Gerçek amacınız Cumhuriyet’i korumak ise..

Abone Ol

Ve şu anda, “ekonomik büyüme” açısından dünyada “birinci”..
Küresel anlamda, Batı’dan Doğu’ya kayan “ekonomik eksen”in tam ortasında..
Bütün dünyayı sarsan “ekonomik kriz” özellikle o imrenilen gelişmiş(!) Batı ülkelerinde depremler yaratırken, işadamlarının vurguladığı ve ekonomik verilerin gösterdiği gibi, o ülkeden “teğet” geçmiş..
Yani..
Ekonomide, hatta kendi askeri techizatını kendi üreten ve askeri anlamda da dünyanın sayılı ülkelerinden biri haline gelmiş bir ülke düşünün..

Soruyorum..
Bu ülkede peşpeşe 3 seçim kazanan, hem de oyunu arttırarak tek başına iktidar olan bir siyasi parti kimlerin işine gelmez?

Tam, “35 yıldır süren terör belasından kurtuluyoruz” derken, birkaç ağacı bahane ederek bütün ülkenin huzurunu kaçıran olayları, olayların sürüş biçimini, tartışmaları, talepleri, uzlaşmaz tutumları biraz düşünmenizi istiyorum..
Tabii, gerçek amacınız Cumhuriyet’i korumak ise..

**********

Bir ülke düşünün, demokratik yollarla seçilerek gelmiş Başbakan’ını “diktatör” diye yorumluyor..
Yani..
“Bütün siyasi yetkileri kendinde toplamış bulunan zorba kimse..”
Manzaraya dikkat..
Sokaklarda en ağır küfürler ediliyor..
Küfür edenleri teşvik ve tebrik etmek için rakip siyasi partinin milletvekili onlara para bile veriyor..
Yine rakip siyasi partinin “prof.”luk makamına kadar ulaşmış bir milletvekili, bu ülkenin bir çeşit “Mehmetçiği” olan polislerine, “itler” diyor..
O ülkenin gazeteleri ve sosyal medyası, en ağır hakaretleri ve yalanları yağdırıyor..
Yüzyüze yapılan toplantıda bile, bir sendika temsilcisi kadın hakarete varan sözler söylüyor..
Kendisine hareket edenlerle bile toplantılar düzenleyip, “makul isteklerin hepsinin yerine getirileceğini” vurguluyor..
“Normal vatandaşım eylemlerden çekilsin, bu ülkenin huzurunu bozmak isteyenleri amacına ulaştırmayız” diyor..
“Yapılacak” demesine rağmen, bir mahkeme tarafından durdurulan proje için, “mahkeme kararına uyacağını, mahkeme izin verse bile bunu halka soracağını, halk ne isterse ona göre hareket edeceğini” beyan ediyor..

Soruyorum..
Bunlar, bir “diktatör”ün tutum ve davranışlarına benziyor mu?

Buna rağmen..
Birkaç ağacı bahane ederek bütün ülkenin huzurunu kaçıran olayları, olayların sürüş biçimini, tartışmaları, talepleri, uzlaşmaz tutumları biraz düşünmenizi istiyorum..
Tabii, gerçek amacınız Cumhuriyet’i korumak ise..

**********

Bir dünya düşünün, bütün sistemleri, bütün ilişkileri sadece “çıkar” ve “sömürgecilik” üzerine kurulmuş..
Ülkenin birini “geri kalmış, iç savaş yaşayan bir yer” olarak göstermek için bütün imkanlarını harekete geçiriyor..
Kendi ülkesinde öldürülen Afgan çocukları “haber” bile yaptırmıyor..
Buna rağmen bir ülkede çıkan “olağan” bir eylemi 8 saat aralıksız, reklam için bile kesmeden yayınlıyor..
Bir başka uygar(!) ve demokrat(!) ülke, kendi ülkesinde polislerin halka yaptığı “orantısız güç kullanma” görüntülerini dünya görmesin diye TV’lerin yayın linklerini etkisizleştiriyor..
Ülke içinde bile yayınlatmıyor..
Buna rağmen utanmadan çıkıp, o ülkeye “daha demokrat bir ülke olun, halka kulak verin” diyebiliyor..
Bu ülkenin muhalefet partileri de, eylemcileri de, “kendi kapısının önünü süpürmediği halde başka kapıların önünü eleştiren o çağdaş(!) ülkelerin lafını dinlemeyerek büyük bir “onurlu duruş” gösteren Başbakan’ı yerden yere vuruyor..

Soruyorum..
70 yıldır dış politikada uyguladığı “şahsiyetsiz ve yumuşak” siyaseti ile eleştirilen bir ülkeye “onurlu duruş”u gösteren bir iktidar dövülmeli mi, övülmeli mi?

Şimdi..
Birkaç ağacı bahane ederek bütün ülkenin huzurunu kaçıran olayları, olayların sürüş biçimini, tartışmaları, talepleri, uzlaşmaz tutumları biraz düşünmenizi istiyorum..
Tabii, gerçek amacınız Cumhuriyet’i korumak ise..

**********

Bir ülke düşünün, 11-18 yaş aralığından başlayarak 30 yaşına kadar olan genç kesim, “özgürlüklerimiz yok edildi” diye feryat ediyor..
Ama, bakıyorsunuz her türlü düşüncelerini, hatta hakaretlerini küfür derecesine bile getirip rahatlıkla söyleyebiliyorlar..
Televizyonlara çıkıp, bu ülkenin Başbakanı dahil, iktidar partisinin bütün yöneticilerini ve kurumlarını yerden yere vurabiliyor, acımasızca eleştirebiliyorlar..
Çadırlar kurup meydanlarda yatıp-kalkabiliyor, (yakıp yıkmıyorlarsa eğer) eylem yapabiliyorlar..
Bir başkasının hakkına tecavüz etmedikleri, çevreye ve kişilere zarar vermedikleri sürece canlarının istediği şekilde yaşayabiliyorlar..

Soruyorum..
Bütün bunlara rağmen, hala “hakkımız-hukukumuz yeniyor, özgürlük istiyoruz” gibi laflar ciddiye alınabilir mi?

Şapkanızı önünüze koyun..
Birkaç ağacı bahane ederek bütün ülkenin huzurunu kaçıran olayları, olayların sürüş biçimini, tartışmaları, talepleri, uzlaşmaz tutumları biraz düşünmenizi istiyorum..
Tabii, gerçek amacınız Cumhuriyet’i korumak ise..