Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Şubat ayı olağan meclis toplantısı Süleyman Özer başkanlığında Meclis Salonu’nda gerçekleştirildi. ATSO Başkan Yardımcısı Mızrab Cihangir Deniz, ATSO Başkanı Davut Çetin’in Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ndeki (TOBB) görevleri nedeniyle Ankara’da bulunduğunu söyledi. Oda faaliyetleri, ekonomi ve gündeme yönelik değerlendirmelerde bulunan Deniz, yaptıkları ‘Beyazdan Maviye’ triatlon etkinliğinin ileride kentin uluslararası marka bir etkinliği olacağını işaret etti. Şubat ayı içinde neredeyse bir yıllık faaliyet yaptıklarını belirtti. e- ticaret eğitimi
Deniz, Aralık ayında perakende ticarette toplam satışların azaldığına dikkat çekerek, “Neredeyse her sektörde azalma olmuş, ancak internet satışları artmaya devam etmiştir. Antalya’da çeşitli sektörlerde işletmelerin internet satışı, mağaza satışlarını geçmeye başlamıştır. Bu nedenle e-ticaret eğitim programı başlattık. Bu programa 21 üyemiz katıldı. Eğitimden sonra birebir danışmanlık hizmeti de veriyoruz. Bir sonraki aşamada e-ihracat programına başlayacağız. Ülke ve Antalya olarak her sektörde ihracatın artması gerekiyor. Oda olarak URGE projeleriyle bunu başarmaya çalıştık” dedi. Deniz, her ilde bir meslek lisesi yönetiminde oda ve borsaların yer alması gerektiğine dikkat çekerek, “Böylece odamız doğrudan bir meslek teknik lisesinin yönetimine girmiş olacaktır. Bu sayede nitelikli ara eleman yetiştirilmesinde doğrudan söz sahibi haline geleceğiz” diye konuştu.İstihdam seferberliği
TOBB Sektör Meclisleri toplantısının yapıldığını anımsatan Deniz, “KOBİ teşvikleri, istihdam teşvikleri konuları ele alındı. TOBB’un gündemindeki bir önemli konu yeni istihdam seferberliğidir. Hükümet yeni istihdam teşvikleri uygulamaya başlamıştır. Bütün komitelerimizin raporlarında SGK prim desteği verilmesi konusu yer almıştır. İstihdam teşviklerinde kısa çalışma ödeneği gibi teşviklerden daha fazla yararlanmalıyız. Oda olarak önümüzdeki günlerde bu konuda bir bilgilendirme toplantısı da yapacağız ve istihdam kampanyasına destek vereceğiz. Gerçeği söylemek gerekirse ekonomik büyüme ve yatırım olmadan yeni istihdam artışı zordur. Birçok üyemiz ayakta kalma mücadelesi vermektedir. Sektörlerimizin talebi işçi çıkarmamak, mevcut istihdamı korumak için vergi ve prim indirimi getirilmesidir. Artık geçici teşvikler yerine vergi ve primlerin kalıcı bir şekilde düşürülmesini istiyoruz. Devlet gelir farkını kayıt dışı istihdamın azalmasıyla telafi etmelidir” diye konuştu. ‘Öldük, bittik de doğru değil’
Başkan Yardımcısı Deniz, üç yıldır yılsonunda kent merkezindeki perakende sektörüne dönük satış ve beklenti anketi yaptıklarını hatırlatarak, “2018 değerlendirme ve 2019 beklenti anketini tamamladık. Anket sonuçları ilk bakışta beklediğimizden daha olumsuzdur. Esnafta karamsarlık fazladır. Piyasada durgunluk devam ettiği için geçen yıla dönük genel değerlendirme ve 2019 beklentileri de olumsuz olmaktadır. Biz her ay mecliste verilerle konuşuyoruz ki aşırı karamsarlık, aşırı iyimserlik yerine gerçekçi tahminler yapılsın. Sorunları görmezden gelmek, idare ediyoruz demek doğru olmadığı gibi, devamlı olarak öldük, bittik mantığı da doğru değildir. Maalesef piyasada durgunluk süreci devam etmektedir. Otomobil, beyaz eşya ve konut satışlarında düşüş devam etmektedir. Turizmde yıla iyi başladık. Bu yıl turizmde iyi bir sezon bekliyoruz” dedi. Konut kredisi kampanyası
