu tür konularda anında müdahil olur, gereken ne ise yapılması için talimat verir, sorunlarla bizzat ilgilenirdi.
Peki ya şimdi?
Siz Antalya’yı cadde cadde güzelleştirmekle meşgul ola durun.
O devasal (!) projelerinizle kendi kendinizi teselli edin.
Bu millet kışın dondurucu soğukta, yazın ise kavurucu sıcakta kart kuyruklarında yaşadığı işkenceyi unutacağını mı sanıyorsunuz?
Biliyorum ki günün yorgunluğunu akşam karanlığı çöktü mü, attığınız 2 kadeh aslan sütüyle unutuyor, kafanızı yastığa nasıl koyduğunuzu bile hatırlamıyorsunuz?
Yarasın.