Elmalı’daki o afiş..

Abone Ol

Üzerinde, “10 yılda Türkiye’nin itibarını yükselttik” yazan afişte..
Rahmetli Bülent Ecevit&#39in 28 Eylül 1999’da dönemin ABD Başkanı Bill Clinton’la buluşmasında çekilen fotoğrafı ve Başbakan Erdoğan&#39ın ABD Başkanı Barack Obama ile yanyana çekilmiş fotoğrafı birlikte kullanılmış..
Niye böyle bir şey yapılmış?
Resimlere bakıldığında..
Clinton, masasının kenarına poposunu dayayarak oturur vaziyette duruyor..
Bülent Ecevit ise O’un karşısında, ellerini önünde bağlamış neredeyse “hazırol” vaziyetinde, adeta “yardım dilenir” gibi görünüyor..
Bu resim, bütün dünyada yayınlandı..
Ve o günlerde Türk kamuoyunu epeyce üzen bir konu oldu..
Afişteki diğer resimde ise..
Obama-Erdoğan ikilisi yan yana..
Erdoğan, sağ elinin işaret parmağını Obama’nın göğsüne doğru uzatmış, “hesap sorar” gibi bir görüntü veriyor..
Bu resim de bütün dünyada yayınlandı..

Ecevit’in o tavrı ile Erdoğan’ın duruşu hafızalarda yerini koruyor..
Öte yandan..
Yine Erdoğan’ın, Obama ve diğer yabancı ülke devlet başkanları ile birlikte olduğu anlarda (One Minute olayı gibi) sergilediği rahat, kendine güvenen tavırları hep dikkat çekti..
Çünkü..
Atatürk’ten bu yana..
Dış siyasette hep “ezik” görüntüler veren siyasetçilerimizin aksine, Erdoğan’ın dik duruşu ve buna paralel gösterdiği tavırlar Türk halkı tarafından büyük bir “gurur” kaynağı olarak algılandı..
Halka göre..
“Nihayet, Atatürk’ten sonra ecnebilere karşı ezilmeyen bir politikacımız olmuştu..”
Diplomatlarımız Erdoğan’ın bu tavırlarını yorumlarken ikiye bölündüler..
Siyasetçileri ise söylemeye gerek yok..
“Kişi rakip partiden ise, doğru da yapsa yanlıştır..”

CHP Elmalı eski İlçe Başkanı ve Antalya Milletvekili aday adayı Muhammet Gündüzbey, afişlerle ilgili olarak Savcılığa suç duyurusunda bulunmuş..
Billboardları Türkiye Cumhuriyeti&#39nin manevi şahsına hakaret olarak değerlendiren Gündüzbey, afişin kaldırılmasını ve sorumlular olarak gösterdiği AK Parti Elmalı İlçe Başkanı Ümit Öztekin ve yönetimi hakkında yasal işlem başlatılmasını istemiş..

Savcılık bu konuda gereğini yapacaktır..
Sonunda afişin kaldırılıp-kaldırılmayacağına karar verilecektir..
Ama..
Şunu unutmayalım..
Biz Türkler, “kahraman”ları severiz..
Bir Türk bir yabancıya karşı “dik” durabilmişse göğsümüz kabarmış, “ezik” görüntü vermişse kahrolmuşuzdur..
Siyasette de böyleyiz, sporda da..
Dik duran, gözümüzde “kahraman”dır..
Bu bizim genlerimizde var..
Elmalı’daki afişi böyle değerlendirmek gerekir diye düşünüyorum..

Ne yalan söyleyeyim Ecevit’in o fotoğrafı karşısında –o günlerde- gerçekten kendimi çok kötü hissetmiştim..
Erdoğan’ın One Minute olayı, Obama ile görüşmesindeki tavırları ve İsrail’e karşı tutumu ile moralim düzeldi..
Doğru mu yaptı, yanlış mı yaptı?
Bunu zaman gösterecek ve tarih mutlaka yargılayacaktır..
Ama..
Eminim, her TC vatandaşı (siyasetçileri saymıyorum) benim hissettiğimi hissetmiştir..

Elmalı’daki o afiş de böyle bir hissin yansıması olabilir..
Bu afiş, “bir duygu ve düşünce aktarması” olarak görülemez mi?
Hatta..
Seçim yaklaştıkça “siyasi gösteriler” artıyor..
Bu da bir “seçim hoşgörüsü” olarak değerlendirilemez mi?
Niye ille de “hakaret, kemik sızlatması” olarak algılıyoruz?
Asıl, Ecevit’in o resmi karşısında bu ülke için kan dökenlerin kemikleri sızlıyordur..
Bu da unutulmasın..
Öte yandan..
Sokak çatışmalarını, kavgayı, çekişmeyi bile “hoş görebilen” siyasetçilerin, bir afişe tahammül edememesini anlamakta da zorlanıyorum doğrusu..
Keşke bütün siyasetçi ve yöneticilerimiz dışarıda “dik” durabilse..
Biz de hepsini kucaklasak..
Güzel olmaz mı?