Festivaller arifesinde bir hatırlatma..

Abone Ol



Bir “Bira Festivali” ile bir “Altın Portakal” daha geliyor..
Biri bu hafta, diğeri 8-14 Ekim’de yapılacak..
Bira Festivali için..
Geçen yıllarda olduğu gibi, “Yahu bu Almanların festivali biz niye yapıyoruz” gibi tartışmaya –şimdilik- girmeyeceğim..
Amacım, geçen bira festivalini “cansiperane bir şekilde savunan” ve Portakal’da “sanatçı polemiği”ne damga vuran Büyükşehir Başkanımızın, yarattığı skandalı biraz hatırlatmak..
Ve “yapısı ile icraatları” konusunda onu biraz daha anlatmak..

Geçen yıl Altın Portakal’da olanları sanırım biliyorsunuz..
“Sırp asıllı yönetmen Emir Kusturica” ile ilgili tartışma, Antalya sınırlarını da aşarak, Türkiye’de büyük yankı bulmuştu..
Ben yine işin bu tarafında değilim..
Emir de gelir Demir de..
Ama..
Sırp sanatçı Emir Kusturica’ya alkış tutarken, Türk sanatçılara yaptıkları olacak şey değildi..
Altın Portakal Film Festivali&#39ne davet edilen Emir Kusturica&#39ya yönelik eleştiriler karşısında “hoşgörü” öneren Mustafa Akaydın, kendi sanatçıların aynı “hoşgörüyü” göstermemişti..

Antalya halkı bazı şeyleri unutmamalı..
Bakın ne olmuştu..

Geçtiğimiz yıl..
Tarihinde belki de ilk defa, 1991&#39de Musiki Evi adıyla kurulan 1999&#39da İsmail Baha Süralsan&#39ın adı verilerek konservatuvara çevrilen kuruma siyaset bulaştığı iddia edildi..
11 yıldır konservatuvara hizmet veren ses ve saz sanatçıları “başarısız” oldukları gerekçesiyle kapı önüne konuldu..
24 ses, 14 saz sanatçısından oluşan kadronun yüzde 90 oranında değiştirildiği, tecrübeli sanatçıların yerine bu alanda eğitimi olmayan üniversitelilerin doldurulduğu ileri sürüldü..

Biraz daha detay vereyim..

13 Eylül 201’da konservatuvarda bir sınav yapılmıştı..
Sonuçlar açıklandığında, isimlerinin olmamasının şaşkınlığını yaşadıklarını anlatan sanatçılar, kendilerine yapılan haksızlığın düzeltilmesi talebinde bulunmuştu..
İddiaları da şuydu:
“Sınavlar adil yapılmadı..
Sınava giren adaylara farklı sorular sorularak çifte standart uygulandı..
Bizi imtihan eden sınav komisyonu yetkisiz kişilerden oluştu..
1999 yılından bu yana ilk kez bir Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanı sınavlara girdi..”
Sanatçılar demişti ki..
“Eskiden etik olmadığını düşündükleri için daire başkanları sınava girmezdi..
Sınavları Ege ve İstanbul Teknik üniversitelerinden hocalar yapardı..
Bu kural çiğnendi..
Bizim çekip gitmemizi istediler, gitmedik ve yaptıkları uyduruk bir sınavla bizi başarısız göstererek kapı önüne koydular..”

Sanatçıların bu iddialarına Büyükşehir’den “yeterli” bir açıklama yapılmadı..
Şu iddiaları ise daha vahimdi:
“Konservatuvarda sorunlar Büyükşehir yönetimine CHP&#39nin gelmesiyle başladı..
1.5 yıldır yaşadığımız çeşitli sıkıntılara çözüm üretmek için gittiğimiz Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkan Vekili Adem Akyürek bize, ‘Kafamı bozmayın, Mustafa Akaydın cerrahtır.. Onun cerrah titizliği ile ben de neşteri bu konservatuvara vuracağım. Bu sonuçtan hepiniz zararlı çıkacaksınız’ diye tehdit etti..
Ardından..
Akyürek ile görüşmeye giden 18 kişiden 2 kişi hariç hiçbirimiz sınavı geçemedik..”

O dönemde..
Adem Akyürek, iddialarla ilgili herhangi bir açıklama yapmamıştı..

Özetle..
İşte size Mustafa Akaydın..
Bir yanda, “Kusturica sanatçıdır, siyasi kimliği beni ilgilendirmez” davranışı..
Öbür yanda, “Siyasi kimlikleri bahane edilerek kapı önüne konulan” İsmail Baha Sürelsan’ın sanatçıları..
Octoberfest’2011 ve Altın Portakal arifesinde, bir hatırlatayım dedim..
Merak ediyorum..
Bu yılki festivallerde Antalya ne gibi bir “Akaydın skandalı” yaşayacak acaba?