Gözde’nin feryadına kim kulak verecek?

Önceki gün tüm yerel gazetelerde vardı, okumuşsunuzdur 10 günde iki kez bıçaklı saldırıya uğradığı için annesiyle birlikte Konya Ereğli’den kaçıp Antalya’ya sığınan Gözde Canbaz adlı genç kadının feryatlarını…

“Saldırganların ağır ceza almaları için illa ölmem mi gerek” diye sesleniyor yargı makamlarına…

Henüz 24 yaşındaki Gözde’nin bu yaşta maruz kaldığı saldırıların, yaşadığı travmanın nedeni ise sözüm ona ‘sevgi’. Yaşadığı Ereğli’de erkek arkadaşı tarafından evlenme vaadiyle alıkonulan, kandırıldığını anlayınca da ayrılan genç kadın şimdi bu kişi tarafından öldürülmek isteniyor. Üstüste iki kez bıçaklanıyor, günlerce hastanede yaşamla cebelleşiyor. Saldırganlar kaçıp Antalya’ya geliyor. Saldırganlardan ikisi tutuklanıyor, ikisi serbest. Bir süre sonra ellerini kollarını sallayarak çıkmalarından ve yeniden canına kastetmelerinden korkup annesiyle birlikte Antalya’ya kaçıyor ama hala tehditler alıyor. Psikolojisi altüst olmuş durumda. ‘ya cezaevinden çıkıp beni burada da bulursa’ korkusuyla yaşıyor.

“İlla ölmem mi lazım” diye feryat ediyor Gözde…

Çok değil şurada 24 gün sonra 25 Kasım Dünya Kadına Şiddetle Mücadele Günü. Yine bir sürü adam çıkıp orta yere süslü süslü laflar edecek, kadına yönelik şiddeti lanetleyecek, şiddete hayır yürüyüş ve eylemleri yapılacak. Ama hepsi nafile, hepsi boş. Söylenenler, yazılan çizilenler havanda su dövmekten öteye gitmeyecek.

Gitmiyor da zaten. Çünkü Türkiye, kadına yönelik şiddetin, toplumun her kesiminde, evin içinden toplu taşıma araçlarına her ortamda ayyuka çıktığı ve ne yazık ki pek çok kez cezasız kaldığı bir ülke…

Türkiye'de her yaştan kadın, babaları, kardeşleri, eşleri, sevgilileri ve hatta hiç tanımadıkları erkekler tarafından dövülüyor, yaralanıyor, öldürülüyor. Kadınların tayt giymeleri, yüksek sesle gülmeleri, kırmızı ruj sürmeleri hatta çok yıkanmaları bile şiddete uğramaları için gerekçe sayılıyor. Karşılığında erkekler kravat taktıkları, boyalı ayakkabı giyip saçlarına jöle sürdükleri, mahkemede terbiyeli tavırlar takındıkları için cezaları hafifletiliyor, suçları affediliyor…

Son 6 yılda 1500’e yakın kadın cinayeti gerçekleşmiş bu ülkede. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun 2015 yılı raporuna göre, sadece geçen yıl yani 2015’te öldürülen kadın sayısı 303…

Savaşta bu kadar ölüm olmuyor…

Öldürülen kadınların yüzde 43’ü evli ve yüzde 14’ü yaşamında en az bir evlilik yapmış. Yüzde 29’u ise hem evli, hem çocuklu. 50 kadın evliliğini, 15’i ilişkisini sonlandırmak isterken, 130’u ise kendi hayatına dair bedensel, toplumsal ya da ekonomik bir başka hakkını kullanmak isterken öldürülmüş. 2015’te öldürülen kadınların yüzde 24’ü 24 yaşın altında. 93’ü 25-35 yaşlarında, 117’si 35 yaşın üstünde katledilmiş.

Cinayet gerekçeleri arasında;  ‘erkeğin hizmet beklentisi’ de var, namus ve töre de, kıskançlık da. Ve tabi bir de tutku seviyesinde aşk, sevgi…

Tüküreyim böyle aşka da sevgiye de...

Türkiye’de kadın olmak şiddetin cezasız kalması demek sanki...

İşte Konya Ereğlili Gözde bu yüzden “İlla ölmem mi gerek” diye feryat ediyor…

Biliyor çünkü sonunun ne olacağını.

Binlerce örneği var yaşanmış.

Biliyor bu kaderden kaçamayacağını…

Ve hala Gözdelerin bu feryatları karşılığını bulamıyor ne yazık ki…