EKİM 2025 VERİLERİ IŞIĞINDA POLİTİKA FAİZİ VE ENFLASYON ORANINDA YIL SONU BEKLENTİSİ

Abone Ol

Türkiye ekonomisinde enflasyonla mücadele süreci, 2025 yılının son çeyreğine girerken yeniden kritik bir dönüm noktasına ulaştı. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı Ekim 2025 enflasyon verileri, fiyat artışlarının hız kesmeden sürdüğünü, ancak önceki aylara kıyasla sınırlı bir yavaşlama eğilimi gösterdiğini ortaya koydu. Buna karşılık Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), politika faizini 100 baz puan düşürerek %40,5 açıklaması sıkı para politikasında kararlılığını koruyor. Piyasalar, bu görünüm altında yıl sonu enflasyon oranı ile politika faizinin nasıl şekilleneceğine dair yeni tahminlerini revize etmeye başladı.
Ekim 2025 Enflasyon Verileri: Yavaşlama mı, Yorgunluk mu?
TÜFE (Tüketici Fiyat Endeksi) Ekim 2025’te aylık %2,55 artarken, yıllık bazda %32,87’ye ulaştı. Böylece fiyat artışları bir önceki aya göre hız kesmiş olsa da enflasyon hâlâ hedef aralığın oldukça üzerinde seyrediyor. Ekim verilerinde özellikle gıda, kira, ulaştırma ve sağlık kalemlerindeki artışların etkili olduğu görülüyor.
Gıda fiyatlarında yaşanan mevsimsel gevşeme sınırlı kalırken, kira ve hizmet gruplarındaki artış oranı çift haneli seviyelerde seyretmeye devam etti. TCMB’nin son Enflasyon Raporu’nda vurguladığı “hizmet enflasyonundaki katılık” Ekim verilerinde de açık biçimde hissedildi. Özellikle eğitim ve sağlık hizmetlerinde süregelen fiyat güncellemeleri, çekirdek enflasyonun gerilemesini engelledi.
Yurt içi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE) de aynı ayda %1,63 artış gösterirken, yıllık bazda %27,00 seviyesinde gerçekleşti. Bu tablo, üretici maliyetlerindeki baskının bir miktar azalsa da henüz fiyat zincirine tam olarak yansımadığını gösteriyor. Diğer bir ifadeyle, önümüzdeki iki ay içinde tüketici fiyatlarında yeni maliyet geçişlerinin yaşanması olasılığı hâlâ yüksek.
TCMB’nin Faiz Politikası: Sabit Tutmak mı, Yeni Hamleye Hazırlık mı?
Merkez Bankası, Ekim ayı Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında politika faizini %40,5 seviyesinde tuttu. Banka, karar metninde “enflasyonda belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana kadar sıkı para politikası duruşunun sürdürüleceğini” yineledi. Bu ifadeyle birlikte, TCMB’nin en az yıl sonuna kadar faiz oranlarında bir değişikliğe gitmeyeceği yönündeki beklenti güçlendi.
Ancak piyasaların dikkatle izlediği nokta, faiz oranlarının 2026’nın ilk çeyreğinde nasıl bir yön izleyeceği. Şu anki verilere göre TCMB’nin yıl bitmeden ek bir faiz artışına gitme olasılığı zayıf görünüyor. Zira kur tarafında belirgin bir oynaklık gözlenmezken, enerji fiyatları da son haftalarda durağan seyrediyor. Buna karşın, Merkez Bankası’nın likiditeyi sıkı tutmaya ve kredi genişlemesini sınırlamaya dönük makro ihtiyati adımlarına devam ettiği görülüyor.
Kredi faizleri %55’in üzerine çıkarken, tüketici talebi kademeli biçimde yavaşlıyor. Reel sektör ise, özellikle iç talepteki durgunluk nedeniyle stok ayarlaması sürecine girmiş durumda. Bu eğilim, TCMB açısından kısa vadede enflasyonist baskıyı sınırlayıcı bir etki yaratabilir. Ancak hizmet fiyatlarının esnekliği, beklentilerin kırılmasını zorlaştırıyor.