Karşılıksız çek oranının geçen yıl ocak ayında 1.6 iken bu yıl yüzde 4 olduğunu ifade eden Deniz, “2016 yılında yüzde 8 oranına çıkmıştık, bu yıl daha fazla artış olmamasını ümit ediyoruz. İlginç bir gösterge kredi artış oranıdır. Antalya'da kamu bankaları kredileri yüzde 23 artarken, özel bankalarda artış yüzde 4'tür, yani özel bankalar kredi musluğunu kapamışlardır. Vergi tahsilatında durgunluğun etkisi görülmektedir. Antalya’da konut satışlarında olumsuz bir tabloyla karşı karşıyayız. Bu konuda bir konut kredisi kampanyası başlatmak için çalışıyoruz” dedi. Tanzim satış mağazaları
Deniz, ‘Ekonomide durgunluk, işsizlik, yüksek faiz, girdi maliyetleri konularını konuşmamız gerekirken, son haftalarda en çok konuşulan konu patlıcan, biber ve toptancı haller oldu’ diyerek, “40 yıl sonra yeniden tanzim satış mağazalarına dönmeye başladık. Bizde sebze ve meyve fiyatları bazen Avrupa’ya yakın, bazen de Avrupa’nın çok altında. Gübre, ilaç, plastik, mazot Avrupa fiyatındaysa, domates ve biberin fiyatı da Avrupa’ya eşit olmak zorundadır. Marketlerde diş macunu, diş fırçası, deterjan, sucuk ve salam fiyatları Avrupa ayarında, hatta bazen daha da yüksektir. Araba fiyatları, elektronik, hatta internet fiyatı da Avrupa’dan yüksek. Ama sıra sebze ve meyveye gelince istiyoruz ki, ucuz olsun. İstiyoruz ki, köylü eskisi gibi düşük fiyata çalışsın, biz de düşük fiyatla alalım. Bugün üretici bir kilo portakaldan kazandığıyla sahilde bir çay içemez. Türkiye’nin sorunu ekonominin ve ücretlerin Avrupa düzeyine gelememesidir” diye konuştu. Tarım alanları
Tarım alanlarının Türkiye’de korunamadığından yakınan Deniz, “Antalya'da bile tarım alanlarını kendi elimizle konut alanlarına çeviriyoruz. Kooperatiflerimiz yok. Ambalaj sorunu var, ambalaj maliyeti yüksek. Seralarımız modern değil, lojistik modern değil. Kış aylarında sera üretimi yetersiz olduğu için tüketici, yaz aylarında ürün bol olduğu için üretici kaybetmektedir. Taşıma sırasında, market ve pazarda ürünün dörtte biri çöpe gidiyor. Her 100 metrede bir market var, marketlerin işletme maliyeti yüksek. Semt pazarlarına üretici giremiyor, farklı bir yapı oluşmuş durumda, bu nedenle pazar maliyetleri de yüksek. Seraların modernize edilmesi, organize sera bölgeleri kurulması, büyük ölçekli seralara geçilmesi, küçük üreticilerin modern kooperatiflerle birleştirilmesi gibi büyük hamleler yapmak, köyleri kalkındırmak, eğitimli gençleri tarım üretimine yönlendirmek zorundayız” şeklinde konuştu. Deniz, devletin veya belediyelerin bütçeden farkı ödeyerek ucuz sebze ve meyve satmasının mümkün olmadığına değinerek, Türkiye’nin geçmişte KİT zararlarından, belediye zararlarından, banka zararlarından çok çektiğini anımsattı. Komite raporlarında en önemli konunun vergi ve prim indirimi olduğunu aktaran Deniz, bunun dışında kiralardan ve ilan-tabela vergisinden yakınmalar bulunduğunu vurguladı. Deniz, ayrıca raporlarda, elektrikte TRT payının kaldırılması, müteahhitler için fiyat farkı kararnamesi çıkarılması, binalarda ısı yalıtımına daha fazla teşvik verilmesi, kozmetik ürünlerinde ve et ürünlerinde kalite denetimleri yapılması, kuyumculuk sektöründe kredi kartı taksiti, Kaleiçi yat limanı mendireğinin onarımı gibi çok sayıda talep, şikayet ve önerinin dile getirildiğini sözlerine ekledi. Yetki karmaşası
