En büyük servet sağlık

Abone Ol

“Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi…”

Kanuni Sultan Süleyman’ın yüzyıllar önce hasta yatağında ziyarete gelen ecnebi doktorlara söylediği ve tarihe mal olan bu söz, bugün hala insanlığın ortak hakikatini en yalın şekliyle anlatıyor. Gerçekten de sağlık, insanın sahip olabileceği en büyük servet, en kıymetli hazine.

Yakın zamanda yaşadığım sağlık sorunları bu önemli ‘servet’i bir kez daha hatırlamama vesile oldu.

Günümüzde başarı, güç, makam, servet gibi kavramları sık sık dillendiriyoruz. Daha çok kazanmayı, daha ileri gitmeyi, daha fazlasına sahip olmayı arzuluyoruz. Ancak yaşamın bütün bu koşuşturması içinde, bazen en temel gerçeği unutuyoruz; Sağlık yoksa geriye kalan hiçbir şey anlamını korumuyor…

Bir insanın elindeki imkanlar, malı, mülkü, biriktirdiği servet, zihnindeki büyük planlar vs., hepsi ancak sağlıklı bir beden ve dingin bir zihinle anlam kazanıyor. Basit bir baş ağrısının bile günümüzü nasıl altüst ettiğini bir düşünün. Hele bir de kronik rahatsızlıkların, ağır hastalıkların bir ömür üzerinde bıraktığı gölgeyi…

İşte bu yüzden ‘bir nefes sıhhat’ bazen bir ömre bedel…

Modern çağ, bize hızlı yaşamayı, yetişmeyi, çalışmayı, sürekli üretmeyi dayatıyor. Fakat hızın içinde sağlığımızın sessiz alarmını çoğu zaman duyamıyoruz. Biraz daha fazla mesaide kalmanın, birkaç uykusuz gecenin ya da stresin bedeli hemen çıkmıyor belki. Ama yıllar geçtikçe tahsil edilmez sandığımız o bedel, gecikmiş bir borç gibi kapımıza dayanıyor.

Sağlık sadece hastalıkların yokluğu değil. Sağlık aynı zamanda, iyi beslenmek, nefes alabileceğin temiz bir çevreye sahip olmak, ruhu dinlendirecek bir yaşam düzeni kurmak, kendine zaman ayırmak, farkında olarak yaşamak demek. Sağlığı korumak, ona sahip çıkmak ve onu bir ömür sürdürebilmek, aslında insanın kendine verebileceği en büyük hediye.

Bugün belki işlerimiz var, sorumluluklarımız var, hayallerimiz var. Her birinin değerli olduğu doğru. Ama bunları gerçekleştirecek güç, o ‘bir nefes sıhhat’in içinde. Sağlığımızı kaybettiğimizde, fark ederiz ki hayatı sırtlayan bütün yükler bir anda anlamsızlaşır, geriye yalnızca ‘keşke kendime daha iyi baksaydım’ cümlesi kalır.

Bu yüzden kendimize bir borcumuz var; Vücudumuzu dinlemek, ruhumuzu ihmal etmemek, sağlığımızı tüketmek yerine ona yatırım yapmak…

Çünkü gerçekten de ‘Cihanda devlet olmanın yolu, önce kendi bedeninin sultanı olmaktan geçiyor’…