Yıl Sonu Enflasyon Tahmini: %35 Bandı Kritik
Ekim verilerinin ardından piyasadaki yıl sonu enflasyon tahminleri yeniden güncellendi. Çoğu analist, Kasım ve aralık aylarında aylık artışların %2 civarında gerçekleşmesi hâlinde yıllık TÜFE’nin %34–36 bandında yıl kapanışına ulaşacağı görüşünde.
Bu durumda, TCMB’nin %38 civarındaki yıl sonu resmi tahmini hedefin hafif altında bir gerçekleşmeye işaret ediyor. Ancak Kasım ayında elektrik ve doğal gaz fiyatlarında olası düzenlemeler veya kur geçişkenliği etkisi, bu tabloyu değiştirebilir. Öte yandan, 2025’in son çeyreğinde baz etkisinin devreye girmesi, yıllık oranı sınırlı da olsa aşağı çekme potansiyeline sahip.
Bu görünüm altında yıl sonu enflasyon oranı için makul tahmin %35 civarı olarak öne çıkıyor. Bu seviyenin altında bir gerçekleşme, yalnızca güçlü bir döviz istikrarı ve gıda fiyatlarında beklenmedik bir düşüşle mümkün görünüyor.
Politika Faizinde Yıl Sonu Beklentisi: Sabitlik mi, Sürpriz mi?
TCMB’nin mevcut duruşu dikkate alındığında, 2025 yılının son iki ayında politika faizinde bir değişiklik beklenmiyor. Banka, fiyat istikrarını sağlamak için krediler üzerinde baskıyı koruyarak enflasyon beklentilerini yönlendirmeye çalışacak.
Ancak piyasada iki farklı görüş öne çıkıyor:
Ilımlı senaryo: Faizin %40,5 da sabit kalması, TCMB’nin 2026’nın ilk yarısında kademeli indirim hazırlığı yapması.
Koruyucu senaryo: Eğer Aralık enflasyonu beklenenden yüksek gelirse, TCMB’nin 2026’ya daha güçlü bir sinyalle girmek için sembolik bir 50 baz puanlık artış yapabileceği öngörülüyor.
Yine de ağırlıklı beklenti, 2025 yılının %40 politika faiziyle kapanacağı yönünde. Bu da TCMB’nin enflasyonla mücadelede “sıkı ama sabırlı” bir strateji izlemeye devam edeceği anlamına geliyor.
Makro Görünüm ve 2026’ya Bakış
2025’in son çeyreğinde Türkiye ekonomisi, fiyat istikrarı–büyüme dengesi açısından oldukça kırılgan bir çizgide ilerliyor. Sanayi üretiminde son aylarda gözlenen yavaşlama, iç talebin baskılanmasıyla birleştiğinde 2026’nın ilk çeyreğinde daha düşük büyüme temposuna işaret ediyor.
Öte yandan, ihracatın ılımlı toparlanma sinyalleri ve dış ticaret açığındaki daralma, TCMB’nin elini bir nebze rahatlatabilir. Bu tablo, enflasyonun 2026’nın ortalarında %25 seviyelerine gerilemesi için bir fırsat penceresi oluşturabilir.
Ancak bu senaryonun gerçekleşebilmesi için, beklentilerin kalıcı biçimde çıpalanması, hizmet fiyatlarının kontrol altına alınması ve maliye politikasının para politikasıyla uyumlu biçimde sürdürülmesi gerekiyor. Aksi halde, 2026’da faiz indirimi beklentileri hızla rafa kalkabilir.
Sonuç: Enflasyonla Mücadelede “Bekleme Odası” Dönemi
Ekim 2025 itibarıyla tablo net: Enflasyon düşüş sürecine girmek için dirençli, Merkez Bankası ise kararlı. Ancak fiyat dinamikleri, kısa vadede belirgin bir rahatlamayı işaret etmiyor.
Yıl sonu itibarıyla enflasyonun %35 civarında, politika faizinin ise %40 seviyesinde kalması en olası senaryo olarak öne çıkıyor. Bu durum, 2026’nın ilk aylarında para politikasında “yön arayışının devam edeceğini gösteriyor.
Sonuç olarak, Türkiye ekonomisi şu anda enflasyonla mücadelede bekleme odasında. Bu sürecin ne kadar süreceğini belirleyecek olan ise yalnızca fiyatlar değil; aynı zamanda beklentilerin, kamu maliyesinin ve küresel koşulların ortak etkisi olacak.