Deniz, bu taleplerin bir kısmının belediyelere yönelik olduğunu ifade edere, “Belediyelerden bir önemli talep ise iş yeri açılış izinlerine bir denetim getirilmesidir. Bugün il düzeyinde ürün kontrolü, iş yeri ruhsat denetimleri gerekli düzeyde yapılamamaktadır. Bakanlık teşkilatları yeterli değildir, belediyelerin ve odaların yetkisi yoktur. Bu yapı değişmeli, belediyelere ve odalara yetki devri yapılmalıdır. Seçim bildirgemizde toplu iş yerleri, ticari alan planlaması gibi önemli konular yer almıştı. Bu konular yeterince konuşulmamaktadır” dedi. Konuşmasında Antalya’da yeni maden ruhsatları verilmesini tepki gösteren Deniz, “Bakanlıkların belediyeye ve Odaya sormadan Ankara’dan tahsis yapması doğru değildir. Fakat bir konuya daha dikkat çekmek istiyorum, Antalya’nın çevresinde, yamaçlarda, ormanlık alanlarda konut inşaatlarında çoğalma görüyoruz. Orman içine 3 katlı binalardan oluşan siteler yapılıyor. Köyleri betonlaştırıyoruz. Antalya’nın siluetini bozan büyük inşaatlar yapılıyor. Bu sorunlara daha fazla dikkat edilmesi gereklidir” diye konuştu. Konuşmaların ardında meclis üyelerinin ekonomiye dair görüşlerini alan anket yapıldı. Esra ALTUNKES
Deniz, Aralık ayında perakende ticarette toplam satışların azaldığına dikkat çekerek, “Neredeyse her sektörde azalma olmuş, ancak internet satışları artmaya devam etmiştir. Antalya’da çeşitli sektörlerde işletmelerin internet satışı, mağaza satışlarını geçmeye başlamıştır. Bu nedenle e-ticaret eğitim programı başlattık. Bu programa 21 üyemiz katıldı. Eğitimden sonra birebir danışmanlık hizmeti de veriyoruz. Bir sonraki aşamada e-ihracat programına başlayacağız. Ülke ve Antalya olarak her sektörde ihracatın artması gerekiyor. Oda olarak URGE projeleriyle bunu başarmaya çalıştık” dedi. Deniz, her ilde bir meslek lisesi yönetiminde oda ve borsaların yer alması gerektiğine dikkat çekerek, “Böylece odamız doğrudan bir meslek teknik lisesinin yönetimine girmiş olacaktır. Bu sayede nitelikli ara eleman yetiştirilmesinde doğrudan söz sahibi haline geleceğiz” diye konuştu.İstihdam seferberliği
TOBB Sektör Meclisleri toplantısının yapıldığını anımsatan Deniz, “KOBİ teşvikleri, istihdam teşvikleri konuları ele alındı. TOBB’un gündemindeki bir önemli konu yeni istihdam seferberliğidir. Hükümet yeni istihdam teşvikleri uygulamaya başlamıştır. Bütün komitelerimizin raporlarında SGK prim desteği verilmesi konusu yer almıştır. İstihdam teşviklerinde kısa çalışma ödeneği gibi teşviklerden daha fazla yararlanmalıyız. Oda olarak önümüzdeki günlerde bu konuda bir bilgilendirme toplantısı da yapacağız ve istihdam kampanyasına destek vereceğiz. Gerçeği söylemek gerekirse ekonomik büyüme ve yatırım olmadan yeni istihdam artışı zordur. Birçok üyemiz ayakta kalma mücadelesi vermektedir. Sektörlerimizin talebi işçi çıkarmamak, mevcut istihdamı korumak için vergi ve prim indirimi getirilmesidir. Artık geçici teşvikler yerine vergi ve primlerin kalıcı bir şekilde düşürülmesini istiyoruz. Devlet gelir farkını kayıt dışı istihdamın azalmasıyla telafi etmelidir” diye konuştu.
