Attalos Meydanı’nda toplanan Direniş Çadırı Antalya Grubu, Filistin’de yaşanan insanlık dışı katliamın sesi olmaya çalıştı. Grup adına açıklamayı okuyan Özlem Beyhan, 7 Ekim’den bugüne bütün dünyanın gözü önünde Filistin halkının kendi topraklarında bir soykırıma maruz bırakıldığını ifade ederek, “İşgalci ve soykırımcı İsrail rejiminin kana susamış ordusu insanlığın asırlardır üzerinde ittifak ettiği ahlaki ve insani ilkeleri çiğnemek konusunda hiçbir tereddüt göstermiyor. İşledikleri cinayetleri aynı zamanda 2 milyara yakın Müslüman dünyanın değerlerini çiğneyerek şımarıkça kayda alıp yayınlamak noktasında da korkularının olmadığı görülüyor. Onlara bu cesareti ve özgüveni veren şeyin geri kalan dünyanın üç maymunu oynaması olduğunun şuurundayız. Gazze halkı meşru direnişini ortaya koyarken onları yaralayan bir diğer nokta geri kalan dünyadaki iktidar ve sermaye sahiplerinin bu ahlaksız orduya ve devlete verdikleri destek, halkların suskunluğudur. Bugün bu pervasızlık Lübnan’a sıçradı. Bu meydanlardan soruyoruz; Bağdat’a, Erbil’e, Kahire’ye, Abu Dabi’ye ya da İstanbul’a sıçradığında mı harekete geçilecek? Eğer öyleyse Filistinli bir çocukla sizin çocuklarınız arasındaki fark nedir ki şimdi sadece izleniyor” diye konuştu.
‘İzzetli direnişin kalesi’
Özlem Beyhan, Gazze halkının sadece kendi toprakları için mücadele etmediğini belirterek şu şekilde konuştu: “Bugün Filistin halkı sömürülen dünyanın bütün halkları adına izzetli bir direnişin kalesidir. Afrika’dan Asya’ya kadar halklar yüzyıllardır batılı devletlerin kendi konfor alanları adına adım adım köleleştirildiler. Köleliğe boyun eğmeyenler katliama maruz bırakıldılar. İsrail denen işgal rejimi bugün dünyanın en büyük silah ihracatçısı konumunda. Çünkü adına Müslüman denen ülkelerin liderleri zenginliklerine zenginlik katarken sömürgecinin Ortadoğu’daki kolu olan İsrail işgal rejimi Filistin halkı üzerinde denenmiş bombalarını dünyaya satıyor. Utanıyoruz! Çünkü halklar meydanlarda kardeşleri için aylardır ter dökerken Türkiye’de dahil olmak üzere gemiler İsrail’in işgali altındaki limanlara ulaşmaya devam ediyor. Utanıyoruz! Çünkü her gün çocuklar açlık ve susuzlukla baş başa bırakılıp, bombalar altında katledilirken hala İsrail’i tanıyan, siyonistlerle gizli ya da açık ilişki içinde olan iktidarlar Müslümanlara hükmedebiliyor.”
‘İnsanlığın değerlerine ihanet’
“İsrail’le ticaret sadece Filistin’e değil, insanlığın değerlerine de ihanettir. Lübnan halkının yüzyıllardır kadim Beyrut kentinde biriktirdiği kültür bugün kapitalist devletlerin terör saldırılarının hedefindedir. Kendi emeği ile hayatta kalmaya çalışan insanların üzerlerine bombalar yağarken bu bombaları taşıyan uçakların yakıtları bu topraklardan geçiyor. Gazze halkını katleden, Lübnan’da savaş suçu işleyen Siyonist çetenin askeri malzemelerinin tedariğinde görev alan SOCAR, BOTAŞ, ZORLU, BP, TÜSİAD veya MÜSİAD üyesi kirli şirketler hala bu topraklarda barınabiliyor, evet izzetli direnişin yanında zillet içinde. Utanıyoruz! Sermaye gruplarının desteğini yanına alarak Filistin’i iç siyaset malzemesi yapanları şiddetle kınıyoruz. İsrail ve sömürgeci dostları uzunca bir süredir bu topraklarda mezhebi ayrışmaları, etnik kimlikleri, bölgesel sorunları kullanarak bizleri zayıf bıraktı. Sadece Müslümanlar değil, bu toprakların kadim bütün halkları yüzyıllarca dünyaya kardeşliğin örnekliğini sundular. Bugün İsrail dünyanın en büyük silah ihracatçısı haline geldiyse sebebi halkları birbirine kırdırdığı içindir. Çünkü İsrail bu bölgenin ezilmiş halklarının, Şii mi, Sunni mi, Siyonist mi, Sosyalist mi, İslamcı mı olduğuna bakmadan saldırmaktadır. Gazze’de yanan direniş ateşiyle bizler insan kardeşliği çatısında Siyonist düşmana karşı tek cephe halinde mücadele etmeliyiz.”
Taleplerini sıraladı
“7 Ekim’den bugüne, baştan beri söylediğimiz gibi bu savaş sadece İsrail ile izzetli Filistin halkı arasında değildir. Mazlum ve mağdur tüm halklar bu direnişe destek vererek dünya tarihinde önemli bir kırılma yaratılabilir. İran’ın attığı balistik füzeler yıllardır mitoloji ile bezenmiş İsrail efsanesinin nasıl bir balon olduğunu gösterdi. ABD’nin önemli üniversitelerinde yapılan eylemlere yapılan sert müdahale insan hakları masallarının nasıl balon olduğunu ortaya çıkardı. İsrail’le mevcut olan ticari, askeri, siyasi, akademik, diplomatik ve saire bütün ilişkiler derhal sonlandırılmalıdır. NATO’ya ait askeri üsler sökülmelidir. ABD ordusunun 2012’de kurduğu ve NATO’nun yönettiği kulağını Ortadoğu’ya dikmiş Kürecik Radarı’nın hala açık olması kabul edilemez. İsrail’in en büyük stratejik ortağı ABD’nin bölgedeki en önemli üslerinden İncirlik’in açık olması affedilemez. Bu üsler kapatılmadıkça, İslam dünyası halkları arasına nifak sokacak politik söylem ve eylemlerden uzak durulmadıkça soykırımcı ve işgalci İsrail’i desteklemeye devam etmiş olacağız. Bizler Gazze halkı, Beyrut halkı ve Ortadoğu’da sürgün edilen ya da zillete mahkum edilen bütün halklar özgürlüğüne kavuşuncaya kadar meydanları doldurmaya devam edeceğiz. Yaşasın küresel intifada, yaşasın direniş.”
ARZU YAVUZ