Antalya Trafik Kazalarını Önleme Derneği Başkan Yardımcısı Esat Esmeray, son dönemde artış gösteren sanal kumar, uyuşturucu bağımlılığı ve aile yapısındaki bozulmalara sert tepki gösterdi. Toplumun her kesimini ‘uyandırmaya’ çalışan Esmeray, “Mesele sadece devlet meselesi değil, bir varoluş meselesidir. Eğer bugün ailemize ve gençlerimize sahip çıkmazsak, yarın sığınacak bir vatan bulamayabiliriz” uyarısında bulundu. Gençliğin üzerindeki tehlikelerin artık görmezden gelinemeyecek boyutlara ulaştığını belirten Esat Esmeray, ailelere sarsıcı bir çağrıda bulundu. Bağımlılık yaşının 12-13’lere kadar düştüğünü hatırlatan Esmeray, “Ey anneler, babalar! Yangın etrafımızı sarıyor. ‘Benim evime ulaşmaz’ demeyin. Çocuklarınızın kimlerle arkadaş olduğunu, geceleri nerede vakit geçirdiğini sorgulayın. Kafelerdeki sahte keyifler yerine, evinizde ailenizle huzuru arayın. Gençliğimiz elimizden kayıp gidiyor” dedi.
‘Önce mıh düşer, sonra nal düşer’
Toplumsal bozulmayı meşhur ‘nal ve mıh’ meselesiyle özetleyen Esmeray, şu tarihi uyarıyı yaparak, “Sözün özü; önce mıh düşer, sonra nal düşer. At tökezliyor! Acil müdahale etmezsek at da düşer, komutan da düşer. Bu cennet vatan kültürel ve manevi bir işgale uğrar. Bugün gençlerimiz arasında yayılan inançsızlık, deizm ve ateizm bu felaketin ayak sesleridir. Ahlaksızlık bir virüs gibi yayılırken, edepsizliği ‘çağdaşlık’ diye yutturmaya çalışıyorlar” diye konuştu. Sadece devletten çözüm beklemenin bir hata olduğunu savunan Esmeray, çözümün toplumsal bir silkinişte olduğunu belirtti. Siyasilerden eğitimcilere, STK’lardan velilere kadar herkesi sorumluluk almaya davet eden Esmeray, sanal kumar, alkol ve uyuşturucu gibi ‘ur’ haline gelmiş sorunlara karşı maneviyat kalkanını önerdi. Dağılan aileler, artan boşanmalar ve şiddet olaylarının temelinde manevi boşluğun yattığını ifade eden Esat Esmeray, kurtuluş yolunu şu sözlerle çizdi: “Kötü alışkanlıklar insanı mutlu etmez. Gerçek huzur; spor yapmakta, namazda, Kur’an okumakta ve yardımlaşmadadır. Gönlünüzde ve yüreğinizde bu güzel değerlerin imzası olsun. Vakit daralıyor, toplumsal enkazın altında kalmadan el ele vermeliyiz.”