Başkan Yardımcısı Deniz, üç yıldır yılsonunda kent merkezindeki perakende sektörüne dönük satış ve beklenti anketi yaptıklarını hatırlatarak, “2018 değerlendirme ve 2019 beklenti anketini tamamladık. Anket sonuçları ilk bakışta beklediğimizden daha olumsuzdur. Esnafta karamsarlık fazladır. Piyasada durgunluk devam ettiği için geçen yıla dönük genel değerlendirme ve 2019 beklentileri de olumsuz olmaktadır. Biz her ay mecliste verilerle konuşuyoruz ki aşırı karamsarlık, aşırı iyimserlik yerine gerçekçi tahminler yapılsın. Sorunları görmezden gelmek, idare ediyoruz demek doğru olmadığı gibi, devamlı olarak öldük, bittik mantığı da doğru değildir. Maalesef piyasada durgunluk süreci devam etmektedir. Otomobil, beyaz eşya ve konut satışlarında düşüş devam etmektedir. Turizmde yıla iyi başladık. Bu yıl turizmde iyi bir sezon bekliyoruz” dedi.
Karşılıksız çek oranının geçen yıl ocak ayında 1.6 iken bu yıl yüzde 4 olduğunu ifade eden Deniz, “2016 yılında yüzde 8 oranına çıkmıştık, bu yıl daha fazla artış olmamasını ümit ediyoruz. İlginç bir gösterge kredi artış oranıdır. Antalya'da kamu bankaları kredileri yüzde 23 artarken, özel bankalarda artış yüzde 4'tür, yani özel bankalar kredi musluğunu kapamışlardır. Vergi tahsilatında durgunluğun etkisi görülmektedir. Antalya’da konut satışlarında olumsuz bir tabloyla karşı karşıyayız. Bu konuda bir konut kredisi kampanyası başlatmak için çalışıyoruz” dedi.
Deniz, ‘Ekonomide durgunluk, işsizlik, yüksek faiz, girdi maliyetleri konularını konuşmamız gerekirken, son haftalarda en çok konuşulan konu patlıcan, biber ve toptancı haller oldu’ diyerek, “40 yıl sonra yeniden tanzim satış mağazalarına dönmeye başladık. Bizde sebze ve meyve fiyatları bazen Avrupa’ya yakın, bazen de Avrupa’nın çok altında. Gübre, ilaç, plastik, mazot Avrupa fiyatındaysa, domates ve biberin fiyatı da Avrupa’ya eşit olmak zorundadır. Marketlerde diş macunu, diş fırçası, deterjan, sucuk ve salam fiyatları Avrupa ayarında, hatta bazen daha da yüksektir. Araba fiyatları, elektronik, hatta internet fiyatı da Avrupa’dan yüksek. Ama sıra sebze ve meyveye gelince istiyoruz ki, ucuz olsun. İstiyoruz ki, köylü eskisi gibi düşük fiyata çalışsın, biz de düşük fiyatla alalım. Bugün üretici bir kilo portakaldan kazandığıyla sahilde bir çay içemez. Türkiye’nin sorunu ekonominin ve ücretlerin Avrupa düzeyine gelememesidir” diye konuştu.
Tarım alanlarının Türkiye’de korunamadığından yakınan Deniz, “Antalya'da bile tarım alanlarını kendi elimizle konut alanlarına çeviriyoruz. Kooperatiflerimiz yok. Ambalaj sorunu var, ambalaj maliyeti yüksek. Seralarımız modern değil, lojistik modern değil. Kış aylarında sera üretimi yetersiz olduğu için tüketici, yaz aylarında ürün bol olduğu için üretici kaybetmektedir. Taşıma sırasında, market ve pazarda ürünün dörtte biri çöpe gidiyor. Her 100 metrede bir market var, marketlerin işletme maliyeti yüksek. Semt pazarlarına üretici giremiyor, farklı bir yapı oluşmuş durumda, bu nedenle pazar maliyetleri de yüksek. Seraların modernize edilmesi, organize sera bölgeleri kurulması, büyük ölçekli seralara geçilmesi, küçük üreticilerin modern kooperatiflerle birleştirilmesi gibi büyük hamleler yapmak, köyleri kalkındırmak, eğitimli gençleri tarım üretimine yönlendirmek zorundayız” şeklinde konuştu. Deniz, devletin veya belediyelerin bütçeden farkı ödeyerek ucuz sebze ve meyve satmasının mümkün olmadığına değinerek, Türkiye’nin geçmişte KİT zararlarından, belediye zararlarından, banka zararlarından çok çektiğini anımsattı. Komite raporlarında en önemli konunun vergi ve prim indirimi olduğunu aktaran Deniz, bunun dışında kiralardan ve ilan-tabela vergisinden yakınmalar bulunduğunu vurguladı. Deniz, ayrıca raporlarda, elektrikte TRT payının kaldırılması, müteahhitler için fiyat farkı kararnamesi çıkarılması, binalarda ısı yalıtımına daha fazla teşvik verilmesi, kozmetik ürünlerinde ve et ürünlerinde kalite denetimleri yapılması, kuyumculuk sektöründe kredi kartı taksiti, Kaleiçi yat limanı mendireğinin onarımı gibi çok sayıda talep, şikayet ve önerinin dile getirildiğini sözlerine ekledi.
Deniz, bu taleplerin bir kısmının belediyelere yönelik olduğunu ifade edere, “Belediyelerden bir önemli talep ise iş yeri açılış izinlerine bir denetim getirilmesidir. Bugün il düzeyinde ürün kontrolü, iş yeri ruhsat denetimleri gerekli düzeyde yapılamamaktadır. Bakanlık teşkilatları yeterli değildir, belediyelerin ve odaların yetkisi yoktur. Bu yapı değişmeli, belediyelere ve odalara yetki devri yapılmalıdır. Seçim bildirgemizde toplu iş yerleri, ticari alan planlaması gibi önemli konular yer almıştı. Bu konular yeterince konuşulmamaktadır” dedi. Konuşmasında Antalya’da yeni maden ruhsatları verilmesini tepki gösteren Deniz, “Bakanlıkların belediyeye ve Odaya sormadan Ankara’dan tahsis yapması doğru değildir. Fakat bir konuya daha dikkat çekmek istiyorum, Antalya’nın çevresinde, yamaçlarda, ormanlık alanlarda konut inşaatlarında çoğalma görüyoruz. Orman içine 3 katlı binalardan oluşan siteler yapılıyor. Köyleri betonlaştırıyoruz. Antalya’nın siluetini bozan büyük inşaatlar yapılıyor. Bu sorunlara daha fazla dikkat edilmesi gereklidir” diye konuştu. Konuşmaların ardında meclis üyelerinin ekonomiye dair görüşlerini alan anket yapıldı.
Olympos eko solvent dijital baskı makinesi Genel Özellikler : - Baskı Teknolojisi : Piko litre 1,5-7 - Kafa Modeli : Epson Dx7 - Epson dx5 ( Opsiyonel ) - Baskı Çözünürlüğü: 1440 DPI - Baskı Genişliği : 1800 mm - Baskı Kafası Sayısı 1 adet - Baskı hızı 15 m2/saat - Baskı maliyeti ort. 0,30$/m2 - Renk : C.M.Y.K - Kafa Temizliği : Otomatik - Isıtma Sistemi : Ön ve Arka Otomatik - Kurutma Sistemi : Ön bölümde 8 Adet Fan - İletişim : Usb - Boyut : 950x1150x295 mm - Ağırlık : 200 kg - Servis garantisi 1 yıl VİDEO : https://youtu.be/WhjPJRm2zXA